ERDOĞAN TOPRAK’TAN HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU
ERDOĞAN TOPRAK’TAN HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak her hafta kamuoyu ile paylaştığı ‘Haftalık Değerlendirme Raporu’nu yayımladı.
Haftalık değerlendirme raporu şöyle:
SICAK GÜNDEM 1. İskoçya’da Başbakanlığa demokrasi ve kadın hakları savunucusu 37 yaşındaki Harun Hamza Yusuf seçildi. Ülkemizde siyasal İslam ve inanç istismarına dayalı siyasetin yerini hoşgörü, uzlaşı ve toplumsal barışa bırakma zamanı gelmiştir. 2. Uluslararası Af Örgütü’nün raporunda ilk kez Türkiye’deki insan hakları ihlallerinin ve hak kısıtlamalarının dışında ekonomik tablonun geniş kesimlerin yaşam haklarının ihlaline yol açtığı vurgulandı. İÇ POLİTİKA 3. Seçim yaklaşırken, peş peşe verilen bankacılık lisansları ve yeni banka kurma izinleri dikkat çekiyor ve iktidarın acelesinin olduğunu gösteriyor! 4. İktidar, 2023 için öngörülen memur, sözleşmeli, geçici hizmet kadrolarını oy hesabıyla partizanca dolduruyor! kamu kurum ve kuruluşlarına personel alımlarında artış dikkat çekiyor! EKONOMİ 5. Türkiye Varlık Fonu (TVF), seçime sayılı günler kala, fon varlıklarını teminat göstererek dışarıdan borçlanmaya hız verdi, 790 milyon euro yeni borçlanmaya gitti. 6. BDDK verilerine göre, kredi ve banka kartıyla yapılan harcamalar geçen yıla kıyasla yüzde 131 artışla 115 milyar TL’ye yükseldi. Kredili mevduat hesapları yüzde 75 artarken, borç batağı iyice derinleşiyor! 7. Kur Korumalı Mevduata (KKM) 2022 yılında Hazine ve Merkez Bankası tarafından aktarılan faiz ve kur farkı tutarı 181,5 milyar TL’ye, vazgeçilen vergiyle maliyet 205,5 milyar TL’ye ulaştı. TARIM 8. AKP iktidarında 21 yıldır her Tarım ve Orman Bakanı kendi ‘tarım devrimini’ yaptığını söylese de aksine ülke tarımına ‘karşı devrim’ yapılıyor! DIŞ POLİTİKA 9. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Belarus'a taktik nükleer silah yerleştirme kararı, Ukrayna savaşında gerilimin yeni bir boyuta taşınacağını, müzakere ve barış sürecinin çok uzak olduğunu gösterdi. 10. Suriye yönetimi Türkiye ile ‘normalleşme’ koşullarından vazgeçilmediğini ilan ederken, ABD-İran arasında Suriye’de yükselen gerilim ve Suudi Arabistan’ın Şanghay İş Birliği Örgütü’ne üyeliği sıcak gelişmelerin hızlanacağını işaret ediyor. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 02 NİSAN 2023 2 1. İskoçya Ulusal Partisi Genel Başkanlığına ve ardından İskoçya Başbakanlığına 37 yaşındaki Harun Hamza Yusuf seçildi. Yeni İskoçya Başbakanı, kadın haklarının önde gelen savunucuları arasında. Ülkemizde siyasal İslam ve inanç istismarına dayalı siyasetin toplumda yarattığı karşıtlıkların, nefret ve kini besleyen söylemlerin yerini hoşgörü, uzlaşı ve toplumsal barışa bırakma zamanı çoktan gelmiştir. Geçen hafta tüm dünyanın heyecan ve gıptayla izlediği bir siyasi gelişme Birleşik Krallığa bağlı İskoçya’da yaşandı. İskoçya’nın İngiltere’den ayrılmasını ve bağımsızlığını savunan İskoçya Ulusal Partisi (SNP) liderliğinden ve başbakanlıktan istifa eden Nicola Sturgeon’un yerine parti içinde yapılan seçimler sonrası 37 yaşında, İskoçya’nın ilk göçmen ve Müslüman Başbakanı Harun Hamza Yusuf seçildi. Daha önce İskoçya hükümetinde Sağlık ve Adalet Bakanlığı görevlerinde bulunan Harun Hamza Yusuf’un hemen tüm delegelerin ve üyelerin oylarıyla ezici çoğunlukla bu göreve seçilmesi tüm dünyada büyük yankı yarattı. Başbakanlık konutuna taşındıktan sonra aile bireyleriyle iftar ve sonrasında teravih namazı görüntülerini resmi sosyal medya hesabından paylaşan yeni İskoçya Başbakanı; demokrasinin, adaletin, eşitliğin, hak ve özgürlüklerin engelsiz bir şekilde uygulandığı, ırk, etnik köken, inanç farklılıklarının çağlar öncesinde ve geride bırakıldığı toplumlarda her makamın herkes için hak olduğunu gösterdi. Pakistan ve Kenya göçmeni bir ailenin ferdi olan yeni İskoçya Başbakanı Harun Hamza Yusuf’un bu insani ve siyasi başarısına bakıldığında, ülkemizin içinde bulunduğu durumu hak etmediğini apaçık görmek durumundayız. Londra Metropolitan Belediye Başkanlığı’na seçilen ve geçen yıl yapılan seçimi ikinci kez kazanan diğer Müslüman siyasetçi İşçi Partili Sadık Khan’ın ardından İskoçya’da bu kez toplumsal ve siyasal desteği arkasına alarak parti liderliği ve başbakanlığa bir Müslümanın seçilmesi ‘önce insan, eşitlik ve liyakat’ diyen toplumsal anlayışın nasıl barış, huzur ve birlik-beraberliğe yol verdiğini dünyaya gösterdi. Yaklaşan seçim öncesinde ayrıştırıcı siyasal söylemlerin, insanları kamplaştırıp, düşmanlaştırarak bloklaştırmanın bir ülkeye ve topluma ne kadar büyük bir kötülük olduğunun en somut kanıtı İskoçya’da yaşanan siyasal gerçekliktir. Kadın hakları üzerinden siyaseti kamplaştırmaya ve ittifak pazarlıklarını kadınlar üzerinden yaparak, küçük yüzdelerle oy toplamaya yönelen, bunu da İslamiyet adına yaptığını söyleyen siyasi anlayışa karşılık kadın haklarının önde gelen savunucularından birisi olan yeni İskoçya Başbakanının açıkladığı kabinesinde görev alan 10 bakandan 6’sı kadınlardan oluşuyor. En kritik ve stratejik bakanlıklara kadınlar görevlendirildi. Dü nyanın en eski ve en kö klü demökrasilerinden birisi ölan, yazılı bir anayasası dahi bülünmayan İ ngiltere’de ve ardından Birleşik Krallıg a bag lı dig er ü lke İ sköçya’daki demökrasiye, insan hakları, liyakat, hak-adalet ve eşitlik könüsündaki ezici töplümsal üzlaşıya bakıldıg ında, ü lkemiz Cümhüriyetin ikinci yü zyılına girerken içine dü şü rü ldü g ü mevcüt tablöyü hiçbir şekilde hak etmiyör. Hiçbir inanç, ideoloji, siyasi söylem, rakibini ‘zillet’ olarak nitelendiren, tehdit ve hakaret yağdıran bir siyasi anlayışın bahanesi ve gerekçesi olamaz. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 02 NİSAN 2023 3 2. Uluslararası Af Örgütü’nün geçen hafta yayınladığı 2022-2023 raporunda ilk kez Türkiye’deki insan hakları ihlallerinin ve hak kısıtlamalarının dışında ekonomik tablonun geniş kesimlerin yaşam haklarının ihlaline yol açtığı vurgulandı. Haksız tutuklama, yargılama, yasakların ulaştığı vahim boyutlar kapsamlı şekilde ele alınırken, yaşam maliyeti krizinin derinleştiğine işaret edilmesi, iktidarın her alanda ülkeyi hangi noktaya getirdiğini tüm dünyanın gözlediğini ortaya koymaktadır. Uluslararası Af Örgütü’nün her yıl insan haklarının küresel düzeyde ve ülkeler bazında değerlendirmesine yer verdiği raporunda Türkiye en kapsamlı değerlendirme, eleştiri ve hukuksuzluklarla anılırken, geçen hafta yayınlanan 2022-2023 raporunda bu kez ekonomik eşitsizlikler, haksızlıklar yaşam maliyeti krizleriyle de yer aldı. Ukrayna-Rusya savaşının tüm dünyanın ve Avrupa’nın gözleri önünde ağır insan hakları ihlalleri ve savaş suçlarının işlenmesine zemin hazırladığı ve dünyanın bunu görmezden geldiği vurgulanan raporda savaşın, küresel enerji ve gıda krizine yol açtığı, yoksul ülkelerin ödediği bedelin arttığı ifade edildi. Son olarak İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığının kurşunlanması, muhalefet liderlerine yönelik ölüm ve baş kesme tehditlerinin demokratik siyasi mücadeleyi kısıtlamayı, toplumda korku, kaygı yaratmayı hedeflediği açık şekilde ortaya çıktı. CB Erdoğan ve iktidar sözcülerinin muhalefete dönük hakaret, tehdit içerikli söylemleri karşısında sergilenen sessizlik, yargının tavrı raporda yer alan Türkiye ile ilgili tespitleri teyit eder nitelikte. Af Örgütü'nün raporunda, Türkiye'de ifade özgürlüğünün kısıtlanmasının çok ileri boyutlara vardığı, eleştiri, gösteri, yürüyüş haklarının bu yıl da en önemli sorun olduğu, 2022'de tüm bu sorunlara bir de yüksek enflasyon ve artan yoksulluk krizinin eklendiği belirtildi. Türkiye'de ifade özgürlüğün ve temel hakların kullanımı yanında, muhaliflerin bastırılmasıyla, protesto, sendikal eylem, hak talepli gösteri veya yürüyüş yapma hakkının kullanımında, kadın haklarında ciddi gerilemeler yaşandığı raporda yer aldı. Dünya genelinde 156 ülkenin değerlendirildiği raporda, devletlerin yönettikleri kitlelerin haklarını korumak ve gözetmekte başarısız olduğu, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı bazı ülkelerde ise hakları kısıtlama yönünde izlenen politikaların öne çıktığı kaydedildi. Kadın haklarının büyük tehdit ve tehlike altına girdiğine dikkat çekilirken, 2022 yılının özellikle ifade özgürlüğü, gösteri özgürlüğü ve kadın haklarının kısıtlanarak bastırılmasında yeni bir aşamaya geçilen bir dönemeç olduğuna dikkat çekildi. Gö sterilerin şiddetle bastırıldıg ı en az 20 ü lkede mühaliflere yö nelik baskılara yargı baskısının eklendig i dile getirildi. Tü rkiye’nin en ag ır ihlallerin yaşandıg ı ü lkeler arasında yer aldıg ı bü rapör, aynı zamanda iktidarın zihniyetine tütülan bir ayna nitelig indedir. Demökrasiye ö zlemle 14 Mayıs’ta sandıkların kürülmasını bekleyen halkımız, iktidar deg işiklig iyle bö ylesi rapörlarda ü lkemizin kara listelerde yer almasının ütancından kürtülacaktır. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 02 NİSAN 2023 4 3. Seçim yaklaşırken, peş peşe verilen bankacılık lisansları ve yeni banka kurma izinleri dikkat çekiyor ve iktidarın acelesinin olduğunu gösteriyor. Geçmişte siyasi talimatlarla dönemin iktidarlarına yakın kişilere, iktidarı destekleyen medya patronlarına verilen banka izinleri, Türkiye’yi 2002 Bankacılık krizine sürükledi. Siyasi destekli bankaların büyük bölümünün içi boşaltıldı! Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) geçen hafta bir günde 4 banka lisansı ve kuruluş izni birden verdi. İktidarın bilgisi ve onayı dahilinde verilen bu izinlerle iktidara bağlı kamu bankası Ziraat Dinamik Banka adıyla dijital-kripto para bankası kuracak. Yine iktidara yakın bir market zincirine ve Irak-BAE kökenli bir holdinge banka kuruluş izni, iktidara yakın bir başka holdinge de katılım bankacılığı (İslami-Faizsiz bankacılık) faaliyet izni verildi. ✓ Tü rkiye geçmişte siyasi telkin ve tercihlerle dag ıtılan banka izinleri, lisansları nedeniyle ag ır krizler yaşadı. 2001 Bankacılık krizinde bu lisanslarla kurulan 20 dolayında banka içleri boşaltıldığı için hazineye ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredildi. Geçtiğimiz günlerde bu bankalardan 110 yıllık Türk Ticaret Bankası (Türkbank) 21 yıl sonra şeffaf olmayan bir ihaleyle kapalı kapılar ardında satıldı ve iktidar kontrolüne geçti. ✓ Ha la TMSF pörtfö yü nde 2001 krizinde el könülan ve satılmayan bankalar varken, bü bankaları şeffaf ve rekabetçi şekilde satışa çıkartmak yerine bir gü nde iktidara yakın kişi ve höldinglere dö rt yeni banka izni birden verilmesi, yaklaşan seçim ö ncesi iktidarın adeta ülüfe dag ıtmasıdır. Medyaya yansıyan ve gerek BDDK gerekse Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yalanlanmayan haberlerde yatırım bankacılığı izni verilen Irak-BAE merkezli Asır Yatırım Bankası’nın sahibi ve ortağı olan Al Handal Group ve Ayyed ailesi daha önce CIA raporlarında Irak istihbaratı ile yakınlıkları nedeniyle yer almış. Ayrıca İtalya hükümeti tarafından yürütülen bir başka soruşturmada ise yasa dışı silah kaçakçılığında da adı geçen bir grup. 600 milyon TL sermayeli bu banka ile ilgili BDDK açıklamasında sıralanan hissedarların tümü Iraklı Ayyed ve Handal ailesi mensupları. Şu andaki merkezleri ise Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve körfez sermayesi görünüyor. ✓ Tü rkiye’nin kö klü ve üzün geçmişi ölan ö zel bankalarının hissedarı ölan dü nyanın ö nde gelen yabancı bankaları, bü hisselerini satarak Tü rkiye’den çıkarken, iktidara yakın market zincirlerine, İrak-BAE sermayeli aile höldinglerine banka kürma ve faaliyet izni verilmesi ü zerinde bü açıdan dikkatle dürülmalıdır. İktidar, Tü rkbank’ı alelacele satarak Ticaret Bakanlıg ı ve iktidar köntrölü ne almasının yanında, banka-finans sektö rü ne yö nelik bu lisans ve faaliyet izinlerinin amacını, kimlerin aracı ya da ricacı olduğunu kamuoyuna açıklamalıdır. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 02 NİSAN 2023 5 4. Kamu kurum ve kuruluşlarına personel alımlarında son dönemde peş peşe yapılan açıklamalar ve verilen vaatler, devlet dairelerinin ve 2023 için öngörülen memur, sözleşmeli, geçici hizmet kadrolarının oy hesabıyla kullanıldığını gösteriyor. Sağlık, Adalet, Milli Eğitim ve Milli Savunma bakanlıkları olmak üzere sadece 4 bakanlığın bir hafta içinde duyurduğu personel alımlarının toplamı 140 bin kişiyi aştı! Yıllardır partizan kadrolaşmayla ‘parti devleti’ politikası izleyen iktidar, 2023 yılının tamamına yönelik olarak bütçede tahsis edilen kamu kadrolarını da seçime kadar doldurmaya hız verdi. Adil olmayan mülakatlarla, milyonlarca genç KPSS puanlarına ve sınav başarılarına rağmen göstermelik mülakatlarda elenerek mağdur edilip, işsiz bırakıldı. Şimdi de son haftada peş peşe bakanlıklar tarafından yapılan açıklamalarla ‘toplu personel alımları’ devreye koyuluyor. Adalet, Sağlık, Milli Eğitim ve Milli Savunma bakanları tarafından yapılan açıklamalarla alınacağı duyurulan, memur, işçi, sözleşmeli personel, geçici işçi sayısı 140 bin kişinin üzerine çıkıyor. Muhtemelen önümüzdeki günlerde diğer 16 bakanlığın da benzer şekilde ve topluca binlerce yeni personel alımına çıkmaları, ilan vermeleriyle bu sayı 300-400 bine ulaşacak. Kamuya işçi, sözleşmeli personel ve geçici işçi alımlarında KPSS puanı aranmadığı için bu alımların daha süratle gerçekleştirilmesi söz konusu. 657 sayılı Devlet Personel Kanunu’na göre yapılacak memur alımlarında ise yasanın öngördüğü kriterler ile 2021 veya 2022 KPSS puan koşulu isteniyor. Son bir hafta içerisinde; ✓ Milli Eg itim Bakanlıg ı 103 branşta 45 bin ö g retmen ataması için 27 Mart-1 Nisan arası başvürü sü reci başlatırken, ilave ölarak, 4250 Bü rö Persöneli, 500 Hemşire, 100 Mü hendis, 125 Diyetisyen, 25 Avükat ölmak ü zere 5 bin memür ve töplam 50 bin kişi alacak ✓ Sag lık Bakanlıg ı ise kadrölü, sö zleşmeli ve işçi ölmak ü zere 42 bin 500 yeni persönel alacag ını düyürdü. Alınacaklar, marangözdan hemşireye, elektrikçiden ebeye, sag lık teknisyenine kadar çeşitli kadrölara atanacak. ✓ Adalet Bakanlıg ı da cezaevleri, icra daireleri, adliyeler, persönel genel mü dü rlü bü nyesinde istihdam edilmek ü zere 18 bin 305 sö zleşmeli persönel alımı yapacag ını açıkladı. Başvürülar başlatıldı. ✓ Milli Savünma Bakanı Hülüsi Akar askeri işçi, devlet memürü, askerlik daireleri ve dig er birimlere sivil persönel, sö zleşmeli er, sübay, astsübay ölmak ü zere çök çeşitli kadrölara 30 bin 62 persönel alınacag ını ifade etti. Sadece ü stteki bü dö rt bakanlıg ın yapacag ı kamü persöneli alımlarının töplamı 140 bin 867 kişiye ülaşıyör. Ö nü mü zdeki gü nlerde, dig er bakanlıkların, kamü kürümlarının benzer şekilde töplü persönel alımları devreye girecek. Kaybedeceg inin farkında ölan iktidar giderayak kamü kadrölarını ‘törpilli’ alımlarla döldürüyör. Hakkaniyetten, eşit rekabetten ve liyakatten üzak bü adaletsizlig e iktidarımızda sön vereceg iz. Mağdur edilenlere haklarını iade edeceğiz. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 02 NİSAN 2023 6 5. Türkiye Varlık Fonu (TVF), seçime sayılı günler kala, fon varlıklarını teminat göstererek dışarıdan borçlanmaya hız verdi. İki yıl önce 1 milyar 250 milyon euro borç alarak İstanbul Finans Merkezi inşaatında işi bırakan iktidar müteahhitlerine 1,6 milyar TL ödeme yapan TVF, geçen hafta 790 milyon euro yeni borçlanmaya gitti. Bu borçlanmanın ardından üç kamu bankasına TVF’den 111,7 milyar TL sermaye aktarıldı! Kamu bankalarını, petrol ve doğalgaz alanındaki stratejik kamu kuruluşlarını, Telekom şirketlerini, İstanbul Borsası’nı kontrolü ve yönetimi altına alan Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan Başkanlığındaki Türkiye Varlık Fonu (TVF), seçime sayılı günler kala, yurt dışından yüksek faizle döviz borçlanarak, kamu varlıklarının geleceğini yabancı ülkelere ve bankalara ipotek ediyor. 2002’den bu yana özelleştirmelerle 70 milyar doları aşan kamu varlığı satılırken, elde kalan son varlıklar CB Erdoğan’ın başına geçtiği TVF çatısı altında toplandı. Kamu bankalarına kredi borçlarını ödemedikleri için hisseleri devralınan Turkcell, Türk Telekom da TVF’ye alındı. ✓ Millete ait bü sön deg erli varlıklar teminat gö sterilerek yürt dışından dö viz börçlanmasına hız verilmesi ve börçla sag lanan kaynakların iktidar çevresine dag ıtılması milli servetin geleceğinin ipotek edilmesidir. 2021’de yurt dışından 1 milyar 250 milyon borçlanan TVF, İstanbul Finans Merkezi (İFM) inşaatını yarım bırakan iktidar müteahhitlerine 1 milyar 670 milyon TL ödeyerek hisselerini devraldıktan sonra, inşaatı Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) üzerinden ihalesiz olarak 3,7 milyar TL’ye yine iktidara yakın müteahhitlere verdi. 2021’de 11 ülkeden 14 bankanın katılımıyla alınan kredinin faizi Euribor+yüzde 2,25 idi. Geçen hafta 9 ülkeden 11 bankanın katılımıyla alınan 790 milyon euro tutarındaki sendikasyon kredisinin faizi ise Euribor+yüzde 4,25. Diğer deyişle TVF, iki yıl önceki borçlanmanın yaklaşık iki katı faizle borçlandı. Bu borçlanmanın ertesinde TVF; Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank’a 111,7 milyar TL sermaye aktarımı yapıldığını açıkladı. Ziraat Bankası A.Ş'ye 49,7 milyar, Türkiye Halk Bankası A.Ş.'ye 30 milyar ve Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O.'ya 32 milyar TL sermaye artışı yapıldı. Böylece TVF'nin Halkbank’taki hissesi yüzde 87,7’den yüzde 91,5'e, Vakıfbank’taki hissesi yüzde 64,8’den yüzde 74,8'e yükseldi. ✓ Daha bir ay ö nce 6 Şübat deprem felaketi sönrasında, ‘Tü rkiye tek yü rek’ kampanyasında 30 milyar TL bag ış yapan MB’den sönra 20’şer milyar TL ile ilk sıralarda yer alan kamü bankalarının bırakın bag ış yapmayı, içleri böşaltıldıg ı için acil sermaye ihtiyacının öldüg ü açıg a çıktı. İ ktidarın seçime sayılı gü nler kala, deprem yaralarının sarılması için acil kaynak ihtiyacı örtada iken, TVF’deki kamü varlıklarını teminat gö sterip yü ksek faizle yü z milyönlarca eürö börçlanması, tam anlamıyla yangından mal kaçırmadır. Ü lkenin geleceg i ve millete ait varlıklar yabancı bankalara ipötek edilmektedir. Bü börçla sag lanan kaynaklar kamü bankaları ü zerinden iktidar yakınlarına dag ıtılarak, seçim ö ncesi birilerine servet transferi yapılması hedeflenmektedir. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 02 NİSAN 2023 7 6. BDDK verilerine göre, kredi ve banka kartıyla yapılan harcamalar geçen yıla kıyasla yüzde 131 artışla 115 milyar TL’ye yükseldi. Başta yiyecek olmak üzere gündelik harcamaların ağırlıkla kartla yapılması, geliri rutin harcamalarına yetmeyen hanelerin, gelecekteki gelirlerini şimdiden tüketmek zorunda kaldıklarını gösteriyor. Kredili mevduat hesapları yüzde 75 artarken, borç batağı iyice derinleşiyor! Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) 17-24 Mart Haftasına ait veriler, bireylerin ve hanelerin gündelik rutin giderlerini karşılamakta iyice zorlandığını, gelecekteki gelirlerini şimdiden harcamaya yönelerek kredi kartı ve banka kartı ile ihtiyaçlarını karşıladıklarını ortaya koyuyor. Açıklanan rakamlara bakıldığında 17 Mart haftasında kredi ve banka kartı ile yapılan harcamaların tutarı 114 milyar 443 milyar TL’ye yükseldi. Bu tutar geçen yılın aynı haftasına göre kartla yapılan harcamaların yüzde 131 artması anlamına geliyor. Kredi kartı harcamalarına taksit imkânının olması, MB politika faizinin düşürülmesiyle ticari krediye göre daha makul seviyelerde oluşan kredi kartı faizlerinin aylık yüzde 1,36, gecikme faizinin yüzde 1,88 seviyesinde bulunması ailelerin, bireylerin yüzde 30’lara varan faizle ihtiyaç kredisi kullanmak yerine kartla harcama yapmaya, ihtiyaçlarını bu yolla karşılamaya yöneldiğini işaret ediyor. Kredi kartıyla yapılan harcamalarda ilk sırada yiyecek geliyor. Rakamlar, kartla yapılan yiyecek harcamalarının yüzde 165,6 oranında arttığını gösterirken, konaklama, giyim, akaryakıt harcamalarının da giderek artan şekilde kartla yapıldığı görülüyor. Gıda ve yiyecek ihtiyacı için yapılan kartlı harcamaların tutarı bir haftada 8,3 milyar TL olurken, giyim harcaması 8,2 milyar TL, kredi kartıyla akaryakıt alımları ise geçen yıla kıyasla yüzde 86,4 artışla 6,4 milyar TL oldu. Market ve AVM alışverişlerinde kredi ve banka kartı kullanımı yüzde 121,97 artış gösterdi. İnternet üzerinden online kartlı alışverişlerin tutarı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 140 artışla 33 milyar TL’ye yükseldi. Kredi kartının yanı sıra banka parasıyla borçlanarak faizli harcama yapma olanağı sağlayan Kredili Mevduat Hesaplarındaki (KMH) artış da geniş kesimlerin yaşamını borçla sürdürdüğünü ortaya koyan bir başka gösterge. BDDK haftalık verilerine göre bireysel KMH kullanımında geçen yılsonuna göre artış yüzde 74,8 oldu. KMH’lardan kullanılan parasal tutar 17-24 Mart haftasında 115,9 milyar TL düzeyinde gerçekleşti. Bireylerin yanı sıra şirketlerin, işletmelerin ticari KMH hesaplarından yaptıkları harcamalar, bu kaynaktan yaptıkları kullanımlar 80,8 milyar TL oldu. Merkez Bankası faizleri dü şmesine rag men ticari kredi faizlerinin yü zde 30-40 arasında ölması, krediye erişimin zörlaşması şirketleri de ticari KMH küllanımına yö nlendiriyör. Mevcüt ekönömik mödel ve pölitikaların örtaya çıkarttıg ı tablöyü yansıtan BDDK’nın kartlı harcamalara ilişkin verileri, bireyler, haneler, şirketler açısından borç yükünün derinleştiğini, sorunların ağırlaştığını, gelecekteki gelirlerin tüketilmesinin öne çıktığını gösteriyor! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 02 NİSAN 2023 8 7. Kur Korumalı Mevduata (KKM) 2022 yılında Hazine ve Merkez Bankası tarafından aktarılan faiz ve kur farkı tutarı 181,5 milyar TL’ye, vazgeçilen vergiyle maliyet 205,5 milyar TL’ye ulaştı. İktidarın faizi düşürürken, döviz kurunun artmasını engelleyebilmek için ekonomiye ve halkın sırtına yüklediği 10 milyar dolarlık bu maliyet aynı zamanda ‘liralaşma’ politikasının iflasını tescil etti! Merkez Bankası’nın (MB) bir yıl boyunca kamuoyundan ve TBMM’den gizlediği ‘dövizden TL’ye geçen’ Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına MB tarafından aktarılan faiz ve kur farkı ödemesi, geçen hafta yapılan olağan genel kurula sunulan 2022 Bilançosu ile açığa çıktı. MB yönetimi bilançoda diğer giderler’ adıyla bu ödemeleri saklamaya çalıştı. ✓ MB Bilançösüna gö re bü kalemde KKM mevdüatına aktarılan tütar 88,9 milyar TL. Hazinenin TL ü zerinden açılan KKM mevdüatlarına aktardıg ı tütar ise her ay yayınlanan bü tçe gerçekleşmeleri verilerine gö re bir yılda 92,5 milyar TL idi. Bö ylece Hazine ve MB’nin KKM hesaplarına bir yılda aktardıg ı faiz ve kür farkı töplamı 181,5 milyar TL’ye ülaştı. KKM uygulaması toplam mevduat içindeki payı yüzde 60’ı aşan döviz mevduatlarında beklenen düzeyde bir çözülme yaratmadı. KKM’yi cazip kılmak için TL mevduatı olanlara da olanak sağlanması ve dövizden veya TL’den KKM’ye geçenlere ödenen kur farkı-faiz gelirinden vergi, stopaj kesintisi yapılmayacağının taahhüt edilmesiyle vazgeçilen vergi tutarı 24 milyar TL’ye KKM’nin toplam faturası 205,5 milyar TL’ye yükseldi. KKM hesaplarındaki tutar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) 17-24 Mart 2023 haftasına ait verileriyle 1 trilyon 673 milyar TL’ye ulaştı. Gerçekte dövize endeksli olan bu hesaplardaki para aynı zamanda iktidarın liralaşma politikasının iflasını, dolarlaşmanın-dövizleşmenin ulaştığı boyutu gösteriyor. ✓ Ekönömi yö netimi bü para tekrar dö vize gitmesin diye hesap sahiplerine ö dedig i kür farkı ve faizle, ekönöminin, hazinenin, MB’nin ü zerine 205 milyar TL maliyet yü klü yör. Diğer yandan kurların uzun süredir baskılanarak sabit tutulması, MB politika faizinin yüzde 8,5’a düşürülmesi KKM hesaplarının kur farkı ve faiz gelirinin cazibesini yitirmesine, bu hesaplardan çıkışın başlamasına neden olunca MB peş peşe yeni kararlar aldı. Buna göre döviz kredisi borcu olan şirketlere 1 ay vadeli KKM hesabı açma olanağı getirildi. Oysa KKM’lerdeki en kısa vade 3 ay idi. Ardından ikinci bir kararla KKM’deki faiz tavanı kaldırıldı. Merkez Bankası pölitika faizinin azami 3 püan ü zeri ölan faiz tavanı kalkınca, bankalara bü hesaplara verecekleri faizi kendilerinin belirlemesi ölanag ı sag landı. Mevdüat faizleri yü zde 22-24’le, pölitika faizinin ü ç katına yü kseldi. KKM’ye ö denen ag ır bedele rag men liralaşma ölmadıg ı gibi ö rtü lü faiz artışına gidildi. YEM’in iki ayag ı daha iflas etti. İktidar, kurların seçime kadar artmaması için telaş içinde, ne yapacağını bilmez şekilde ‘benden sonrası tufan’ anlayışıyla her şeye saldırıyor! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 02 NİSAN 2023 9 8. AKP iktidarında 21 yıldır her Tarım ve Orman Bakanı kendi ‘tarım devrimini’ yaptığını söylese de aksine ülke tarımına ‘karşı devrim’ yapılıyor. Tohum Kanunu, Biyogüvenlik Yasası ile tarımı bitiren iktidar, şimdi getirdiği yeni değişikliklerle, bakanlıktan izin almadan üretim yapmayı yasaklıyor. Sözleşmeli üreticilik dayatılırken, iki yıl üst üste ekilmeyen tarım arazilerine el koymayı amaçlıyorlar! Ülke tarım ve hayvancılığını tükenme noktasına getiren iktidar, geçen hafta TBMM’den geçirdiği torba yasa düzenlemesini yine ‘Tarım devrimi’ olarak sundu. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, ‘Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Türk tarımında devrim olduğu, planlı üretime geçileceği iddiasında. ✓ Kendisinden ö nceki bakanlar, Mehdi Eker, Farük Çelik, Bekir Pakdemirli de yaptıkları farklı dü zenlemelere ‘tarımsal devrim’ diyörlardı. 2005 yılında çıkartılan ve 2006’da uygulamaya giren Tarım Kanunu’ndaki tarımsal destekleme ve ödemelerle ilgili ‘devrim’ dedikleri maddeyi, bugüne kadar uygulamayan, 17-18 yıldan bu yana üreticiyi yoksulluğa mahkum eden bu iktidarın kendisi. 2006’da yürürlüğe giren yasanın 21. Maddesi tarımsal destekler için bütçeden ayrılacak kaynağın ‘gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamayacağını’ hüküm altına alıyor. Ancak bu madde bugüne kadar hiç uygulanmadı. TÜİK’in son açıkladığı verilerle 2022 GSYİH tutarı 15 trilyon 6 milyar 574 milyon TL. ✓ 2023 bü tçesinde tarımsal desteklemeye ayrılan kaynag ın, bü tütarın yü zde 1’i, yani en az 150 milyar TL ölması gerekirken, bü tçedeki tarımsal destek ö deneg i sadece 48,5 milyar TL. Yasanın ö ngö rdü g ü tütarın ü çte biri bile deg il. ✓ Ü reticiye aktarılması gereken destekleme paraları, yasanın yü rü rlü g e girdig i 2006’dan bü yana, 17 yıldır verilmiyör. Oysa iktidar ve dönemin Tarım Bakanı o zaman tarım kanunundaki bu düzenlemeyi ‘devrim’ diye ilan etmişti. Ardından Tohum Yasası, Biyogüvenlik Yasası çıkartıldı ve hepsi için ‘devrim’ denildi. uygulamada sertifikalı tohum zorunluluğu ve ağır para cezalarıyla yerli tohum yok edildi. Üretici ithal tohuma mahkum edildi. Anadolu’nun yüzlerce yıllık yerli tohumunu kullanan üreticilere ağır para ve hapis cezaları uygulandı. Biyogüvenlik Yasası yürürlükte olmasına rağmen GDO’lu ürünler, mısır nişastası bazlı şekerler ortalığı kapladı. Pancar, Tütün üretimi kotaya bağlandı, yasaklandı. Türkiye pek çok stratejik üründe, hububattan bakliyata, canlı hayvandan ete varana kadar iktidarın çıkarttığı bu ‘tarım devrimi’ yasalarıyla dışa bağımlı, ithalatçı konuma getirildi. Şimdi aynı iktidar 21 yıldır ü lke tarımını kendileri yö netmiyörmüş gibi yine tarımda devrim yapıyör. Sö zleşmeli ü retici sistemiyle, ü reticinin elini kölünü bag lıyör. Ü retim yapabilmek için bakanlıktan izin alma köşülü getiriliyör. Ag ır girdi maliyetleri, yü ksek enflasyön, dışa bag ımlılık ve ithal gü bre, ilaç, töhüm vb. nedeniyle tarlasını, bag ını, bahçesini ekemeyen ü reticiye ‘üst üste iki yıl ekmezsen arazine el koyarım’ diyerek adeta ülke tarımına ‘karşı devrim’ yapılıyor! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 02 NİSAN 2023 10 9. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Belarus'a taktik nükleer silah yerleştirme kararı, Ukrayna savaşında gerilimin yeni bir boyuta taşınacağını, müzakere ve barış sürecinin çok uzak olduğunu gösterdi. İngiltere’nin Ukrayna’ya ‘zayıflatılmış uranyumlu mühimmat’ sevk etme kararının ardından gelen Rusya’nın bu hamlesi yakın dönemde gerginliği daha da tırmandıracak! Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna savaşında Rusya’yı destekleyen ve Batılı ülkeler ile Rusya arasında sınır ülkelerinden birisi olan Belarus’a ‘taktik nükleer silahlar’ konuşlandıracağını açıkladı. Putin bu talebin Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’dan geldiğini ifade etti. Rusya’nın bu adımı, Ukrayna savaşında yeni gerilim alanları açmanın ötesinde, geri adım atmayı düşünmediğini gösterdi. ABD ve Almanya’nın yanı sıra batılı ülkelerin Ukrayna’ya silah ve finans desteği devam ederken, son olarak yeni ve modern tankların Ukrayna ordusuna teslimatı başladı. İngiltere Ukrayna’ya gönderilen silah ve mühimmatın artırılması kararının yanında, ‘zayıflatılmış uranyumlu mühimmat’ sevkiyatına başlayacağını açıkladı. İngiltere bu tür mühimmatın radyasyon açısından tehlikesinin olmadığını savunurken, Rusya Devlet Başkanı Putin, bu tür silahların tehlikeli olduğunu, radyasyon tozu yayarak ciddi yaşamsal tehdit oluşturduğunu belirterek, Rusya’nın da buna karşılık taktik nükleer silah konuşlandıracağını duyurdu. Rusya, ABD’nin yıllardır pek çok NATO üyesi ülkede ve Avrupa’da taktik nükleer silahlar yerleştirdiğini bu ülkeler arasında Almanya, Türkiye, Hollanda, Belçika, İtalya ve Yunanistan'ın bulunduğunu öne sürdü. Rusya’nın buna karşı aynı sürecin hayata geçirilmesi konusunda Belarus ile anlaştıklarını belirtti. Putin, bunu yaparken nükleer silahların sınırlandırılması ve yayılmasının önlenmesiyle ilgili uluslararası anlaşmalara uygun davranacaklarını, yükümlülüklerini yerine getireceklerini ifade etti. Bu çerçevede Belarus Hava Kuvvetleri’ne ait 10 uçak Rusya tarafından taktik nükleer silahları kullanmaya hazır hale getirilecek. 3 Nisan’dan itibaren Belarus pilotları bu uçakları kullanmaya ve test etmeye başlayacak. Rusya ayrıca Belarus’a yüksek hassasiyetli ve uzun menzilli, ‘İskender füze sistemlerini’ de teslim ederek konuşlandırdı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Belarus, Ukrayna ve Kazakistan’da bulunan Sovyetlere ait büyük çaplı nükleer silah stokları, sonrasında bu ülkelerle Rusya arasında yapılan anlaşmalarla Rusya’ya gönderilmişti. Şimdi Rusya’nın Belarus'a nükleer silah göndermesi, 1991'den bu yana 32 yıl sonra ülke sınırları dışındaki ilk konuşlandırma olacak. Belarus’a nükleer taktik silah konuşlandırılması, Ükrayna’daki savaşın seyrine gö re Rüsya’nın çök daha kısa sü rede Ükrayna’daki hedefleri vürmasına ölanak sag layacak. Ayrıca Rüs ördüsü, Örta ve Dög ü Avrüpa’daki NATÖ hedeflerini vürma imka nına kavüşacak. Bü sön gelişmeler, Ükrayna savaşında mü zakere masası kürülması ve barış ölasılıg ının çök üzak öldüg ünü bir kez daha gö sterdi. Pütin’in bü hamlesine karşılık Ükrayna Birleşmiş Milletler Gü venlik Könseyi’ni acil töplantıya çag ırırken, ABD ve AB’den Rüsya’ya karşı yeni yaptırım açıklamaları yapıldı. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 02 NİSAN 2023 11 10. Rusya, Türkiye, İran ve Suriye arasında daha önce ertelenen Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyindeki dörtlü toplantının 3 Nisan’da Moskova’da yapılması bekleniyor. Bu toplantının ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Ankara’ya gelecek. Suriye yönetimi Türkiye ile ‘normalleşme’ koşullarından vazgeçilmediğini ilan ederken, ABD-İran arasında Suriye’de yükselen gerilim ve Suudi Arabistan’ın Şanghay İş Birliği Örgütü’ne üyeliği sıcak gelişmelerin hızlanacağını işaret ediyor. Daha önce mart ayında Moskova’da yapılması planlanan Türkiye, Suriye, İran, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyindeki Suriye ile diyalog ve normalleşme toplantısı, belirsiz bir tarihe ertelenmişti. Bu süreçte Suriye’nin Kuzeyinde İran’a ait İHA’lar tarafından ABD askeri üslerine yapılan saldırılar ve ardından ABD’nin misilleme olarak İran yanlısı güçlerin konuşlandığı yerleri vurması, karşılıklı askeri kayıplar verilmesi gerginliği yükseltti. Suriye’de ABD-İran çatışmasının yoğunlaşmasının, ABD’nin Suriye ve Irak’taki askeri varlığını sürdüreceğini açıklamasından sonra gelmesi dikkat çekici. Türkiye-Suriye arasındaki normalleşme müzakerelerine İran’ın da katılma talebinin Türkiye tarafından kabul edilmesi, ABD’de rahatsızlık yaratmıştı. Suriye ile yürütülen müzakerelere İran’ın da katılması rahatsızlığı büyüttü. Kanımca dışişleri bakan yardımcıları toplantının ertelenmesinde bu karşılıklı gerginlikler ve ikna süreçleri etkili oldu. Geçen hafta Şam yönetiminin müzakere masasındaki isimleri arasında yer alan Suriye Uzlaşma Komitesi sözcüsü Ömer Rahmun yaptığı paylaşımda ‘Yoğun temasların ve pazarlıkların ardından Suriye, Türkiye, İran ve Rusya arasında Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyindeki dörtlü toplantı 3 Nisan’da Moskova'da yapılacak ve Şam yönetimi, şartlarından taviz vermedi’ ifadelerine yer verdi. Dört ülke tarafından da yalanlanmayan bu açıklama sonrası 3 Nisan’da Moskova’daki buluşmanın gerçekleşmesi bekleniyor. Suriye Devlet Başkanı Esad’ın Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan ile bir araya gelmek için öne sürdüğü şartlardan geri adım atılmayacağının Şam tarafından vurgulanması, iktidarın asker çekme de dahil Kuzey Suriye’de, İdlib’te bazı adımlara, tavizlere hazırlandığı şeklinde değerlendirilebilir. ABD-İran geriliminin tırmanması yanında geçen hafta Suudi Arabistan’ın Şanghay İş Birliği Örgütü (ŞİÖ) üyeliğine alınması ve ‘diyalog ortağı’ statüsünü elde etmesi, Çin ile Suudiler arasında devasa bir petrol anlaşması imzalaması ve Suudilerin Çin’de büyük kapasiteli bir petrol rafinerisi kuracağının ilan edilmesi önemli sıcak gelişmeler. Çin’in İ ran ile Süüdileri anlaştırmasıyla bö lgede deg işen dengelerin hızlandıg ını ö ngö rdü g ü mü zde, başta Süriye ölmak ü zere yakın gelecekte çök ciddi gelişmeler yaşanacag ı anlaşılıyör. İ ktidar, Finlandiya’nın NATÖ ü yelig ine önayla ABD ve batıyla yümüşama çabasına yö nelirken, Rüsya-Çin-İ ran-Süüdi Arabistan ittifakının ö ne çıkması, aktif hale gelmesi bü açıdan da Tü rkiye için kritik gelişmelerin sö z könüsü ölabileceg ini işaret ediyör
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.