Ramazan hepimizin bildiği gibi oruç ayıdır. Peki, hiç düşündünüz mü neden başka aylar değildir de, yalnız ramazan ayı oruç ayıdıır. Çünkü o ayda Kur’an’ın inmeye başladığı Kadir Gecesi vardır. Kitabımız bu ayda inmeye başlamıştır. Oruç Allah’a bir ibadettir, ayrıca oruç tutarak rahmet kitabının indirilmeye başlanmasına bir nevi sevinip memnun oluyoruz ve Allah’a hamd ediyoruz, bize doğruyu eğriyi farkettirecek Furkan’ın gelişini oruç tutarak kutluyoruz.
Şimdide bu aya neden ramazan denmiştir onu irdeleyelim:
1)Ramazan kelimesi, ramada fiilinden türetilmiştir. Ramada fiili Arapçada bol yağan yağmura verilen addır. Bol yağmur ne yaparsa Kuran’ın gelişi de onu yapar. Yani bol yağmur doğayı temizler, doğayı diriltir ve bereket getirir. Kuran da kendisini yaşayan insanların şirk kirlerini temizler, ruhlarını diriltir, yaşamlarına bereket, gönüllerine güven, mutluluk ve huzur getirir
2) Ramada fiilinin başka bir anlamı da oku mengeneye sıkıştırıp, ucunu inceltmektir. Ucu ince olmayan ok hedefine varamaz, sapar. İşte Kuran da insanın hedeften sapmaması, hedefi olan Allah’a varabilmesi için ruhunu inceltir. Bir insanın Allah’a yakın kullardan olabilmesi için ruhunun incelmesi gerekmektedir. Çünkü kalın ruhla saparız, Allah’a varamayız.
3) Ramada fiilinin başka bir anlamı da çok kızgın kum üzerinde yalınayak yürümektir. Kuran da insanlardan kendisine uyanları, yolundan yürütür, Cehennem ateşinden uzaklaştırır. Görüldüğü gibi ramada fiilinin anlamı ile Kuran’ın geliş gayesi anlam bakımından örtüşmektedir. Kuran’ın gelişi ile bunlar oluyorsa, O’nun inişinin başladığı aya Allah’ın, ramada kökünden gelen Ramazan adını seçmesi tesadüfi değildir. Bilin istedim.
Ramazanın bitimi ile üç gün Ramazan Bayramı, Allah’ın rızasını talep etmek için kurban kestiğimiz günler de dört gün Kurban Bayramı’dır. Ayrıca milli bayramlarımız: Birer gün olarak, 23 Nisan Ulusal Egemenlik, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor, 30 Ağustos Zafer ve 1 Mayıs Bahar Bayramıdır.
Bayram: Dini veya milli bakımdan önemi olan milletçe her yıl kutlanan gün veya günlerdir. Kayıtlarda bayram kelimesinin çok eskilerden kullanıldığına dair bir bilgi yoktur. Ancak İslamiyet’ten sonra bayram manasına gelen “ İYD ” kullanılmıştır. Her yıl gelen ve kutlanan bu günlere Osmanlıda da bayram anlamında iyd kullanılmıştır. Kürtçede tırmanma anlamına gelir. Belki de sevinince insan havalanır yükselmiş gibi olur, yükselme de tırmanma eylemimin bir sonucudur, oradan tırmanma denmiş olabilir. Burada dini bayramlarımız olan Ramazan ve Kurban bayramlarını amaçlarını ve Bayramın amacına uygun yaşanılmamasının mahzurlarını da yazacağım.
İslamiyet’ten önce kavimler, devletler kendi inanç, örf ve adetlerine göre belli günleri kendileri için kutsal kabul etmişler ve bu günleri çeşitli ayinlerle kutlamışlardır. Dede Korkut Hikâyelerinde, hanların başa geçmelerini, doğum ve zaferlerini kutlamak için toplandıkları, şölenler tertip ettikleri, ölümler için yuğ, yani yas merasimi yaptıkları bilinmektedir. Müslümanlar olarak bayram günlerine ayrı bir önem veririz. Zira bu günler, günahların affedildiği, birlik ve beraberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günler olması bakımından sevinç ve neşe kaynağıdır. Bayram günlerinde herkes temiz ve imkânı elverdiğince iyi giyinir, çocuklara yeni elbiseler alınır, yoksullar, yetimler sevindirilir, dostlar, akrabalar ziyaret edilir. Dargınlar barışır, barıştırılır. Ekseriya bayram namazlarından sonra kabristanlar ziyaret edilerek Kur'an-ı Kerim ve dualar okunur.
Bayramda yapılacaklara baktığımızda hepsinin önemli ve güzel şeyler olduğu tartışmasız kabulümüzdür. Fakat bir şey var ki; kanımca, onun hepsinin önünde olması ve mutlaka imkânlarımız elverdiğince yerine getirilmesi gereken önemde olduğudur. Bu da “ imkânının fazlasını paylaşmak “ yani yoksul ve yetimlerin sevindirilmesi. Yani öz olarak; bizden daha az şanslıların da bayramlarının sevinçle geçmesini sağlamak. Yoksa oluk, oluk haksız yere kan akarken, güçsüzler ağlaşarak bakarken, önleyebilecek olanlar beyanatlarla katliamları, zulümleri kola içerek ne iyi ettin der gibi kınayarak geçiştirmeye çalışırken, kutlanan bayram buruktur, bayram tadında değildir. Tadına bütün milletin varamadığı, zengin fakir herkesin gönül gönüle olamadığı ve kalplerin birlikte çarpmadığı, savaşların, kavgaların ve terörün sona ermediği, yaşanan ve yaşatılan vahşetlerin sonunun gelmediği, tüm
İnsanlığın, bilhassa Müslümanların mahzun olduğu bayramlar, bizim için buruk bayramlardır. Bunları aşağıda “ O ZAMAN BAYRAMDIR “ şiirimle anlatmaya çalıştım.
O ZAMAN BAYRAMDIR
Akan kanı durdurursak,
Aynı çiviye vurursak,
Mazlum hakkını korursak,
Bayram, o zaman bayramdır.
İndirileni yaşarsak,
Nefse tapmayı aşarsak,
Yalan diyene şaşarsak,
Bayram o zaman bayramdır.
Haksızlığı öldürürsek,
Yetim, yoksul güldürürsek,
Kayırmayı kaldırırsak,
Bayram, o zaman bayramdır.
Liyakat önde gelirse,
Haklıya haklı denirse,
Nimetler hakça yenirse,
Bayram, o zaman bayramdır.
Olsa, ahlak şiarımız,
İlim, bilim efkârımız,
Hatır, rüşvet ağyarımız,
Bayram, o zaman bayramdır.
Doğru derse herkes sözü,
Kurursa analar gözü,
Gülerse herkesin yüzü,
Bayram, o zaman bayramdır.
Elle gelen düğün bayram,
Gelen bayram elle gelse,
Herkes kendini bilirse,
Bayram, o zaman bayramdır.
(VAVEYLA adlı şiir kitabımdan)
Rabb’imden bu saydığım acıları ve insanlığın tüm acılarını dindirip bayramlarımızı bayram tadıyla geçirebilmemizi, zalimlerin zulümlerini başlarına geçirmesini diliyorum. Çünkü O, her şeye gücü yetendir, mülkünde her zaman aziz ve galip olandır. Bunlar aşılırsa, işte bayramlar o zaman bayramdır... ESEN KALINIZ
Abdullah HAKTANKAÇMAZ ah6334@gmail.com