Arkadaşlar makalemize bir değil birden fazla düzeltme ile başlayacağım hicap ederek bir önceki basım hatasına uğrayan makalemiz(İrtibatı Koparmayalım) için.
Makalemiz içinde yer alan şiirler, şiir kıta düzenine uygun olarak değil de, düzyazı şeklinde yer almıştır gazetede. Eğer şiir bu şekilde düzyazıya çevrilirse kesme işareti gibi ayraçlarla ayrılması gerekirken bu uygulamada yapılmamıştır.
Velhasılı kelam özetle benim 12 paragraf halinde kendi pc’mde kayıtlı olan makale gazeteye 3 paragraf sıkıştırılmış ucube bir versiyonla yansıtılmıştır.
Bu yapılan dilbilgisi hatalarından dolayı ben başta bizleri takip eden irdeleyen uyaran arkadaşlarımız olmak üzere tüm okuyuculara özür beyanında bulunuyorum gazetemiz ve sorumlu arkadaşlarımız adına.
Ben çocuktum değerli milletvekili Emin ÖNEN’in edebiyat öğretmeni olan babasına merhum eyvan dergisi editörü olan babam Faik NAS beni yollardı. Rahmetli Salih ÖNEN Hoca’ya derginin müsvettesini verirdim. Hoca incelerdi, sonra gider evinden tashih edilmiş halini alırdım müsvettenin.
Bu uzun aşamalardan sonra o dönem Urfa’nın Sesi/Özdal Matbasında çalışmakta olan usta matbaacı Orhan ÖZKUTLU ağabeyim ve ben kâğıt üzerinde tashih edilmiş nüshayı bilgisayara aktarırken tekrar edit ederdik.
Bu anlattığım dışında lafı kısa tutmak için buraya yazmadığım merhaleler günler, haftalar sürerdi basım öncesinde. Yine Hakkın Rahmetine kavuşan bir diğer hemşerimiz Müslüm GÜRSES AKBAŞ’ın bir eserindeki gibi “Biz Babadan böyle gördük.”
Halk arasında yaygın bir söylem vardır. “Süleymaniye’yi şimdi tekrar yapmaya kalkmak için bir Sultan Süleyman bir de Mimar Sinan gerekir” diye. Bu yüzden kimse günümüz basınından eski dönemin kalitesini zaten beklemiyor.
Bu beklentisizlikle birlikte en azından milletin gözüne batacak bizi(leri) mahcup edecek hatalar yapılmasa keşke. İnşallah bundan sonra da yapılmaz.
Vakti zamanında bir hoca vaaza çıkıyor: “Muhterem cemaat biliyorsunuz, camimizin eksikleri var, binaya ek mescit yeri yaptırıyoruz, şadırvanın tadilatı var, Kur’an kursları için bağışlarınızı bekliyoruz, e malum camimizin de yardıma ihtiyacı var. Vb.) Hoca ihtiyaçları ard arda sıralarken cemaatten biri el kaldırır.”
- “Hocam anlattığınız gibi böyle çok zarar ediyorsa; bu dükkânı kapatalım.” der.
Şimdi basın mensubu arkadaşlara bu lakayitliğin sebebini sorsam muhterem İmam Efendi gibi çok fazla olan bitmek tükenmek bilmeyen dertler sıralanır: “Eleman sıkıntısı var, vakit dar, reklam veren yok, kurumlar desteklemiyor vb.” E haci bahın adamın güzel güzel İmam’ın derdine derman bulduğu gibi: “Tükkan(lar) zarar edise kapatah”