BİSİKLETLİ KAÇAK HACI
BİSİKLETLİ KAÇAK HACI
Kaçak Bisikletli Hacıyı tanıyalım.
Düzce İli Aziziye köyünde 1911 yıllında doğan Mehmet Neşet Öz, Çanakkale'ye Düzce'den giden Çanakkale şehitlerinden Esat Öz'ün oğlu “Mehmet Neşet Öz’ün babası da Çanakkale Savaşına katılıyor.” Annesi Aişet M. Neşet Öz henüz 3 aylıkken vefat ediyor. Mehmet Neşet Öz yaklaşık 3 yaşlarındayken hem öksüz hem yetim kalıyor. Mehmet Neşet Öz, yakın akrabalarının yanlarında büyüyerek, Osmanlıca, Arapça ve Türk Alfabesinin eğitimlerini tamamlıyor. Memleketi Düzce’de imam olarak görevine başlıyor.
Sakarya Vilayetine bağlı Adapazarı İlçesinin Çökekler Köyünde 1952 yıllarında imamlık yaptığı sırada Türkiye’de hacılık için yasaklar kalkıyor. Hacılık kapısı açılıyor. Mehmet Neşet Öz bu kapının açılmasıyla birlikte hacca bisiklet ile gitmeye karar veriyor.
Bir firma kendisinin hacca gideceğini duyuyor, hacca götürmek istiyor. Üsküdar'dan kalkan gemi ile Cidde'ye bırakalım, oradan Mekke'ye devam edersin diyorlar. Mehmet Neşet Germany markalı bisikleti ile Üsküdar'a gidiyor.
Hacılık görevi sırasında orada Kabe’yi tavaf ettiren kişinin oğlu bisikletini çok seviyor. Mehmet Neşet Öz kendisine bisikletini veriyor.
Hacılık vazifesinden sonra arabalar ile Cidde limanına gelerek tekrar aynı gemi ile Üsküdar limanına oradan da evine dönüyor.
O yıllarda ülkede Germany marka bisikletler var. Dönünce kendisine yeni bir bisiklet alıyor.
İlerleyen yıllarda Sakarya’nın Hendek İlçesi Kargalıhanbaba köyüne yerleşiyorlar. Müftülüğün görevlendirmesi üzerine şehir şehir gezerek çeşitli bölgelerde vaaz hocalığı yapıyor. Vazifeleri sırasında bisikleti ile bir kaza geçiriyor. Karayolun da kamyonu sollama yaparken arkasından gelen taksiyi görmüyor ve sadece bisikleti parçalanıyor. Bu kaza onu bisiklet sevgisinden vazgeçirmiyor. Hercules marka yeni bisiklet alıyor. Bu görevi esnasında Türkiye’nin dörtte üçünü bisikleti ile gidiyor. Bisikletin tüm tamir işlerini kendisi yapıyor. Anlatılanlara göre sürati ve çevikliğiyle bisikletine bindiği zaman birden gözden kayboluyor.
Aradan yıllar geçiyor…
Yıl 1964 yine bisikletiyle tekrar hacca gitmek istiyor. Bu kez kimseye duyurmuyor. Görevi gereği ülke içindeki seyahatlerinden birinde iken Tokat'ta görev yapan rahmetli oğlu Aydın Öz'e uğruyor. Kendisine sıcak ülkelere gidiyorum diyerek bisikleti ile yola çıkıyor. Cebinde sadece 66 lirası var. Yollarda paraya ihtiyacı çok olmuyor. Vaaz verdiği yerlerde ülkemizin misafirperverliği çok üst düzeyde olduğundan kendisinin önüne sofralar kuruluyor.
Tokat'tan bisikleti ile Hatay İli Reyhanlı İlçesi Cilvegözü'ne gidiyor. 1952 yılının pasaportunu gösteriyor. Fakat sınırı geçmek için memurlar 5000 lira döviz alması gerektiğini söylüyorlar, parası olmadığından geçişine izin verilmiyor.
Hoca kutsal yolundan vazgeçmiyor?
Tel örgülerden yol arkadaşı olan bisikletini atıyor. Ardından kendisi de atlıyor. Bu kez üstünde geldiği yol arkadaşı olan bisikletini kucağına alıyor. Mayın tarlasından geçip Suriye asfaltına çıkıyor. Bisikletine binerek hızla ilerliyor. Ürdün’ün başkenti Amman'a varıp mola verdiği sırada tanıdıkları ile karşılaşıyor.
Otobüsteki tanıdıklar yolda Amman'a doğru ilerlerken yolda bir karartı görüyorlar. Gidiyorlar, gidiyorlar yetişemiyorlar. Otobüsün şoförü "gaza basıyorum ama yetişemedim" diyor. Amman’a varınca mola veriyorlar bakıyorlar ki Hacı Enişte Mehmet Neşet Öz. Hacı enişte buradan öteye zorlanırsın, bizle gel diyorlar. Başta kabul etmiyor ama zorla ikna ediyorlar. Tanıdıklarının otobüsüne biniyor bisikletini Başkent Amman'da bir vatandaşa emanet ediyor. Otobüsle Mekke'ye varıyorlar ve hacılık görevini tamamlıyor.
Dönüşte Medine'ye vardıklarında otobüste bir cenaze varmış. Şoför cenazenin evraklarını yaptırmak için otobüsten uzaklaştığında, bir hacı arkadaşına su almak için otobüsten iniyor. İndiğinde suyu alıp geliyor bir bakıyor, otobüs yok ve otobüsü kaçırıyor.
Yol arkadaşı bisikletiyle yeniden buluşmak üzere arabadan arabaya Ürdün’ün Başketi Amman'a bisikletine doğru gidiyor ve bisikletini alıyor. Nasılsa memleketime gidiyorum diyor bisikleti ile Hudut'a varıyor. Hacımız “Hoca” 5000 liralık döviz almadan ve kaçak geçtiği için tutukluyorlar.
Hacı Mehmet Neşet Öz, konuyla ilgili Cumhuriyet Savcı’na bu suçsa ben Beytullah'ı görmeye gittim. Gavur olmaya gitmedim ya ne yaparsanız yapın diyor. Cezasına razı oluyor.
Cumhuriyet Savcının o döneme göre Mehmet Neşet Öz’ün bisiklet ile yaptığı yolculuğu çok dikkatini çekiyor. Cumhuriyet Savcı’nın talebiyle bisikleti ile birlikte fotoğrafı çekiliyor. O yılların Hürriyet Gazetesi'nde fotoğrafı basılıyor. Ailesi haberi gazeteden öğreniyor. Yanına gidiyorlar. Alıp getiremiyorlar.
Hoca yargılanarak 27 gün hudutta cezaevinde yatıyor sonra beraat ediyor yol arkadaşı olan bisikletiyle birlikte otobüs ile evine gönderiyorlar.
Hacı “Hoca” Mehmet Neşet Öz için uzak akrabaları ve köylüleri yıllarca bisikleti ile yolculuk yaptığı için yollarda ölecek, ölüm haberi gelecek diye söylüyorlarmış. Fakat beklenen olmamış.
Hoca vefatından bir gece önce köyündeki 4 kahveye de girerek herkese çaylar ısmarlıyor. Yarın benim bayramım var diyor. 19 Şubat 1976 yılında Cuma sabah saatlerinde abdest namazıyla yatağında huzur içinde vefat ediyor.
Nur içinde yatsın. Allah rahmet eylesin. Mekanı Cennet Olsun İnşallah.
Ülkemin birçok şehrinde “Sakarya, Denizli, Eskişehir, İzmit, Şanlıurfa, Konya vb.” bisikletli gezginlerini araştırsak çok daha fazla bisikletli seyyah bulacağımıza inanıyorum. Görünen o ki bu şehirlerin bisiklet geçmişi, çok daha uzun yıllara dayanmaktadır. Sakarya’nın Hendek İlçesi Kargalıhanbaba’dan yola çıkıp hacca giden Mehmet Neşet Öz’ün yaşamı ve yolculuğu, bisikletli yaşam için nadide önümüzde bir örnektir.
Nerden bakarsanız bakın umudunu, yaşamak hevesini kaybedenlere ışık olsun.
Alıntıdır.
Haberi: Yakup CANBEYLİ Gazeteci, Araştırmacı & Yazar
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.