Başkan aday adayı Karavar ile röportaj

Bizler de Siverek halkının duygularına tercüman olmak ve halkımızın çeşitli yerlerde dillendirdikleri soruları muhataplarına ulaştırmak adına Belediye Başkan A. Adayı Av. Cumali Karavar’a bazı sorular yönelttik. Sorularımıza içtenlikle cevap verdiği için kendisine teşekkür ediyoruz. Keyifli okumalar. Öncelikle birçok kişinin farklı sebeplerle dillendirdiği bir soru ile başlayalım. Neden belediye başkanlığı? Halka hizmet etmenin başka bir yolu yok mu? Cumali Karavar: Öncelikle halkımıza ilk elden bilgileri ulaştırmaya yönelik bu çabanızı takdir ederek başlamalıyım. Evet, halka hizmet etmenin tek yolu belediye başkanlığı makamı değildir. Zaten bu anlayışta bir birey olmadığım için yıllardır farklı sivil toplum kuruluşlarında çeşitli görevler alarak hizmet etmeye çalıştım. Bu anlamda kentimizin turizm potansiyelini açığa çıkarmak ve Siverek’imizi turizm alanında da daha görünür hale getirebilmek için çeşitli STK’larda ve organizasyonlarda aktif görevler üstlendim. Öte yandan sadece Siverek’in değil, aynı zamanda tüm ülkemizin ortak sorunu olan uyuşturucu ile mücadele edebilmek için birkaç arkadaşımızla beraber, Siverek’teki ilk uyuşturucu ile mücadele derneğini kurduk. Bu anlamda öğrenci ve velilere yönelik onlarca seminer düzenledik. Öte yandan Siverek’teki kırsal okullarımıza kütüphaneler kurduk. Belediye Başkanlığını da bu anlamda bu halka hizmet etmenin daha iyi bir yolu olarak görüyorum. Peki, belediye başkanı olmanız durumunda nasıl bir hizmet politikası benimseyeceksiniz? C.K: Herkesin malumu olduğu üzere modern belediyecilik sadece altyapı üstyapı hizmeti yapmak değildir. Bu hizmetleri de en iyi şekilde yaparak, şehrin kültürel dokusuna, tarihine, mimarisine gençliğine sahip çıkmayı ve katkı sunmayı da düşünmemiz gerekiyor. Bu anlamda önceliğimiz istişare mekanizmasını sonuna kadar işletmektir. Zira Siverek bir kişinin yönetim becerisinden de aklından da büyüktür. Ben tüm Siverek’i büyük bir aile olarak görmekteyim. Bu büyük ailenin bir ferdi olarak hiç bir kardeşimin beklentisini boşa çıkarmayacak bir hizmet anlayışı ile hareket etmenin elzem olduğunu düşünüyorum. Aşireti, kavmi aidiyeti, ideolojik yaklaşımı ne olursa olsun bu ailenin her ferdi “bu belediye benimdir” diyebiliyorsa burada bir başarıdan söz edebiliriz. Aksi halde bir şeyler eksik yapılmış demektir. 3. Her adayın belirli projelerle ortaya çıktığı malumunuz. Siz nasıl projelerle geliyorsunuz? C.K: Projelerimizden ayrıntılı bir şekilde bahsetmemiz röportaj formatıyla çok mümkün olmaz diye düşünüyorum. Ancak özetle şunu söylemek istiyorum: ben toplumun içinde olan bir bireyim ve Siverekli her bir kardeşimin ne hissettiğinden az çok haberdarım. Birkaç madde ile eksiklik gördüğüm yerlerden bahsedeyim, belediye başkanlığı nasip olursa ortak akılla ve büyük bir hızla projelerin nasıl gerçekleşeceğini hep beraber göreceğiz. 1- Tarım ve hayvancılık Siverek ekonomisinin bel kemiğidir. Bu alanda daha profesyonel çalışmalar yapıldığında, gerekli kurumlar ile Siverek halkı arasında belediye olarak bir köprü kurulduğunda insanlar yaptıkları işten maksimum verimi almaya başlamazlar mı? 2- Genç Asur Dönemine ait bir Kalemiz var, Karacadağ kayak merkezimiz var, Takoran Vadimiz var, bin yıllardan bu yan üstüne koyarak gelen kadim Siverek Kültürümüz var... Tüm bu alanlarda tarihi ve turistik karşılığı olan projelere öncülük eden bir belediye bu toplumun her bir ferdini yanına alamaz mı? Bu birliktelik bu anlamda Siverek’e çağ atlatmaz mı? 3- Öte yandan organize sanayi bölgemizle ilgili çalışmalar hızlandırılıp bir an önce üretime geçildiği takdirde işsizlik sorunu önemli ölçüde azalmaz mı? 4- Belediyemize katma değer sağlayabilecek, halk hastaneleri gibi teşebbüsler hem halkımıza hizmet edip hem belediyemize yeni kaynaklar oluşturmaya yetmez mi? Başta da söylediğimiz gibi röportaj formatında projelerimizden ve belediyecilik ile ilgili vizyonumuzdan bahsetmemiz mümkün değil. Ancak belediye başkanlığı kısmet olursa halkımız ilk aylardan itibaren bu değişim iradesini hissedecektir. Bu konuda adaylık durumu netleştiğinde vadettiğimiz her bir projenin takipçisi olunmasını ve hesabının sorulmasını büyük Siverek ailesinin her bir ferdinden özellikle rica ediyorum. Peki, hayal ettiğiniz projelerle ilgili olarak Siverek Belediyesinin gücü yeterli mi sizce? C.K: Hiç tereddütsüz bu sorunuza evet cevabını verebilirim. Ne yazık ki geçmiş dönemlerde belediyenin kaynakları etkin bir biçimde kullanılamamış ve bu kaynaklar tam verimle Siverek halkının hizmetine sunulamamıştır. Bizler, halkımızın tek bir kuruşunu da, çalışanlarımızın tek bir damla alın terini de heder etmeden, boşa harcamadan projelerimizi bir-bir gerçekleştireceğiz. Elbette belediye olarak maddi-manevi üstesinden gelemediğimiz noktada devletimizin imkânlarını seferber etmek için çalınması gereken tüm kapıları çalacak, gidilmesi gereken her yere gidecek ve halkımızı bu hizmetlerden asla mahrum etmeyeceğiz. 5. Son sorumuz biraz özel bir soru olacak. Cumali KARAVAR sert, sinirli bir insan mıdır? C.K: (gülerek) nereden baktığınıza bağlı. İnanın bu soruyu son derece samimi bir biçimde cevaplayacağım. Ben kişisel hayatımda düzenli olmaya çalışan bir insanım. Aynı düzen ve intizamı iş hayatımda da sağlamaya çalışırım. Köyde tarla temizlerken de, hayvancılıkla uğraşırken de, belediye başkan yardımcılığı yaparken de aynı düzenle hareket ettim, ediyorum. Bu durum bazen sinirlilik olarak yorumlanabiliyor. Örnek verecek olursak; 8 saat mesai yapması gereken bir çalışana mesai saatlerini verimli geçirmesi gerektiğini hatırlatmak sinirlilik midir? Belediye ile yapılan sözleşme gereği günlük belirli bir sefer sayısı yapması gereken bir kamyon şoförüne veya bir iş makinesi operatörüne, daha önceden kabul ettiği, sözleşme gereklerini hatırlatmak sinirlilik midir? Asıl görevi halka hizmet etmek olan herhangi bir kurum, kuruluş veya kişiye görevini hatırlatmak sinirlilik midir? Sözün özü gerek kişisel yaşantımda gerekse de iş hayatımda ben her zaman sözün kıymetinin bilinmesi gerektiğine inandım. Bu söz ikili ilişkilerde verilen bir söz olsa da böyledir, iki kurum arasında yapılan bir sözleşmeyse de bu durum böyledir, bir devlet memurunun veya işçinin görev ve sorumlulukları konusunda da böyledir. İnanın ben de “sempatik” olmayı çok iyi bilirim. Herkese kırmızı gül dağıtırsanız sempatik olursunuz, yerine getirmeseniz bile birilerinin gönlünü hoş etmek için “söz” verirseniz sempatik olursunuz, insanlara görev ve sorumluluklarını hatırlatmazsanız sempatik olursunuz, özellikle gençlerin hoşuna gidecek “raconlar” keserseniz sempatik olursunuz. Ancak benim sempatik olmak gibi bir derdim yok. Benim tek derdim, uzay çağında hala çukurların tartışıldığı memleketimi hak ettiği yere taşımaktır. Bu yolda hizmet etmek kısmet olursa ne mutlu... Yine de her şeyin hayırlısı olsun...