Geçtiğimiz günlerde kızını kaybeden Ali Reis'e yöre tabirimizle (sonradan başsağlığı dilerken) hatır verirken gazetede de taziye arz edeceğimi söz vermiştim ve vaadimi yerine getiriyorum.
Ali YORGANCI Reis'in yüzü, konuşması her hali İsmail TÜRÜT'ün bir eserindeki gibi: "Hem Müslüman, hem Türk'üm" der.
Ş.Urfa / Eyyübiye'de medfun Mutasavvıf Arış Baba'nın torunudur.
Devlet memuriyetinden önce işportacılık yaptığı demlere yetişmedim. Çünkü yaşını göstermezse de Ali ağabey bizim büyüğümüzdür.
Kendisi şöyle anlattı etrafımızdakilere hatır verirken: "Ahmet çok küçüktü birgün yanıma kuruma gelmiş, kaybolmuş binanın içinde ben de onu arıyorum"
Geçmiş zaman bir gün öğlen aralarında gidiyorum beni tabldot usulü ev yemeği yapan 1 yere götürüyor Ali ağabey.
Şu an spontane sayıyorum belki aklıma gelmeyen vardır. 7 koca devlet kurumu vardı o zaman o mahallede.
Ben oturacak masa veya yemek bulamayız diye tasavvur ederken yolda, boş sandalyelerle fazla fazla yemeklerle karşılaşınca tenhalığın nedenini soruyorum.
Ali Reis: "Bu yemekleri beğenmiyorlar" diyor.(Onların fikrine karşı çıkanların aleyhte slogan attığı) Gerçek kanaatin, halktan olmanın emsalini idrak ediyorum.
Bir günde (ürün seçimimiz uzun sürünce) alışverişe çıktığımızda birlikte: "her müşterim sizin gibi olsa top ataram" gibi lüzumsuz diyaloglar kurunca dükkan sahibi.....
Beklenenin aksine ben sinirleniyorum. Ali Reis espri yapıyor, gülüp geçiyor.(Tek o dükkanı değil çarşıyı yıkmaya kudreti varken)
Harf sınırı var makalede anıları kesip taziyeye geleyim: Kur'an okuyorum amme cüzünden. Ardından mealini.
Ali ağabey diyor ki: "Keşke elimde yetki olsa 1 hayalim var; Vaizleri hafızlardan seçsek, halka türkçesini de anlatsalar."
Tahayyül ettiği gibi kıraat edilen dualar Hakk'a yürüyen merhum Hayriye yeğenimizin ruhu; Ali reisimizin ruhaniyeti için bağışlanmış olsun.