100 yıllık Cumhuriyet'in mimarı: Atatürk

logo logo × GÜNDEM, CUMHURİYET'İN YÜZÜNCÜ YILI 100 yıllık Cumhuriyet'in mimarı: Atatürk Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, umutları tükenmiş bir milleti Milli Mücadele ateşiyle ayağa kaldırıp Anadolu'nun vatan olmasını sağlayarak bugün 100 yaşına giren Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. Yasemin Kalyoncuoğlu | 29.10.2023 - Güncelleme : 29.10.2023 100 yıllık Cumhuriyet'in mimarı: Atatürk Ankara "100 Fotoğrafla Atatürk" koleksiyonu Atatürk, 1881'de Selanik'te dünyaya geldi. Annesi Zübeyde Hanım'ın arzusu doğrultusunda ilköğrenimine Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde başlayan Mustafa Kemal, daha sonra babası Ali Rıza Efendi'nin isteği üzerine geçtiği Şemsi Efendi Mektebinde ilkokulu tamamladı. Ortaokul eğitimi için gittiği Selanik Mülkiye Rüştiyesinden kendi isteğiyle ayrılan Mustafa Kemal, öğrenimini Selanik Askeri Rüştiyesinde sürdürdü, ardından Manastır Askeri İdadisi'nden ikincilikle mezun oldu. Askeri öğreniminin yanında yabancı dil eğitimi de devam eden Atatürk, yazları izinli döndüğü Selanik'te Fransızca dersleri aldı. Daha sonra İstanbul'a gelerek 1899'da girdiği Harp Okulu'nu 1902'de teğmen rütbesiyle tamamlayan Atatürk, Harp Akademisi'nden de 1905'te kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. Mustafa Kemal, kurmaylık stajı için 1905'te Şam'da 5. Ordu emrine atandı, Suriye bölgesindeki üstün hizmetleri dolayısıyla Beşinci Rütbe'den Mecidi Nişanı verildi. Merkezi Makedonya'nın Manastır şehrindeki 3. Ordu Karargahı'na 1907'de atanan Mustafa Kemal, Selanik'teki kurmay şubede görevlendirildi. Mustafa Kemal, Manastır ve Selanik'te görevliyken 1909'da İstanbul'daki 31 Mart Vakasını bastıran Hareket Ordusu'nda görev yaptı. Arnavutluk'taki isyanı bastırmak için 1910'da düzenlenen harekatta da görevlendirilen Mustafa Kemal, İtalya'nın 1911'de Trablusgarp'a asker çıkarması üzerine Tobruk'a gönderildi, Tobruk ve Derne'de Türk kuvvetlerini başarıyla yönetti ve İtalyanlara karşı Tobruk Savaşı'nı kazandı. Derne Komutanlığına 6 Mart 1912'de atanan Mustafa Kemal, Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı ve Dimetoka ile Edirne'nin geri alınışında etkili oldu. "Anafartalar Kahramanı" Mustafa Kemal, 1913'te Balkan Harbi'nden sonra Sofya ataşemiliterliğine atandı. Ataşemiliter olarak görev yaptığı sırada Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine Mustafa Kemal, Başkomutanlık Vekaleti'ne müracaat ederek cephede görev almak istedi. Kendisine "Sizin için orduda her zaman bir görev vardır. Ancak Sofya Ataşemiliterliğini daha önemli gördüğümüzden sizi orada bırakıyoruz." cevabının verilmesi üzerine Büyük Önder, Başkomutan Vekili Enver Paşa'ya şu mektubu yazdı: "Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben, Sofya'da ataşemiliterlik yapamam. Eğer birinci sınıf subay olmak liyakatinden mahrumsam, kanaatiniz bu ise lütfen açık söyleyiniz." Bunun üzerine Mustafa Kemal, 1915'te Esat Paşa komutasındaki 3. Kolordu'ya bağlı Tekirdağ'da oluşturulacak 19'uncu Tümen Komutanlığına atandı. Gelibolu Yarımadası'na asker çıkaran ve Conkbayırı'na ilerleyen düşman kuvvetleri, Atatürk'ün komutasındaki 19'uncu Tümen kuvvetlerinin taarruzuyla geri çekildi. Mustafa Kemal Paşa, cephanesi biten Türk askerine "Cephaneniz yoksa süngünüz" var diyerek, moral ve güven verdi. Mustafa Kemal, Conkbayırı taarruzu sırasında göğsüne isabet eden şarapnel parçasının cebindeki saati parçalayarak dönmesi sonucu mutlak ölümden kurtuldu. Mustafa Kemal Paşa, sadece Gelibolu Yarımadası Kuzey Bölgesi Muharebelerinin değil, aynı zamanda Çanakkale Boğazı'nın, Çanakkale Cephesi'nin, İstanbul'un da kaderini tayin etti ve böylece Çanakkale Savaşları'nda Mustafa Kemal Paşa "Anafartalar Kahramanı" olarak ün kazandı. Çanakkale'den sonra Doğu Cephesi'nde 16'ncı Kolordu Komutanlığına atanan Mustafa Kemal, 1916'da Rus saldırılarını durdurarak Bitlis ve Muş'u düşmandan geri aldı ve bu cephede generalliğe terfi etti. Ülkenin işgali ile Samsun'a hareket etti Filistin ve Suriye'de görevli 7'nci Ordu Komutanlığına 1917 Temmuz ayında atanan Mustafa Kemal Paşa, bir süre sonra 2. Ordu Komutanlığına tayin olsa da, görevi kabul etmeyerek Genel Karargah emrinde İstanbul'da kaldı. Aynı yıl Veliaht Vahdettin ile Almanya'ya giderek Alman Genel Karargahı ve Alman savaş cephelerinde incelemelerde bulundu. Suriye cephesinde 1918'de yeniden görevlendirilen Mustafa Kemal, 7'nci Ordu Komutanı olarak görev yaptı ve bu sırada İngilizlerin asıl amaçlarının İskenderun'u işgal edip, kuzeye çekilmekte olan 7. Ordu'yu abluka altına almak olduğunu İstanbul'a bildirdi. İngilizlerin İskenderun'u dirençle karşılaşmadan 9 Kasım 1918'de teslim alması üzerine Mustafa Kemal Paşa, hükumet merkezi ile yaptığı telgraf görüşmelerinde, İngilizlere verilen tavizleri tenkit etti. "Böyle giderse memleketin binbir türlü entrika ve istilaya maruz kalacağını" izah etmeye çalışan Mustafa Kemal Paşa'ya, Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığı ve 7. Ordu'nun lağvedildiği bildirildi. Paşa, bu acziyetin tamamen ortadan kaldırılmasını istiyordu ve emrindeki birliklerin komutasını 2. Ordu Komutanı Nihat Paşa'ya bırakarak aynı gün akşamı Adana'dan trenle İstanbul'a hareket etti. İstanbul'da, 13 Kasım 1918'den 16 Mayıs 1919'a kadar kalarak memleketin genel durumunu yakın arkadaşlarıyla kritik eden Mustafa Kemal Paşa, ülkesinin kaderini değiştirecek Samsun yolculuğuna çıktı ve İstiklal Mücadelesi'ni başlattı. Ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak amacını gizli tutarak, Ordu Müfettişliği görevi ile İstanbul'dan ayrıldı. "Sevr Antlaşması bizce mevcut değildir" Karadeniz yoluyla 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkan Mustafa Kemal, 22 Haziran 1919'da Amasya Genelgesi'ni yayımladı. Türk milletine, "Vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu, azim ve kararlılıkla vatanın kurtarılması için Sivas'ta bir kongre toplanacağını" bildirdi. Ayrıca Osmanlı Hükümetinin verdiği görevden ve askerlikten istifa ederek, 23 Temmuz 1919'da Erzurum'da, 4 Eylül 1919'da Sivas'ta toplanan kongrelerin başkanlığını yaptı. Bu kongrelerde alınan, "Düşman işgaline karşı milletin vatanı savunacağı, bu amaçla geçici bir hükümetin kurulacağı ve bir milli meclisin toplanacağı, manda ve himayenin kabul edilmeyeceği" kararlarıyla Büyük Millet Meclisi'nin de temelleri atıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Atatürk'ün öncülüğünde 23 Nisan 1920'de Ankara'da tarihi görevine başladı, Mustafa Kemal Atatürk, Meclis ve Hükümet Başkanı seçildi. Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı'nın tanığı Anadolu Ajansını kurdu TBMM açılmadan 17 gün önce, 6 Nisan 1920'de, Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla Anadolu Ajansı (AA) kuruldu. "Milli Mücadele'nin sesini dünyaya duyurmak" amacıyla kurulan AA, TBMM'nin çıkardığı ilk yasaları duyurdu, Milli Mücadele'nin ve Kurtuluş Savaşı'nın her aşamasına tanıklık etti. TBMM açılarak milli bir hükümet kurulmasına rağmen Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında 10 Ağustos 1920'de Sevr Antlaşması imzalandı. Atatürk, United Telegraph gazetesi muhabirine yaptığı açıklamada, Sevr Antlaşması'nı tanımadıklarını vurgulayarak, "Siyasi, adli, iktisadi ve mali bağımsızlığımızı imhaya ve neticede yaşama hakkımızı inkara ve kaldırmaya yöneltilmiş Sevr Antlaşması bizce mevcut değildir." dedi. TBMM tarafından Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Sevr Antlaşması'nın kabul edilmediği dünyaya duyuruldu. "Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz" İtilaf Devletleri'nin yardımıyla İzmir'i işgal eden Yunan kuvvetlerinin ilerlemesi, 1921'de Birinci ve İkinci İnönü savaşlarıyla durduruldu. Yunan ordusunun 23 Ağustos 1921'de yeniden taarruz etmesiyle Sakarya Meydan Muharebesi başladı. Atatürk, birliklere, "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." diyerek tarihe geçen emrini verdi.