Dr.Seyyid Hüseyin Zerraki yazdı "ŞERİF VE SEYYİD NEDİR"

Gündem 12.07.2021 - 10:21, Güncelleme: 12.09.2022 - 18:03 3041+ kez okundu.
 

Dr.Seyyid Hüseyin Zerraki yazdı "ŞERİF VE SEYYİD NEDİR"

DÜSEYDER GENEL BAŞKANI DR.SEYYİD HÜSEYİN ZERRÂKİ YAZDI. "ŞERİF VE SEYYİD NEDİR"
Şerif:Emir Vezninde olan Şerafeden vasıf ve yüksek bir dağ ve suya isim olan bu kelime şimdiki zaman için Şerefli olan demektir.Şeref, yücelik,yükseklik, ululuk demektir.Şerif olmak için şerefli ata ve dedelere sahip olmak gerekir. Haset''kıymet-i zatiye'' neseb ise asıl ve nesilden alınan değer bir kıymettir. Şerif,kadınlar için şerife şeklinde kullanılır.Eşraf daha çok Osmanlılar'da soyunda asalet olanlar,şürefa şekli ise Hz. Peygamber soyunda olanlar için kullanılmıştır.İslam öncesi dönemde şerif ünvanı, kabenin çok muteber on vazifesini yapan on kişi için ünvandı. İslamiyet devrinde ise şerif olmaya en çok liyakati olan haseb ve neseb bakımından şerefli olan Hz. Peygamber(s.a.v.) di.Sadr-ı Evvelde bu tabir talibiler için kullanılıyordu. Sonradan iyice şümullenmiş, Abbasileride içine almıştır.Şerif ünvanında hususi bir mana kast edilmezse,Seyyidle müteradif olur, tefrik kasdı ile kullanıldığı  takdirde Hz.Hasan soyunda olanlar (Haseni) a alem ve ünvanıdır. Abbasi sonrası devirde Osmnlılarda'da dahil Seyyid ya da Şerif denilince neseben Hüseyni ve Haseni olanlar hatırlanır. İslam peygamberinin (s.a.v.) adı geçen iki Torunundan türeyen nesline "sülale-i Tahira ve nesli paka denir.Osmanlı kanunnamelerinde "Şürefa" olanlarla ilgili hükümlere de rastlanır.  EHLİ BEYT,ALİ BEYT VE ZU'L-KURBA TERKİBLERİ Kişiye nispet edilen ehl kelimesi o kişinin aşireti ve akrabasını ehl-i beyt şeklinde hanesi sakinlerini, ehlü r-racül şeklinde hanımını ve bir yere nisbet edilince ehl-i Küfe gibi orada oturanları ifade eder. Aslında ehl-i beyt bir meskenin; mecazen ise bir nesebin cem eylediklerinde isti'mal olunur. Sonraları Hz.  Peygamber (s.a.v.) in soyu için kullanılır oldu : Ezvac-ı mutahhare kızları Hz. Ali Hz. Fatıma, ve zürriyetini ifade eder. Ehl kelimesi Kur-an-ı Kerimde de Kitab ,İncil, Kura, Medine, Beyt, Karye,Medyen,yesrib, takva gibi kelimelere muzaf olarak elli kadar yerde kullanılır. Alu'r-racul o kimsenin ehli,iyali,etbatı ve yardımcıları manasına gelir.Aslı ehl'dir. Ha'nın hemze'ye tebdilinden  sonra al şeklinde girmiştir.Al kelimesinin manaları hakkında çeşitli görüşler vardır. Bu kelime Ali Muhammer şeklinde Rasullulah a yakınlığı ve kendilerine sadaka haram olanları ifade eder. Al kelimesi çokça insan adlarına izafetle Kur'an'da yer alır. Al şan şöhret erbabına muzaf olur. Büşra vezninde nesebde karabet manasında kullanılan kurba kelimesi, ehl manasına kullanılır. Karib'in  bir manası da nesebce yakın olan demektir. Çoğulu akrabadır. Kurba kelimesi, sahip manasına zu ile birlikte kullanılr.  SEYYİD NEDİR :  Seyyid Arapçada sade seyyid fiilinin masdarlarından biri siyâdet'dir.Bu fiil büyük oldu,şerefli oldu,kavmine başkalarına seyyid oldu manalarina gelir.Seyyid kelimesine,ulu mihter,sergerde manaları da verilmiştir.ÇOKLU ŞEKİL Sade ve SÂDAT'DIR.SEYYİDE;Melik,malik,mevlâ,köle ve hizmetçileri olan ,bir cemaatin mütevellisi ,efendi, ağa,bey,ileri gelen,baş,reis,server, başkan mansları verilmektedir.   Bu umumi manalarda başka ayni kelimenin bir de HUSUSİ MANASI İLE KARŞIMIZA ÇIKAR.Seyyid'in bu manası ile Hz.Peygamberin S.A.V.in neslinden gelenlerin ünvanıdır ve bu ünvanda bir teşrif yani değer verme büyüklük vereme kastı vardır.Neseb-i celil-i Nebevi'ye,neslipaka mensub Hz.Hasan ile Hz.Hüseyin'in soyu devam edenlere denir.Seyyidân Hz.Peygamberin amcasının oğlu ve damadı Hz.Ali ile kızı Fatima (R.A.) dan olma iki torunu Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin için kullanılır.Hadisi şeriflere binaen bilhassa islamın ilk devirlerinde "Aleviler'le Talibiler'e seyyid ünvanı verilmiştir.Bu tabir sonraları şümullenerek,küçüğün büyüğe taziminin ifadesi olmuştur.islam memleketlerinde Haseni ve Hüseynilerin alemidir.HİCAZDA EMİRlİK YAPAN HASENİLERE ŞERİF ,Hz.Hüseyin neslinden olanlara da Seyyid denilmiştir.Biri Seyyid,biri Şerif ana babaya sahip olan çocuğa Seyyid Şerif ünvanı verilir.Kadına göre koca Seyyiddir.Fatimi halifeleri zamanında H.297-556/M.910-1171 Seyyid ünvanı sadece Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin evlatlarına has kılınmıştır.Hz.peygamberin bir çok ismlerinden biri de Seyyiddir Seyyidü'l-Halk,seyyid'i kâinat,Seyyid-Nev-i Beşer,Seyyidü'l-Enâm ve Seyyidü's-Sakaleyn gibi kullanılır Seyyidetü'n-Nisa,Hz. Fatima için ünvandı.Mensubiyet eden bu ünvanlar kişilerin asıl isimlerinden mekke ahalisinden Seyyid Ahmet ,Seyyid Abdullah,Seyyid Mehmed,Şerife ayşe,şerife Rukiye gibi kullanılırdı. EHL-İ BEYT'E SADAKA VE ZEKAT'IN HARAM OLMASI: Ahzab süresi 33. ayetiyle Ehl-i Beyt'in kirden temizlenmesi onlara farz sadakanın haram olması iledir. Çünkü zekat nezir ve kefaret insanların kiri ( evsah-ı nas) dır. Muhammed ve ehline sadaka helal olmaz Hz.Hasan bir sadaka hurması ağzına atınca Resulullah ağzından hurmayı çıkartmış ve şöyle buyurmuştu : Biliyor musun, biz (Ehl-i Beyt) sadaka (zekat) yemeyiz. Zekatın insanların kiri olması onlara tahriminin illetidir. Peygamberimizin hediyeden yiyip sadakadab yemeyişi de Ehl-i Beyte sadakanın haram olduğuna delil  getirilir. Al-i Beyt mevlalarına da sadaka haramdır.  Zira bir kavmin azatlı (mevla) sı o kavimdendir. Mesela Selman-ı Fraisi, Peygamberimiz azadına sebep olduğu için Ehl-i Beytten sayılır. Ehl-i Beytten olanlara zekat yerine fey ve ganimetlerden hisse verilmiştir. FEY VE GANİMETLERDE EHL-İ BEYT HİSSESİ: Hicretin 4. yılında mağlub edilen Beni Nadir malları hakkında nazil olan Hasr süresi altıncı ve yedini ayetleri fey mallarının mnasıl taksim edileceğini ifade etmiştir. Savaşsız olarak Resulullah a dönen mallara fey denilmiştir. Fey içine cizye gümrük vergisi  savaşmadan kaçıp küffar ordusundan geri kalan mallar mürtedin malları varissiz müste minin ve zimminin malları da dahildir Fey olarak  Resulullah a dönen mallardan biri de Fedek arazisidir.Resulullh'a tahsis kılınmıştır. Resulullah bu maldan Ehl-i Beytin bir yıllık nafakasını sarfedip, kalanını silah at gibi ordu levazımına harcardı. Fedekten Haşim oğullarının küçükleri için harcanır,yetimleri de evlendirilirdi.Beni nadirden olan feyin muhacirleri arasında taksimi isaren bir taksimdi.Ganimet malların hükmü Enfal süresi  41.ayeti ile tesbit edilmiştir.Buna göre ganimetler beşe bölünerek beşte birlik kısmı ise Allah Rasulu, zi'l-kurba mesakin ve  ibn-i sebil için beytül malda alıkonurdu. Bedirde benu kaynukada ve beni kureyza gazasında taksim böyle olmuştu Hayberde de aynı  tarz uygulanıp beşte dört mücahidlere, beşte bir adı geçenlere ayrılmıştı. Hayberde Resulullah ganimetden zil-kurba sehmini haşim ve muttalib oğulları cahiliyyede de islam da ayrılmaz bir şeyiz  buyurmuştı.Halbuki abd-i menafın haşim muttalib abd-i şems ve nevfelden olanlar mevcut olduğu halde onlara zilkurba sehmi vermemişti.Hz.Ali sonraları hums dan olan zilkurba sehmini Resulullah hayatta iken dağıtmayı ondan taleb etmiş resulullah (S.A.V.) bunu kabul edince bu vazifeyi Hz. Ömer in son senesine kadar devam ettirmiş, o yıl Hz. ömer kendine gelen maldan hisselerini ayırınca Hz. Ali bu yıl ihtiyaçları olmadığını beyan etmiş ve bir daha hums'dan olan  hisseleri bu hadisden sonra onlara dönmemiştir. Bu vaka Hz. Peygamber ve kendinden sonraki iki halidesinin Ehl-i Beytin fey ve  ganimetteki hissesini nasıl dağıldıklarını göstermesi ve bu işe görevlendirilen kişinin Hz.Ali olması ve görevinde devam etmesi bakımından  önemlidir.Hz.Ali elbette hisse dağıtacağı kişileri ve şecereleri biliyordu. Sadattın işleri ile ilgilenmek için  vazifelendirilen ilk memur da Hz.Ali olmuş oluyor.Nikabet müeessesinin çekirdeği bu hadisedir diyebiliriz,Resulullah  ölümünden sonra Hz. Ebu bekir H.11-13 M /632-634 Fey ve ganimet hususunda ve Fedek Feyi hakkındaki Resulullah uygulamasını sürdürdü.Az önce de sözünü ettiğimiz gibi Hz. Ali onun devrinde haşim oğullarına fey ve ganimetin beşte birinden hisseleri  düşeni dağıtmaya  devam etmişti. Peygamberimiz vefat edince Hz. Fatıma Resulullah'a fey olarak kalan mallardan miras istemiş, Hz.Ebu Bekir  Peygamberlerin miras bırakmadığını söyleyerek bu istediğini geri çevirmişti Hz.Fatıma nın Beni Nadir ve Fedek feylerinden bir  başka rivayete göre de bunlarla birlikte,  hayber ganimetlerinden miras ettiği Ehl-i Beytinin nafakasını temin etmiş anlaşılana göre bu mallardan haşim ve muttalib oğullarına sarfetmişti Bu malların peygamberden sonra dağıtılması hususunda ülemanın uzun ihtilafı vardır. Hz.Ebu Bekir Ehl-i Beyte çok hürmetkardı,Hz.Ömer halife olunca H.13-23/M.634-644 Medine sadakasını Hz. Ali ve Hz.Abbasa verdi.Hayber malları ve fey olarak Resulullaha ait olan fedek malları bölüşecek bir miras malı değil sadaka malları idi.O iki mal  bu güne kadar da  bu minval üzere olagelmiştir demişti.  Hz.Ömer bir kayda göre H.20 yılı muharrem ayında müslümanlara maaş defterleri tanzim etmiş ashabla,iştişare ederek ahaliyi derecelerine göre defterlere yazınız diye emretmiştir ve Allah Resulunun ailesinden başlayıp ona akrabalık derecesine göre defterlerin tertibini istemişti.  Divanların sebebi fetihlerden dolayı medineye çok mal gelmesiydi.Divanların vazifesi yalnız umuri maliyeyi tanzim değildi.İslam cemiyetini de doğrulamak için bir takım seçere-i nesebiyeler tanzim edildi.Denilirbilir ki, arab çarşafının asalet ünvanları ancak bu dinanların teşkili sayesinde takarrur etti.Çünkü cahiliye devri arabistanında karınca kadar çok nisdab vardı halbuki divanın sicilaltına kaydolunan seçerenin nesebiyeler herkes nezninde zırri halis gibi itbar buldu böyle islami devirde resmi olarak devlet memurları tarafından ilk Şecereler kaydedildi.Neseb seçereleri söz konusu olunca, ilk örnek Hz. Ömer hicri 20 yılında tanzim ettirdiği divanları numune olarak hatırlayabiliriz. Divanların başında Hz. Aişe yer aldı ve isminin hizasına 12000 dirhem maaş yazıldı.Defterlere Ehl-i Beyt zümresinden sonra soy ve  İslamiyet hususu nazara alınarak muhacir ve ensar kaydedildi.Hz. Aişeden başka Resulullahın diğer ailelerine de maaş bağlanmıştı.Haşim ğullarından Bedir savaşına katılan Hz. Ali gibilere beşer bir dirhem bedir savaşına katılanların oğullarına ikişer bin dirhem Hz. Abbas'a  Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin bedir de bulunmakdıkları halde Resulullaha olan karabetlerinden dolayı senelik beşer bin dirhem maaş bağlandı.Maaş bağlamada Resuluulahın sevgisini de bir kıstatı.Mevlala ile azad edenler de bir tutulmuştu.  
DÜSEYDER GENEL BAŞKANI DR.SEYYİD HÜSEYİN ZERRÂKİ YAZDI. "ŞERİF VE SEYYİD NEDİR"

Şerif:Emir Vezninde olan Şerafeden vasıf ve yüksek bir dağ ve suya isim olan bu kelime şimdiki zaman için Şerefli olan demektir.Şeref, yücelik,yükseklik, ululuk demektir.Şerif olmak için şerefli ata ve dedelere sahip olmak gerekir. Haset''kıymet-i zatiye'' neseb ise asıl ve nesilden alınan değer bir kıymettir. Şerif,kadınlar için şerife şeklinde kullanılır.Eşraf daha çok Osmanlılar'da soyunda asalet olanlar,şürefa şekli ise Hz. Peygamber soyunda olanlar için kullanılmıştır.İslam öncesi dönemde şerif ünvanı, kabenin çok muteber on vazifesini yapan on kişi için ünvandı. İslamiyet devrinde ise şerif olmaya en çok liyakati olan haseb ve neseb bakımından şerefli olan Hz. Peygamber(s.a.v.) di.Sadr-ı Evvelde bu tabir talibiler için kullanılıyordu. Sonradan iyice şümullenmiş, Abbasileride içine almıştır.Şerif ünvanında hususi bir mana kast edilmezse,Seyyidle müteradif olur, tefrik kasdı ile kullanıldığı  takdirde Hz.Hasan soyunda olanlar (Haseni) a alem ve ünvanıdır.

Abbasi sonrası devirde Osmnlılarda'da dahil Seyyid ya da Şerif denilince neseben Hüseyni ve Haseni olanlar hatırlanır. İslam peygamberinin
(s.a.v.) adı geçen iki Torunundan türeyen nesline "sülale-i Tahira ve nesli paka denir.Osmanlı kanunnamelerinde "Şürefa" olanlarla
ilgili hükümlere de rastlanır. 
EHLİ BEYT,ALİ BEYT VE ZU'L-KURBA TERKİBLERİ
Kişiye nispet edilen ehl kelimesi o kişinin aşireti ve akrabasını ehl-i beyt şeklinde hanesi sakinlerini, ehlü r-racül şeklinde
hanımını ve bir yere nisbet edilince ehl-i Küfe gibi orada oturanları ifade
eder. Aslında ehl-i beyt bir meskenin; mecazen ise bir nesebin cem eylediklerinde isti'mal olunur. Sonraları Hz. 
Peygamber (s.a.v.) in soyu için kullanılır oldu : Ezvac-ı mutahhare kızları Hz. Ali Hz. Fatıma, ve zürriyetini ifade eder. Ehl kelimesi
Kur-an-ı Kerimde de Kitab ,İncil, Kura, Medine, Beyt, Karye,Medyen,yesrib, takva gibi kelimelere muzaf olarak elli kadar yerde
kullanılır. Alu'r-racul o kimsenin ehli,iyali,etbatı ve yardımcıları manasına gelir.Aslı ehl'dir. Ha'nın hemze'ye tebdilinden 
sonra al şeklinde girmiştir.Al kelimesinin manaları hakkında çeşitli görüşler vardır. Bu kelime Ali Muhammer şeklinde Rasullulah
a yakınlığı ve kendilerine sadaka haram olanları ifade eder. Al kelimesi çokça insan adlarına izafetle Kur'an'da yer alır. Al şan
şöhret erbabına muzaf olur. Büşra vezninde nesebde karabet manasında kullanılan kurba kelimesi, ehl manasına kullanılır. Karib'in 
bir manası da nesebce yakın olan demektir. Çoğulu akrabadır. Kurba kelimesi, sahip manasına zu ile birlikte kullanılr. 

SEYYİD NEDİR :
 Seyyid Arapçada sade seyyid fiilinin masdarlarından biri siyâdet'dir.Bu fiil büyük oldu,şerefli oldu,kavmine başkalarına seyyid oldu manalarina gelir.Seyyid kelimesine,ulu mihter,sergerde manaları da verilmiştir.ÇOKLU ŞEKİL Sade ve SÂDAT'DIR.SEYYİDE;Melik,malik,mevlâ,köle ve hizmetçileri olan ,bir cemaatin mütevellisi ,efendi,
ağa,bey,ileri gelen,baş,reis,server,
başkan mansları verilmektedir.  
Bu umumi manalarda başka ayni kelimenin bir de HUSUSİ MANASI İLE KARŞIMIZA ÇIKAR.Seyyid'in bu manası ile Hz.Peygamberin S.A.V.in neslinden gelenlerin ünvanıdır ve bu ünvanda bir teşrif yani değer verme büyüklük vereme kastı vardır.Neseb-i celil-i Nebevi'ye,neslipaka mensub Hz.Hasan ile Hz.Hüseyin'in soyu devam edenlere denir.Seyyidân Hz.Peygamberin amcasının oğlu ve damadı Hz.Ali ile kızı Fatima (R.A.) dan olma iki torunu Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin için kullanılır.Hadisi şeriflere binaen bilhassa islamın ilk devirlerinde "Aleviler'le Talibiler'e seyyid ünvanı verilmiştir.Bu tabir sonraları şümullenerek,küçüğün büyüğe taziminin ifadesi olmuştur.islam memleketlerinde Haseni ve Hüseynilerin alemidir.HİCAZDA EMİRlİK YAPAN HASENİLERE ŞERİF ,Hz.Hüseyin neslinden olanlara da Seyyid denilmiştir.Biri Seyyid,biri Şerif ana babaya sahip olan çocuğa Seyyid Şerif ünvanı verilir.Kadına göre koca Seyyiddir.Fatimi halifeleri zamanında H.297-556/M.910-1171 Seyyid ünvanı sadece Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin evlatlarına has kılınmıştır.Hz.peygamberin bir çok ismlerinden biri de Seyyiddir Seyyidü'l-Halk,seyyid'i kâinat,Seyyid-Nev-i Beşer,Seyyidü'l-Enâm ve Seyyidü's-Sakaleyn gibi kullanılır Seyyidetü'n-Nisa,Hz.
Fatima için ünvandı.Mensubiyet eden bu ünvanlar kişilerin asıl isimlerinden mekke ahalisinden Seyyid Ahmet ,Seyyid Abdullah,Seyyid Mehmed,Şerife ayşe,şerife Rukiye gibi kullanılırdı.
EHL-İ BEYT'E SADAKA VE ZEKAT'IN HARAM OLMASI:
Ahzab süresi 33. ayetiyle Ehl-i Beyt'in kirden temizlenmesi onlara farz sadakanın haram olması iledir. Çünkü zekat nezir ve kefaret
insanların kiri ( evsah-ı nas) dır. Muhammed ve ehline sadaka helal olmaz Hz.Hasan bir sadaka hurması ağzına atınca Resulullah ağzından
hurmayı çıkartmış ve şöyle buyurmuştu : Biliyor musun, biz (Ehl-i Beyt) sadaka (zekat) yemeyiz. Zekatın insanların kiri olması
onlara tahriminin illetidir. Peygamberimizin hediyeden yiyip sadakadab yemeyişi de Ehl-i Beyte sadakanın haram olduğuna delil 
getirilir. Al-i Beyt mevlalarına da sadaka haramdır. 
Zira bir kavmin azatlı (mevla) sı o kavimdendir. Mesela Selman-ı Fraisi,
Peygamberimiz azadına sebep olduğu için Ehl-i Beytten sayılır. Ehl-i Beytten olanlara zekat yerine fey ve ganimetlerden hisse verilmiştir.
FEY VE GANİMETLERDE EHL-İ BEYT HİSSESİ:
Hicretin 4. yılında mağlub edilen Beni Nadir malları hakkında nazil olan Hasr süresi altıncı ve yedini ayetleri fey mallarının
mnasıl taksim edileceğini ifade etmiştir. Savaşsız olarak Resulullah a dönen mallara fey denilmiştir. Fey içine cizye gümrük vergisi 
savaşmadan kaçıp küffar ordusundan geri kalan mallar mürtedin malları varissiz müste minin ve zimminin malları da dahildir Fey olarak 
Resulullah a dönen mallardan biri de Fedek arazisidir.Resulullh'a tahsis kılınmıştır. Resulullah bu maldan Ehl-i Beytin bir yıllık
nafakasını sarfedip, kalanını silah at gibi ordu levazımına harcardı. Fedekten Haşim oğullarının küçükleri için harcanır,yetimleri
de evlendirilirdi.Beni nadirden olan feyin muhacirleri arasında taksimi isaren bir taksimdi.Ganimet malların hükmü Enfal süresi 
41.ayeti ile tesbit edilmiştir.Buna göre ganimetler beşe bölünerek beşte birlik kısmı ise Allah Rasulu, zi'l-kurba mesakin ve 
ibn-i sebil için beytül malda alıkonurdu. Bedirde benu kaynukada ve beni kureyza gazasında taksim böyle olmuştu Hayberde de aynı 
tarz uygulanıp beşte dört mücahidlere, beşte bir adı geçenlere ayrılmıştı. Hayberde Resulullah ganimetden zil-kurba sehmini haşim
ve muttalib oğulları cahiliyyede de islam da ayrılmaz bir şeyiz  buyurmuştı.Halbuki abd-i menafın haşim muttalib abd-i şems ve
nevfelden olanlar mevcut olduğu halde onlara zilkurba sehmi vermemişti.Hz.Ali sonraları hums dan olan zilkurba sehmini Resulullah
hayatta iken dağıtmayı ondan taleb etmiş resulullah (S.A.V.) bunu kabul edince bu vazifeyi Hz. Ömer in son senesine kadar devam ettirmiş,
o yıl Hz. ömer kendine gelen maldan hisselerini ayırınca Hz. Ali bu yıl ihtiyaçları olmadığını beyan etmiş ve bir daha hums'dan olan 
hisseleri bu hadisden sonra onlara dönmemiştir. Bu vaka Hz. Peygamber ve kendinden sonraki iki halidesinin Ehl-i Beytin fey ve 
ganimetteki hissesini nasıl dağıldıklarını göstermesi ve bu işe görevlendirilen kişinin Hz.Ali olması ve görevinde devam etmesi bakımından
 önemlidir.Hz.Ali elbette hisse dağıtacağı kişileri ve şecereleri biliyordu. Sadattın işleri ile ilgilenmek için 
vazifelendirilen ilk memur da Hz.Ali olmuş oluyor.Nikabet müeessesinin çekirdeği bu hadisedir diyebiliriz,Resulullah
 ölümünden sonra Hz. Ebu bekir H.11-13 M /632-634 Fey ve ganimet hususunda ve Fedek Feyi hakkındaki Resulullah uygulamasını
sürdürdü.Az önce de sözünü ettiğimiz gibi Hz. Ali onun devrinde haşim oğullarına fey ve ganimetin beşte birinden hisseleri  düşeni dağıtmaya
 devam etmişti. Peygamberimiz vefat edince Hz. Fatıma Resulullah'a fey olarak kalan mallardan miras istemiş, Hz.Ebu Bekir 
Peygamberlerin miras bırakmadığını söyleyerek bu istediğini geri çevirmişti Hz.Fatıma nın Beni Nadir ve Fedek feylerinden bir 
başka rivayete göre de bunlarla birlikte,  hayber ganimetlerinden miras ettiği Ehl-i Beytinin nafakasını temin etmiş anlaşılana göre bu mallardan
haşim ve muttalib oğullarına sarfetmişti Bu malların peygamberden sonra dağıtılması hususunda ülemanın uzun ihtilafı vardır.
Hz.Ebu Bekir Ehl-i Beyte çok hürmetkardı,Hz.Ömer halife olunca H.13-23/M.634-644 Medine sadakasını Hz. Ali ve Hz.Abbasa verdi.Hayber
malları ve fey olarak Resulullaha ait olan fedek malları bölüşecek bir miras malı değil sadaka malları idi.O iki mal 
bu güne kadar da 
bu minval üzere olagelmiştir demişti. 
Hz.Ömer bir kayda göre H.20 yılı muharrem ayında müslümanlara maaş defterleri tanzim etmiş ashabla,iştişare ederek ahaliyi derecelerine
göre defterlere yazınız diye emretmiştir ve Allah Resulunun ailesinden başlayıp ona akrabalık derecesine göre defterlerin tertibini istemişti. 
Divanların sebebi fetihlerden dolayı medineye çok mal gelmesiydi.Divanların vazifesi yalnız umuri maliyeyi tanzim değildi.İslam cemiyetini de doğrulamak için bir takım seçere-i nesebiyeler tanzim edildi.Denilirbilir ki, arab çarşafının asalet ünvanları ancak bu dinanların teşkili
sayesinde takarrur etti.Çünkü cahiliye devri arabistanında karınca kadar çok nisdab vardı halbuki divanın sicilaltına kaydolunan seçerenin
nesebiyeler herkes nezninde zırri halis gibi itbar buldu böyle islami devirde resmi olarak devlet memurları tarafından ilk Şecereler
kaydedildi.Neseb seçereleri söz konusu olunca, ilk örnek Hz. Ömer hicri 20 yılında tanzim ettirdiği divanları numune olarak hatırlayabiliriz.
Divanların başında Hz. Aişe yer aldı ve isminin hizasına 12000 dirhem maaş yazıldı.Defterlere Ehl-i Beyt zümresinden sonra soy ve 
İslamiyet hususu nazara alınarak muhacir ve ensar kaydedildi.Hz. Aişeden başka Resulullahın diğer ailelerine de maaş bağlanmıştı.Haşim
ğullarından Bedir savaşına katılan Hz. Ali gibilere beşer bir dirhem bedir savaşına katılanların oğullarına ikişer bin dirhem Hz. Abbas'a 
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin bedir de bulunmakdıkları halde Resulullaha olan karabetlerinden dolayı senelik beşer bin dirhem maaş bağlandı.Maaş
bağlamada Resuluulahın sevgisini de bir kıstatı.Mevlala ile azad edenler de bir tutulmuştu.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Adana arap escort Çukurova arap escort Seyhan arap escort Ankara arap escort Mamak arap escort Etimesgut arap escort Polatlı arap escort Pursaklar arap escort Haymana arap escort Çankaya arap escort Keçiören arap escort Sincan arap escort Antalya arap escort Kumluca arap escort Konyaaltı arap escort Manavgat arap escort Muratpaşa arap escort Kaş arap escort Alanya arap escort Kemer arap escort Bursa arap escort Eskişehir arap escort Gaziantep arap escort Şahinbey arap escort Nizip arap escort Şehitkamil arap escort İstanbul arap escort Merter arap escort Nişantaşı arap escort Şerifali arap escort Maltepe arap escort Sancaktepe arap escort Eyüpsultan arap escort Şişli arap escort Kayaşehir arap escort Büyükçekmece arap escort Beşiktaş arap escort Mecidiyeköy arap escort Zeytinburnu arap escort Sarıyer arap escort Bayrampaşa arap escort Fulya arap escort Beyoğlu arap escort Başakşehir arap escort Tuzla arap escort Beylikdüzü arap escort Pendik arap escort Bağcılar arap escort Ümraniye arap escort Üsküdar arap escort Esenyurt arap escort Küçükçekmece arap escort Esenler arap escort Güngören arap escort Kurtköy arap escort Bahçelievler arap escort Sultanbeyli arap escort Ataşehir arap escort Kağıthane arap escort Fatih arap escort Çekmeköy arap escort Çatalca arap escort Bakırköy arap escort Kadıköy arap escort Avcılar arap escort Beykoz arap escort Kartal arap escort İzmir arap escort Balçova arap escort Konak arap escort Bayraklı arap escort Buca arap escort Çiğli arap escort Gaziemir arap escort Bergama arap escort Karşıyaka arap escort Urla arap escort Bornova arap escort Çeşme arap escort Kayseri arap escort Kocaeli arap escort Gebze arap escort İzmit arap escort Malatya arap escort Manisa arap escort Mersin arap escort Yenişehir arap escort Mezitli arap escort Erdemli arap escort Silifke arap escort Akdeniz arap escort Anamur arap escort Muğla arap escort Bodrum arap escort Milas arap escort Dalaman arap escort Marmaris arap escort Fethiye arap escort Datça arap escort Samsun arap escort Atakum arap escort İlkadım arap escort Adıyaman arap escort Afyonkarahisar arap escort Ağrı arap escort Aksaray arap escort Amasya arap escort Ardahan arap escort Artvin arap escort Aydın arap escort Balıkesir arap escort Bartın arap escort Batman arap escort Bayburt arap escort Bilecik arap escort Bingöl arap escort Bitlis arap escort Bolu arap escort Burdur arap escort Çanakkale arap escort Çankırı arap escort Çorum arap escort Denizli arap escort Diyarbakır arap escort Düzce arap escort Edirne arap escort Elazığ arap escort Erzincan arap escort Erzurum arap escort Giresun arap escort Gümüşhane arap escort Hakkari arap escort Hatay arap escort Iğdır arap escort Isparta arap escort Kahramanmaraş arap escort Karabük arap escort Karaman arap escort Kars arap escort Kastamonu arap escort Kırıkkale arap escort Kırklareli arap escort Kırşehir arap escort Kilis arap escort Konya arap escort Kütahya arap escort Mardin arap escort Muş arap escort Nevşehir arap escort Niğde arap escort Ordu arap escort Osmaniye arap escort Rize arap escort Sakarya arap escort Siirt arap escort Sinop arap escort Sivas arap escort Şanlıurfa arap escort Şırnak arap escort Tekirdağ arap escort Tokat arap escort Trabzon arap escort Tunceli arap escort Uşak arap escort Van arap escort Yalova arap escort Yozgat arap escort Zonguldak arap escort
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.