Pehlivan İdris'in gürzü Silivrikapı'da geleneği yaşatıyor

Kültür-Sanat 03.09.2022 - 09:37, Güncelleme: 12.09.2022 - 18:04 2424+ kez okundu.
 

Pehlivan İdris'in gürzü Silivrikapı'da geleneği yaşatıyor

Osmanlı'da kudretin sembolü olarak şehrin kapılarına savaş aletlerinin asılması geleneğinin son örneği Pehlivan İdris Ağa'nın Silivrikapı'daki gürzü, çalınma tehlikesi nedeniyle müzeye kaldırılırken yerine gerçeğe yakın kopyası yerleştirildi.
Selçuklu Devleti'nden Osmanlı'ya geçen yakın dövüş savaş araçlarından gürzler, askerlerin başarı sembollerinin herkes tarafından bilinmesi, tanınması ve kahramanların hayır ile yad edilmesi için kentin kapılarına asılıyordu. Bunlardan biri olan, eski saray baltacılarından Pehlivan İdris Ağa'nın zincirlere bağlı gürzünün orijinali düşme ve çalınma tehlikesi nedeniyle Askeri Müze'ye kaldırılıp Silivrikapı'daki yerine kopyası konuldu. Tarihçi Zafer Bilgili, konuya ilişkin AA muhabirine, gürzün Osmanlı'da kullanılan yakın dövüş savaş araçlarından olduğunu söyledi. Gürzün "kopuz" ve "bozdoğan" isimleriyle de anıldığını dile getiren Bilgili, bunun Osmanlı'da zırh delici olarak yaya askerler tarafından kullanılan etkili savaş aleti olduğunu belirtti. Bilgili, gürzün İstanbul'un fethiyle daha çok tanındığını belirterek, "Dönem dönem bunlarla ilgili bazı tarihi vesikalarda gördüğümüz görüntülerden, çizimlerden bazen son dönemdeki fotoğraflardan daha rahat yorum yapabiliyoruz. On beşinci, on altıncı yüzyılda yaygınlaşmış Osmanlı'nın savaş aleti. Tabii Selçuklularda da var daha evvelden. Osmanlı bir birikimin devamını sağlamış oluyor. Selçuklulardan Osmanlı'ya yaya askerlerin etkili bir savaş aletini taşımış oluyor." dedi. Osmanlı'da rekor kazanıldığında bunun simgesi olan aletlerin surlara asıldığını aktaran Bilgili, "Yani Osmanlı'da bir sporcu, o sporda zirve noktaya gelmişse oraya gelmenin bir karşılığı, nişanesi, simgesi olarak onu bir noktaya asıyor. Bu bir Osmanlı geleneği. Bu gürzler, o dönemde başarılı olan askerlerin, başarı sembollerinin herkes tarafından bilinmesi, tanınması ve hayır ile yad edilmesi adına aslında asılıyor." diye konuştu. Bilgili, son döneme kadar Silivrikapı'da gürzün orijinalinin bulunduğunu, zincirlerle bağlı olan gürzün düşme ve tarihi eser niteliği dolayısıyla çalınma tehlikesi olduğundan yerine bir kopyasının koyulup, aslının müzeye kaldırıldığını kaydetti. Silivrikapı'da gürzün altında bulunan kitabede, "Burada eski saray baltacılarından Pehlivan İdris Ağa'nın gürzü bulunmaktadır. Bu gürze nazar edip, Fatiha okuyanlar iman ile gide" yazdığını ifade eden Bilgili, asılma amacının insanların gürze bakıp sahibini hayırla yad etmesi olduğunu belirtti. Tarihçi Zafer Bilgili, Osmanlı'da güç sembolü olarak anılan gürzün "dosta güven düşmana korku vermesi"nin amaçlandığını da vurgulayarak, şöyle devam etti: "Silivrikapı'da gerçeğe yakın bir kopyası bulunan gürzün sahibi Pehlivan İdris Ağa 1630'lu yıllarda yaşadı. Dördüncü Murat döneminin gürzde etkili olan, muhtemelen yaya (piyade) dediğimiz askerlerinden biri. Eski saray pehlivanlarından hatta saray baltacılarından diye geçiyor kitabede. O gürzün ağırlığı tarihi evraklarda 86 okka diye geçiyor. Yaklaşık 110 kilogram gibi bir ağırlığının olduğunu düşündüğümüzde ağır sporu yapabilen, usta bir pehlivan askerden bahsediyoruz. Pehlivan İdris Ağa'nın gürzü Askeri Müze'de sergileniyor." Bilgili, dönemin padişahı 4. Murat'ın da pehlivan yapılı, iri yarı, askerin de önünde sefere katılan, onları motive eden ve askerin sefer esnasındaki özgüvenini artıran biri olduğunu anlattı. Bu padişahın seferlerden zaferlerle de dönmesiyle öne çıktığını kaydeden Bilgili, "1600'lü yıllar 'Osmanlı tekrar dirilir mi?, 'Bu Dördüncü Murat'la olabilir mi?' diye Osmanlı'nın ümit vadettiği yıllar. Mareşal olarak da öne çıkan bir padişah. Yani yalnızca bir siyasi başkanlık değil, aynı zamanda bir ordu başkanlığı da söz konusu 4. Murat'ta." dedi. "Osmanlı bu tarz değerleri toplumda yayılması adına kullanıyor" Osmanlı'nın son döneminde okçuların nişan taşlarını yad etme amaçlı kullandıklarını ifade eden Bilgili, Okmeydanı ve Nişantaşı semtlerinin isimlerinin buralardan geldiğini söyledi. Bilgili, "Osmanlı, yaptığı başarının görülmesi, bilinmesi ve tanınmasını sağlayacak ufak ufak simgeler koyar. Bu simgelerle de insanların hem bir dönem neler yaşandığına tanıklık etmesini sağlar hem de bir taraftan bunu yapan kişilerin hayırla yad edilmesini sağlayacak ufak kitabeler koyar." dedi. Kullanıldıkları dönemde, gürzlerin altına asılan nişanelerin geçmişten günümüze köprü olabilecek noktada olduğunu kaydeden Bilgili, bunların asıldığı tüm kapıların tespit edilip bilgilendirici levhalar koyulmasının toplumun tarihe sahip çıkması ve farkındalığının artırılmasında faydalı olabileceğini vurguladı. Bilgili, Osmanlı'nın 20'ye yakın kapısından İstanbul'un fethi sırasında ilk giren akıncıların bir kısmının şehit düştüğünü, o askerlerin hayırla yad edilmesinin tarihi açıdan önemli olduğunu belirtti. Osmanlı'da gürzlerin asıldığı kapıların önemini vurgulayan Bilgili, "Buralar simgesel değerinin yanında Osmanlı döneminde zaferin başlangıcı. Bazen de hezimetle geri dönüşün olduğu noktalar. Buralar, halkın padişahla buluşma veya dışarıdan gelen kervanların ilk girip de konakladıkları noktalar. O yüzden değerli, kıymetli." şeklinde konuştu.
Osmanlı'da kudretin sembolü olarak şehrin kapılarına savaş aletlerinin asılması geleneğinin son örneği Pehlivan İdris Ağa'nın Silivrikapı'daki gürzü, çalınma tehlikesi nedeniyle müzeye kaldırılırken yerine gerçeğe yakın kopyası yerleştirildi.

Selçuklu Devleti'nden Osmanlı'ya geçen yakın dövüş savaş araçlarından gürzler, askerlerin başarı sembollerinin herkes tarafından bilinmesi, tanınması ve kahramanların hayır ile yad edilmesi için kentin kapılarına asılıyordu.

Bunlardan biri olan, eski saray baltacılarından Pehlivan İdris Ağa'nın zincirlere bağlı gürzünün orijinali düşme ve çalınma tehlikesi nedeniyle Askeri Müze'ye kaldırılıp Silivrikapı'daki yerine kopyası konuldu.

Tarihçi Zafer Bilgili, konuya ilişkin AA muhabirine, gürzün Osmanlı'da kullanılan yakın dövüş savaş araçlarından olduğunu söyledi.

Gürzün "kopuz" ve "bozdoğan" isimleriyle de anıldığını dile getiren Bilgili, bunun Osmanlı'da zırh delici olarak yaya askerler tarafından kullanılan etkili savaş aleti olduğunu belirtti.

Bilgili, gürzün İstanbul'un fethiyle daha çok tanındığını belirterek, "Dönem dönem bunlarla ilgili bazı tarihi vesikalarda gördüğümüz görüntülerden, çizimlerden bazen son dönemdeki fotoğraflardan daha rahat yorum yapabiliyoruz. On beşinci, on altıncı yüzyılda yaygınlaşmış Osmanlı'nın savaş aleti. Tabii Selçuklularda da var daha evvelden. Osmanlı bir birikimin devamını sağlamış oluyor. Selçuklulardan Osmanlı'ya yaya askerlerin etkili bir savaş aletini taşımış oluyor." dedi.

Osmanlı'da rekor kazanıldığında bunun simgesi olan aletlerin surlara asıldığını aktaran Bilgili, "Yani Osmanlı'da bir sporcu, o sporda zirve noktaya gelmişse oraya gelmenin bir karşılığı, nişanesi, simgesi olarak onu bir noktaya asıyor. Bu bir Osmanlı geleneği. Bu gürzler, o dönemde başarılı olan askerlerin, başarı sembollerinin herkes tarafından bilinmesi, tanınması ve hayır ile yad edilmesi adına aslında asılıyor." diye konuştu.

Bilgili, son döneme kadar Silivrikapı'da gürzün orijinalinin bulunduğunu, zincirlerle bağlı olan gürzün düşme ve tarihi eser niteliği dolayısıyla çalınma tehlikesi olduğundan yerine bir kopyasının koyulup, aslının müzeye kaldırıldığını kaydetti.

Silivrikapı'da gürzün altında bulunan kitabede, "Burada eski saray baltacılarından Pehlivan İdris Ağa'nın gürzü bulunmaktadır. Bu gürze nazar edip, Fatiha okuyanlar iman ile gide" yazdığını ifade eden Bilgili, asılma amacının insanların gürze bakıp sahibini hayırla yad etmesi olduğunu belirtti.

Tarihçi Zafer Bilgili, Osmanlı'da güç sembolü olarak anılan gürzün "dosta güven düşmana korku vermesi"nin amaçlandığını da vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Silivrikapı'da gerçeğe yakın bir kopyası bulunan gürzün sahibi Pehlivan İdris Ağa 1630'lu yıllarda yaşadı. Dördüncü Murat döneminin gürzde etkili olan, muhtemelen yaya (piyade) dediğimiz askerlerinden biri. Eski saray pehlivanlarından hatta saray baltacılarından diye geçiyor kitabede. O gürzün ağırlığı tarihi evraklarda 86 okka diye geçiyor. Yaklaşık 110 kilogram gibi bir ağırlığının olduğunu düşündüğümüzde ağır sporu yapabilen, usta bir pehlivan askerden bahsediyoruz. Pehlivan İdris Ağa'nın gürzü Askeri Müze'de sergileniyor."

Bilgili, dönemin padişahı 4. Murat'ın da pehlivan yapılı, iri yarı, askerin de önünde sefere katılan, onları motive eden ve askerin sefer esnasındaki özgüvenini artıran biri olduğunu anlattı.

Bu padişahın seferlerden zaferlerle de dönmesiyle öne çıktığını kaydeden Bilgili, "1600'lü yıllar 'Osmanlı tekrar dirilir mi?, 'Bu Dördüncü Murat'la olabilir mi?' diye Osmanlı'nın ümit vadettiği yıllar. Mareşal olarak da öne çıkan bir padişah. Yani yalnızca bir siyasi başkanlık değil, aynı zamanda bir ordu başkanlığı da söz konusu 4. Murat'ta." dedi.

"Osmanlı bu tarz değerleri toplumda yayılması adına kullanıyor"

Osmanlı'nın son döneminde okçuların nişan taşlarını yad etme amaçlı kullandıklarını ifade eden Bilgili, Okmeydanı ve Nişantaşı semtlerinin isimlerinin buralardan geldiğini söyledi.

Bilgili, "Osmanlı, yaptığı başarının görülmesi, bilinmesi ve tanınmasını sağlayacak ufak ufak simgeler koyar. Bu simgelerle de insanların hem bir dönem neler yaşandığına tanıklık etmesini sağlar hem de bir taraftan bunu yapan kişilerin hayırla yad edilmesini sağlayacak ufak kitabeler koyar." dedi.

Kullanıldıkları dönemde, gürzlerin altına asılan nişanelerin geçmişten günümüze köprü olabilecek noktada olduğunu kaydeden Bilgili, bunların asıldığı tüm kapıların tespit edilip bilgilendirici levhalar koyulmasının toplumun tarihe sahip çıkması ve farkındalığının artırılmasında faydalı olabileceğini vurguladı.

Bilgili, Osmanlı'nın 20'ye yakın kapısından İstanbul'un fethi sırasında ilk giren akıncıların bir kısmının şehit düştüğünü, o askerlerin hayırla yad edilmesinin tarihi açıdan önemli olduğunu belirtti.

Osmanlı'da gürzlerin asıldığı kapıların önemini vurgulayan Bilgili, "Buralar simgesel değerinin yanında Osmanlı döneminde zaferin başlangıcı. Bazen de hezimetle geri dönüşün olduğu noktalar. Buralar, halkın padişahla buluşma veya dışarıdan gelen kervanların ilk girip de konakladıkları noktalar. O yüzden değerli, kıymetli." şeklinde konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Adana arap escort Çukurova arap escort Seyhan arap escort Ankara arap escort Mamak arap escort Etimesgut arap escort Polatlı arap escort Pursaklar arap escort Haymana arap escort Çankaya arap escort Keçiören arap escort Sincan arap escort Antalya arap escort Kumluca arap escort Konyaaltı arap escort Manavgat arap escort Muratpaşa arap escort Kaş arap escort Alanya arap escort Kemer arap escort Bursa arap escort Eskişehir arap escort Gaziantep arap escort Şahinbey arap escort Nizip arap escort Şehitkamil arap escort İstanbul arap escort Merter arap escort Nişantaşı arap escort Şerifali arap escort Maltepe arap escort Sancaktepe arap escort Eyüpsultan arap escort Şişli arap escort Kayaşehir arap escort Büyükçekmece arap escort Beşiktaş arap escort Mecidiyeköy arap escort Zeytinburnu arap escort Sarıyer arap escort Bayrampaşa arap escort Fulya arap escort Beyoğlu arap escort Başakşehir arap escort Tuzla arap escort Beylikdüzü arap escort Pendik arap escort Bağcılar arap escort Ümraniye arap escort Üsküdar arap escort Esenyurt arap escort Küçükçekmece arap escort Esenler arap escort Güngören arap escort Kurtköy arap escort Bahçelievler arap escort Sultanbeyli arap escort Ataşehir arap escort Kağıthane arap escort Fatih arap escort Çekmeköy arap escort Çatalca arap escort Bakırköy arap escort Kadıköy arap escort Avcılar arap escort Beykoz arap escort Kartal arap escort İzmir arap escort Balçova arap escort Konak arap escort Bayraklı arap escort Buca arap escort Çiğli arap escort Gaziemir arap escort Bergama arap escort Karşıyaka arap escort Urla arap escort Bornova arap escort Çeşme arap escort Kayseri arap escort Kocaeli arap escort Gebze arap escort İzmit arap escort Malatya arap escort Manisa arap escort Mersin arap escort Yenişehir arap escort Mezitli arap escort Erdemli arap escort Silifke arap escort Akdeniz arap escort Anamur arap escort Muğla arap escort Bodrum arap escort Milas arap escort Dalaman arap escort Marmaris arap escort Fethiye arap escort Datça arap escort Samsun arap escort Atakum arap escort İlkadım arap escort Adıyaman arap escort Afyonkarahisar arap escort Ağrı arap escort Aksaray arap escort Amasya arap escort Ardahan arap escort Artvin arap escort Aydın arap escort Balıkesir arap escort Bartın arap escort Batman arap escort Bayburt arap escort Bilecik arap escort Bingöl arap escort Bitlis arap escort Bolu arap escort Burdur arap escort Çanakkale arap escort Çankırı arap escort Çorum arap escort Denizli arap escort Diyarbakır arap escort Düzce arap escort Edirne arap escort Elazığ arap escort Erzincan arap escort Erzurum arap escort Giresun arap escort Gümüşhane arap escort Hakkari arap escort Hatay arap escort Iğdır arap escort Isparta arap escort Kahramanmaraş arap escort Karabük arap escort Karaman arap escort Kars arap escort Kastamonu arap escort Kırıkkale arap escort Kırklareli arap escort Kırşehir arap escort Kilis arap escort Konya arap escort Kütahya arap escort Mardin arap escort Muş arap escort Nevşehir arap escort Niğde arap escort Ordu arap escort Osmaniye arap escort Rize arap escort Sakarya arap escort Siirt arap escort Sinop arap escort Sivas arap escort Şanlıurfa arap escort Şırnak arap escort Tekirdağ arap escort Tokat arap escort Trabzon arap escort Tunceli arap escort Uşak arap escort Van arap escort Yalova arap escort Yozgat arap escort Zonguldak arap escort
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.