Hangi fimindeydi tam hatırlamıyorum değerli sinemacı Gani Rüzgar ŞAVATA'nın. Moral olsun diye başrol oyuncusuna "Dünya yine dönüyor." dediklerinde senaryo gereği yaşadığı tüm acılar üzerine. Finali "Bırak dönsün şerefsiz" repliği ile bitiriyor aktör.
Fıtraten dönektir. Şeklen yuvarlak; Dünya aşağılıktır, kelime manası olarak. İslam fıtratı üzerine yaratılan müslümanlar da Dünyayı aşağılık görürler; gözleri bozulmadığı miktarda.
İnsanların düşüncelerine paylaşımlarına sitemlerine baktığımızda çeşitli yazılarını okuduğumuzda aşağılık olan Dünyada şahit oldukları kötülüklere karşı bir şeyler karalayarak rahatlama ihtiyacı duyuyorlar.
Bu kolay olan bir yol, gördüğünü, çoğu zamanda duyduğunu yazıyorsun. Dünya'nın kötülüklerinden ziyade manevi güzelliklerine gark olduğundan ise dilin tutuluyor, anlatamıyorsun.
Bu güzelliklere lütfediyorlar bazen bizi de şahit ediyorlar, ama ne kadar hüküm sahibiyiz, ne kadarını anlatabiliriz, neler helaldir, neler mahremdir.
İsimleri zikretmeden olaylardan bahsedeceğim yine de iyiliğin güzelliğin halen var olduğuna doğru emsal teşkil etmesi adına.
Dün gece bir hücrede oturmuştuk. Farklı devrelerden İ.H.L'liler vardı. Kulaklarını çınlatıyorduk aramızda olmayanların. Herkes mevzebahis zatları tanıyordu 3'ü bir aradalar yudumlanırken gülüşmeler oluyordu.
Sonra gençlerin tanıyamadığı bir Hocamızın adı geçti. Önce fiziki tarifi yapıldı. "Bıyığı vardı, yeşil gözlüydü, saçını şöyle tarardı." Gençler çıkaramadı.
Anlatmaya başladık.
- O yıllarda Meslek Liselerinin puanları kırılıyordu ÖSS'de. Hoca yurtta nöbetçi olduğu gecelerde, bizleri çağırır soru çözdürürdü geç saatlere kadar.
Bu hareket karşısında yüzlerinde şaşkınlık ifadesi oluşan gençler, katıldığımız etkinlikleri cemaatle yaptığımız ibadetleri,
ciğerden kurduğumuz ciğer sofralarımızı, muhabbetimizi duyunca daha da şaşkınlıkları arttı.
Sonra Hoca'nın başka şehre gittiğini geçirdiği ameliyat sonrası kendisine ulaşılamadığını duyan ve sadece bizim anlatımlarınızdan tanıyan ortamdaki bir genç arkadaşımız, başka bir arkadaşımıza hitaben "..... Hocam siz arayın" dedi.
Aradık telefon uzun uzun çaldıktan sonra Hoca açtı, arayan arkadaş utanarak telefonu benim elime uzattı, Hoca beni sesimden tanıdı. Sonra "Numaralarımızın kendisinde olmadığını bizleri soramadığını" söyleyince biz daha da mahcup olduk, "asıl bizim arayıp sormamız" lazım diye.
Büyüklerle Hoca hasbihal ettikten sonra, ortamdaki gençler "Hocam biz sizin döneminize yetişemeyen öğrencileriniziz" dediler. Yıllar sonra Hoca bize hoparlörden dersindeymişiz gibi hitap etti duygu yoğunluğu ile kapattık.
Nereye çağırdıysam geldi, kahvelerde, lokantalarda hiç tanımadığı öğrencilere bile biz talep ettik bizimle beraberler diye bilabedel, fi-sebilillah ders verdi. Allah'ın (c.c.) bir güzel kuludur. Cenab- Hakk Selamet versin. Bizim Hocamızdır.