BEDDUA, MULAANE VE MÜBAHELE

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 29.12.2013 - 11:53, Güncelleme: 12.09.2022 - 18:02 1446+ kez okundu.
 

BEDDUA, MULAANE VE MÜBAHELE

Arapçada ve İslam literatüründe Beddua, mulaane ve mübahele kelimeleri lanet okumak anlamında kullanılmaktadır. Ancak Türkçeye geçen "Beddua" kelimesi "kötü dua" anlamında olup Lanet okumak, yani düşman bildiği ya da bir hareketinden hoşlanmadığı kimseler için Allah'ın gazabına uğramalarını istemektir. Mulaane kelimesi tamamen hukuki ve teknik bir terimdir. Bu kelime manasını bir ayet-i kerime'den (Lian ayeti) ve o ayetin sebeb-i nüzulünden alıyor. Hilal b. Ümeyye adında bir adam Resûlüllah'ın yanına gelerek "Ya Resûlellah, eşimi yabancı bir adamla uygunsuz vaziyette gördüm. Ben ne yapmalıyım?" dedi. Resûlullah (s) henüz bu konuyla alakalı bir vahiy almadığı için "Ya dört şahit getireceksin ya da sırtına iftira haddi vurulacaktır" dedi. Adam ise, "Ey Allah'ın Rasulü, birimiz böyle bir şeyle karşılaştığı zaman çıkıp sokakta şahit mi arayacak yani? Vallahi ben doğru söylüyorum Ya Resûlellah"" şeklinde itirazvari bir karşılık verdi. Allah Taala, bu zatın sözü üzerine Nur Suresinin ilgili ayetlerini indirmiştir.  Buna göre erkek dört defa yeminle doğru söylediğini ifade edecek, beşincisinde, "eğer yalancılardan isem, Allah'ın laneti benim üzerime olsun" şeklinde söyleyecektir.  Erkeğin her bir yemini bir şahit hükmündedir.Kadın ise, yine dört kere kocasının yalancılardan olduğunu yeminle söyleyecek, beşincisinde, "Eğer kocam doğru söylüyorsa Allah'ın laneti benim üzerime olsun" diyecektir.   Bu lanetleşme sonucu karı-koca boşanma meydana gelmiş olur. Bu dünyadaki hükümleri… Kimin yalan söylediği ise kıyamet gününde belli olacaktır. Görüldüğü gibi mulaane burada tamamen teknik bir anlam kazanmış olup eşini başka bir erkekle uygunsuz gördüğü halde kendisinden başka şahidi olmadığı takdirde boşanmak için başvurulan son çaredir. Şu halde sıradan vatandaşlar ve canı isteyen herkes bu mulaaneye başvuramaz.Mübahele de bir çeşit lanetleşme olup Kur'an'da geçen bir terimdir. Necran Hıristiyanlarından bir heyet Medine'ye gelmişler ve Resûlüllah'a Hz. İsa hakkında ne düşündüğünü sormuşlardı. Resûlullah (s) onlara İslam'ı ve Hz. İsa'nın Allah'ın kulu olduğunu, onun da Adem gibi istisnaî bir yaratılışa sahip olduğunu onlara anlattı. Fakat onlar, "Sen hiç İsa gibi bir adam gördün mü ya da duydun mu?" dediler ve Resûlüllah (s) ile tartışmaya başladılar.  Bu olayla ilgili olarak Al-i İmran Suresinin ilgili ayetleri nazil oldu. "Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da lanetleşelim; Allah'ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim". Bunun üzerine Hz. Peygamber (s) lanetleşmek için Hıristiyan heyetine haber gönderdikten sonra Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyn'i yanına alarak bir meydana çıkmıştır. Ancak Hıristiyan heyet korkmuş ve lanetleşmeye gelmemiştir.  Dikkat edilirse burada da Resûlüllah (s) Müslümanlarla değil Hıristiyanlarla lanetleşmek istemiştir. Bütün bunlardan anlaşıldığına göre lanetleşmenin asıl esprisi Hakk'a karşı inatlaşanlara karşı yapılmasıdır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "İsteyen gelsin, lanetleşelim. Çünkü Hak benimledir." Sonuç olarak İslam hukukunda karı-koca arasında boşanmayı gerçekleştirmek ya da muannid bir Hiristiyanın itirazlarını reddetmek istisna edilirse bu tarz bir beddua (lanetleşme) şekli İslam'da hoş karşılanmamıştır. Resûlullah'ın (s) ancak Cebrail'in haber vermesiyle artık Müslüman olmayacakları kesin olan müşrik liderler ve muannid bazı kabile reisleri ya da Müslümanların mallarını talan eden eşkıyalar için beddua ettiği bilinmektedir. Hatta, Hz. Peygamber (s) Taif'te serserilerce taşlandığında ayakları kanamış ve eziyete uğramıştı. Bu halde bile Taifliler için beddua etmemiş, Cebrail'in "Ya Muhammed, Allah'ın selamı var. Eğer isterse bu dağları başlarına geçireyim, diyor" dediğinde şöyle buyurmuştur: "Allahım! Senin gazabına uğramayayım da başka bir şey istemiyorum. Onları hidayete getir, onlar bilmiyorlar." Yine Uhud savaşında sahabenin, Mekkeli müşriklere beddua etmesini ısrarla istemelerine rağmen Resûlüllah (s), "Allahım! Kavmimi hidayet et. Onlar bilmiyorlar." Şeklinde dua etmiştir.ABD'de yapılan bedduaya gelince, adına ne denirse denilsin bu dua, yukarıda sıraladığımız mulaane ya da mübaheleye girmez. Çünkü "Eğer bunlar dine aykırı bir şey yapmışlarsa Allah onların belasını versin, evlerine ateş düşürsün v.s" dediğiniz kimseler ne müşrik ne de İslam dinine düşmanlık yapmakta inatlaşan Hıristiyanlardır. Kaldı ki, Bediüzzaman kendisini idamla yargılayan ve tutuklu bulunduğu Afyon hapsindeki koşulları çok kötüleştiren bir savcıya beddua etmeye karar vermişken, pencereden küçük ve masum bir kız çocuğunun geçtiğini görünce beddua etmekten vazgeçmiştir. İfade aynen şöyle: "En ziyade hücuma maruz kalan bir kardeşiniz (kendisini kast ediyor) mahpus iken pencereden o müdde-i umuminin üç yaşındaki çocuğunu gördü. Sordu; dediler: 'Bu müdde-i umuminin kızıdır.' O masumun hatırı için o müddeiye beddua etmedi."
Arapçada ve İslam literatüründe Beddua, mulaane ve mübahele kelimeleri lanet okumak anlamında kullanılmaktadır. Ancak Türkçeye geçen "Beddua" kelimesi "kötü dua" anlamında olup Lanet okumak, yani düşman bildiği ya da bir hareketinden hoşlanmadığı kimseler için Allah'ın gazabına uğramalarını istemektir. Mulaane kelimesi tamamen hukuki ve teknik bir terimdir. Bu kelime manasını bir ayet-i kerime'den (Lian ayeti) ve o ayetin sebeb-i nüzulünden alıyor. Hilal b. Ümeyye adında bir adam Resûlüllah'ın yanına gelerek "Ya Resûlellah, eşimi yabancı bir adamla uygunsuz vaziyette gördüm. Ben ne yapmalıyım?" dedi. Resûlullah (s) henüz bu konuyla alakalı bir vahiy almadığı için "Ya dört şahit getireceksin ya da sırtına iftira haddi vurulacaktır" dedi. Adam ise, "Ey Allah'ın Rasulü, birimiz böyle bir şeyle karşılaştığı zaman çıkıp sokakta şahit mi arayacak yani? Vallahi ben doğru söylüyorum Ya Resûlellah"" şeklinde itirazvari bir karşılık verdi. Allah Taala, bu zatın sözü üzerine Nur Suresinin ilgili ayetlerini indirmiştir.  Buna göre erkek dört defa yeminle doğru söylediğini ifade edecek, beşincisinde, "eğer yalancılardan isem, Allah'ın laneti benim üzerime olsun" şeklinde söyleyecektir.  Erkeğin her bir yemini bir şahit hükmündedir.Kadın ise, yine dört kere kocasının yalancılardan olduğunu yeminle söyleyecek, beşincisinde, "Eğer kocam doğru söylüyorsa Allah'ın laneti benim üzerime olsun" diyecektir.   Bu lanetleşme sonucu karı-koca boşanma meydana gelmiş olur. Bu dünyadaki hükümleri… Kimin yalan söylediği ise kıyamet gününde belli olacaktır. Görüldüğü gibi mulaane burada tamamen teknik bir anlam kazanmış olup eşini başka bir erkekle uygunsuz gördüğü halde kendisinden başka şahidi olmadığı takdirde boşanmak için başvurulan son çaredir. Şu halde sıradan vatandaşlar ve canı isteyen herkes bu mulaaneye başvuramaz.Mübahele de bir çeşit lanetleşme olup Kur'an'da geçen bir terimdir. Necran Hıristiyanlarından bir heyet Medine'ye gelmişler ve Resûlüllah'a Hz. İsa hakkında ne düşündüğünü sormuşlardı. Resûlullah (s) onlara İslam'ı ve Hz. İsa'nın Allah'ın kulu olduğunu, onun da Adem gibi istisnaî bir yaratılışa sahip olduğunu onlara anlattı. Fakat onlar, "Sen hiç İsa gibi bir adam gördün mü ya da duydun mu?" dediler ve Resûlüllah (s) ile tartışmaya başladılar.  Bu olayla ilgili olarak Al-i İmran Suresinin ilgili ayetleri nazil oldu. "Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da lanetleşelim; Allah'ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim". Bunun üzerine Hz. Peygamber (s) lanetleşmek için Hıristiyan heyetine haber gönderdikten sonra Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyn'i yanına alarak bir meydana çıkmıştır. Ancak Hıristiyan heyet korkmuş ve lanetleşmeye gelmemiştir.  Dikkat edilirse burada da Resûlüllah (s) Müslümanlarla değil Hıristiyanlarla lanetleşmek istemiştir. Bütün bunlardan anlaşıldığına göre lanetleşmenin asıl esprisi Hakk'a karşı inatlaşanlara karşı yapılmasıdır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "İsteyen gelsin, lanetleşelim. Çünkü Hak benimledir." Sonuç olarak İslam hukukunda karı-koca arasında boşanmayı gerçekleştirmek ya da muannid bir Hiristiyanın itirazlarını reddetmek istisna edilirse bu tarz bir beddua (lanetleşme) şekli İslam'da hoş karşılanmamıştır. Resûlullah'ın (s) ancak Cebrail'in haber vermesiyle artık Müslüman olmayacakları kesin olan müşrik liderler ve muannid bazı kabile reisleri ya da Müslümanların mallarını talan eden eşkıyalar için beddua ettiği bilinmektedir. Hatta, Hz. Peygamber (s) Taif'te serserilerce taşlandığında ayakları kanamış ve eziyete uğramıştı. Bu halde bile Taifliler için beddua etmemiş, Cebrail'in "Ya Muhammed, Allah'ın selamı var. Eğer isterse bu dağları başlarına geçireyim, diyor" dediğinde şöyle buyurmuştur: "Allahım! Senin gazabına uğramayayım da başka bir şey istemiyorum. Onları hidayete getir, onlar bilmiyorlar." Yine Uhud savaşında sahabenin, Mekkeli müşriklere beddua etmesini ısrarla istemelerine rağmen Resûlüllah (s), "Allahım! Kavmimi hidayet et. Onlar bilmiyorlar." Şeklinde dua etmiştir.ABD'de yapılan bedduaya gelince, adına ne denirse denilsin bu dua, yukarıda sıraladığımız mulaane ya da mübaheleye girmez. Çünkü "Eğer bunlar dine aykırı bir şey yapmışlarsa Allah onların belasını versin, evlerine ateş düşürsün v.s" dediğiniz kimseler ne müşrik ne de İslam dinine düşmanlık yapmakta inatlaşan Hıristiyanlardır. Kaldı ki, Bediüzzaman kendisini idamla yargılayan ve tutuklu bulunduğu Afyon hapsindeki koşulları çok kötüleştiren bir savcıya beddua etmeye karar vermişken, pencereden küçük ve masum bir kız çocuğunun geçtiğini görünce beddua etmekten vazgeçmiştir. İfade aynen şöyle: "En ziyade hücuma maruz kalan bir kardeşiniz (kendisini kast ediyor) mahpus iken pencereden o müdde-i umuminin üç yaşındaki çocuğunu gördü. Sordu; dediler: 'Bu müdde-i umuminin kızıdır.' O masumun hatırı için o müddeiye beddua etmedi."
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Adana arap escort Çukurova arap escort Seyhan arap escort Ankara arap escort Mamak arap escort Etimesgut arap escort Polatlı arap escort Pursaklar arap escort Haymana arap escort Çankaya arap escort Keçiören arap escort Sincan arap escort Antalya arap escort Kumluca arap escort Konyaaltı arap escort Manavgat arap escort Muratpaşa arap escort Kaş arap escort Alanya arap escort Kemer arap escort Bursa arap escort Eskişehir arap escort Gaziantep arap escort Şahinbey arap escort Nizip arap escort Şehitkamil arap escort İstanbul arap escort Merter arap escort Nişantaşı arap escort Şerifali arap escort Maltepe arap escort Sancaktepe arap escort Eyüpsultan arap escort Şişli arap escort Kayaşehir arap escort Büyükçekmece arap escort Beşiktaş arap escort Mecidiyeköy arap escort Zeytinburnu arap escort Sarıyer arap escort Bayrampaşa arap escort Fulya arap escort Beyoğlu arap escort Başakşehir arap escort Tuzla arap escort Beylikdüzü arap escort Pendik arap escort Bağcılar arap escort Ümraniye arap escort Üsküdar arap escort Esenyurt arap escort Küçükçekmece arap escort Esenler arap escort Güngören arap escort Kurtköy arap escort Bahçelievler arap escort Sultanbeyli arap escort Ataşehir arap escort Kağıthane arap escort Fatih arap escort Çekmeköy arap escort Çatalca arap escort Bakırköy arap escort Kadıköy arap escort Avcılar arap escort Beykoz arap escort Kartal arap escort İzmir arap escort Balçova arap escort Konak arap escort Bayraklı arap escort Buca arap escort Çiğli arap escort Gaziemir arap escort Bergama arap escort Karşıyaka arap escort Urla arap escort Bornova arap escort Çeşme arap escort Kayseri arap escort Kocaeli arap escort Gebze arap escort İzmit arap escort Malatya arap escort Manisa arap escort Mersin arap escort Yenişehir arap escort Mezitli arap escort Erdemli arap escort Silifke arap escort Akdeniz arap escort Anamur arap escort Muğla arap escort Bodrum arap escort Milas arap escort Dalaman arap escort Marmaris arap escort Fethiye arap escort Datça arap escort Samsun arap escort Atakum arap escort İlkadım arap escort Adıyaman arap escort Afyonkarahisar arap escort Ağrı arap escort Aksaray arap escort Amasya arap escort Ardahan arap escort Artvin arap escort Aydın arap escort Balıkesir arap escort Bartın arap escort Batman arap escort Bayburt arap escort Bilecik arap escort Bingöl arap escort Bitlis arap escort Bolu arap escort Burdur arap escort Çanakkale arap escort Çankırı arap escort Çorum arap escort Denizli arap escort Diyarbakır arap escort Düzce arap escort Edirne arap escort Elazığ arap escort Erzincan arap escort Erzurum arap escort Giresun arap escort Gümüşhane arap escort Hakkari arap escort Hatay arap escort Iğdır arap escort Isparta arap escort Kahramanmaraş arap escort Karabük arap escort Karaman arap escort Kars arap escort Kastamonu arap escort Kırıkkale arap escort Kırklareli arap escort Kırşehir arap escort Kilis arap escort Konya arap escort Kütahya arap escort Mardin arap escort Muş arap escort Nevşehir arap escort Niğde arap escort Ordu arap escort Osmaniye arap escort Rize arap escort Sakarya arap escort Siirt arap escort Sinop arap escort Sivas arap escort Şanlıurfa arap escort Şırnak arap escort Tekirdağ arap escort Tokat arap escort Trabzon arap escort Tunceli arap escort Uşak arap escort Van arap escort Yalova arap escort Yozgat arap escort Zonguldak arap escort
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.