Urfa Milletvekili Ömer Öcalan’dan Nazım Babaoğlu’nun Kayboluşuyla İlgili Soru Önergesi
Urfa Milletvekili Ömer Öcalan’dan Nazım Babaoğlu’nun Kayboluşuyla İlgili Soru Önergesi
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, 1994 yılında kaybolan Özgür Gündem gazetesi Urfa muhabiri Nazım Babaoğlu’nun akıbetine ilişkin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na yazılı bir soru önergesi sundu.
Önerge, Anayasa’nın 98. maddesi ile TBMM İç Tüzüğü’nün 96. ve 99. maddelerine dayanılarak hazırlanırken, insan hakları ihlalleri, yurttaş kayıpları ve demokratikleşme süreçleri gibi konuları gündeme getirdi.
Öcalan, önergesinde, çağdaş ve demokratik devletlerin faaliyetlerini hukuk çerçevesinde yürütmesi gerektiğini vurgulayarak, iktidarın son yıllarda “demokratikleşme” ve “işkenceye sıfır tolerans” gibi söylemlerine rağmen insan hakları sorunlarının devam ettiğini belirtti. Özellikle 1990’lı yıllarda Kürt yurttaşlara yönelik yargısız infazlar ve kayıplar gibi ağır insan hakları ihlallerinin Susurluk, JİTEM ve Özel Kuvvetler Komutanlığı gibi illegal yapılarla ilişkilendirildiğini ifade etti. Bu bağlamda, Cumartesi Anneleri’nin 1995’ten beri Galatasaray Meydanı’nda kayıp yakınlarının akıbetini öğrenmek için sürdürdüğü eylemlere de dikkat çekti.
Önergenin odak noktası, 12 Mart 1994’te Urfa’nın Siverek ilçesinde haber takibi sırasında kaçırıldığı ve gözaltında kaybedildiği iddia edilen Nazım Babaoğlu’nun durumu oldu. Öcalan, Babaoğlu’nun akıbetine dair Bakanlığın bilgisi olup olmadığını, 31 yıldır bulunamamasının gerekçesini ve bu konuda herhangi bir girişimde bulunulup bulunulmadığını sordu. Ayrıca, Babaoğlu’nun gözaltına alınıp alınmadığı, öldürüldüyse mezarının nerede olduğu gibi sorulara yanıt talep etti.
Milletvekili, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’in (BM) “Herkesin Zorla Kaybedilmeye Karşı Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme”ye neden taraf olmadığını ve bu yönde bir çalışma yapılıp yapılmadığını da sorguladı. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Babaoğlu’nun nüfus kayıtlarına dayanarak yaşadığına hükmetmesi ve yaşam hakkı ihlali bulunmadığı kararını eleştiren Öcalan, bu kararın doğruluğunu ve 2021’de “örgüt üyeliği” suçlamasıyla kayıp bir kişi hakkında soruşturma açılmasının dayanaklarını sordu.
Önergede, 1990’lı yıllarda işlenen suçlara ilişkin soruşturmaların zamanaşımına uğraması veya uğrama riskiyle karşı karşıya kalması da eleştirildi. Öcalan, insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı uygulamasının uluslararası hukuk ve iç hukuk açısından değerlendirilmesini istedi. Ayrıca, Urfa’da JİTEM için çalıştığı iddia edilen Aydın Sevinç’in 2011’de Urfa Barosu’na gönderdiği bir faksın Bakanlıkça doğrulanıp doğrulanmadığını sorguladı.
Ömer Öcalan, geçmişte devletin neden olduğu insan hakları ihlallerinin aydınlatılmasının, günümüzdeki ihlallerin önlenmesi için kritik olduğunu belirterek, kayıp vakalarının çözümü için hakikat komisyonları kurulması ve adil yargılama süreçleri işletilmesi gerektiğini vurguladı.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.