AĞRI DAĞI

Ağrı Dağının az bir kısmı Ağrı İl’inde (Dağın %35'lik kesimi) ve büyük bir kısmı ise Iğdır İl’i (Dağın %65'lik bir kesimi) sınırları içerisindedir.

Ağrı Dağı'nın kökeni; Dağın Türkçe ismi olan Ağrı Dağı, dilde Geç Orta Çağ'dan beri kullanılmaktadır.

Dağın geleneksel Farsça ismi olan Kûh-e Nuḥ, Nuh Dağı manasına gelmektedir.

Kürtçe Çiyayê Agirî olarak adlandırılmış dağ bu dilde "Ateşli Dağ" anlamına gelir.

Ararat ismi, İbranicede eski çağlarda Ermeni Yaylalarında yaşamış Urartular için kullanılmış (İbranice okunuşu ile ''Ararat'') kelimesinin Yunanca varyasyonudur.

Ağrı Dağ dünyada genellikle bu isimle tanınmasına rağmen, dağın bulunduğu bölgede yaşamış hiçbir yerli halk dağ için bu ismi kullanmamıştır.

Klasik Antik Çağ'da, özellikle Strabo'nun Geographica eserinde Ağrı Dağı'nın zirveleri Eski Yunancada Ἄβος (Abos) ve Νίβαρος (Nibaros) olarak geçmektedir.

Dağın geleneksel Ermenice ismi Masis (Մասիս) olmasına rağmen Ararat ve Masis isimleri günümüz Ermenistan’ında aynı yaygınlıkta kullanılmaktadır. Bu ismin Orta Farsçadaki masist (en büyük) kelimesinden türediği veya Proto-Hint-Avrupa dilinde dağ anlamına gelen msn kökünden evirildiği düşünülmektedir. Arkeolog Armen Petrosyan'a göre ise isim, Gılgamış Destanı'nda geçen Masu Dağı'ndan geçmiştir.

Dört büyük ilahi kitap olan Tevrat’ta geminin Ararat dağlarına oturduğuna dair olan ifade (bk. Tekvîn, 8/4), Milâttan Önce 5.asırda kaleme alınan ruhban metnine aittir. Ruhban metni yazarının tufanla ilgili Mezopotamya rivayetini bilmesi ve ondan faydalanmış olması muhtemeldir. Tufan sularının çekilmesi sırasında ilk defa ortaya çıkan kara parçası, o bölgenin en yüksek noktası olacağından, “Ararat dağları” ifadesi, daha sonraları yanlış olarak Ağrı dağı diye yorumlanmış olmalıdır.

 

Haberi: Yakup CANBEYLİ Gazeteci & Spor Yazarı, Araştırmacı