90'lı yıllarda bir aile bireyimiz B.Evler'de temizlik ürünleri mağazası yani o yıllarda yaygın olan adıyla deterjancı dükkanını işletiyordu. Gündüz vakti ışıkları açar, kış günü hava soğuk da olsa kapısını açık bırakır. Akrabalardan, arkadaşlarından kim giderse gitsin: "Açsanız yemek yedireyim, paranız yoksa vereyim ama kalkın gidin" derdi. Çünkü bayanların ailelerin geldiği yerde erkeklerin oturması ayıptı. Kendini bilen hiçbir erkek Urfa'da Güneydoğu'da gidip; ailelerin bayanların gittiği işletmelerde yayılıp oturmaz bir zaruret yoksa. Müessesenin zarar görmesini istemediğim için adını vermeyeceğim Haliliye'de bir unlu mamulleri satan işletmede bu durum tam tersine. Çevresinde kaç tane okul olan 18 yaş altı gençlerin girdiği, bayanların ailelerin genç kızların girip çıktığı bu işletmeyi orta yaşlı kendisinden insanların şüphe etmeyeceği kılıkta bir tacizkâr zat mesken tutmuş. Hiç tanımadığım bu kişi Ad&Soyad diye kolluk kuvveti üslubunda sorguya giriyor. Soyaddan yola çıkarak ırkımı sorguluyor. Mesleğimi sorguluyor. Meslekteki pozisyonumu sorguluyor. Sorgulaması bir türlü bitmiyor. Peki hiç tanımadığı insana yanaşarak durduk yerde mesleği kimler sorardı. Bilenler çok iyi hatırlar Pensilvanya zihniyeti. Çünkü insanları meslek gruplarına göre gelir dağılımına göre ayırıp alt komisyonlar kurarlardı. Örgütlerinin(Cumhuriyetlerinin) alt bakanlıklarını yani devlet içinde devletlerini, şehir yapılanmalarını kurarlardı bu aldıkları mesleki bilgilere göre. Dış mihrakların çok kullandığı çoğu kişinin adını bile bilmediği bir yöntemi de kullanıyor: "Manipülasyon" yani kurduğu üslupta karşıdakini aşağılıyor. Aşağılayarak amacı ne. Muhatabının savunma mekanizmasını kırarak her söylediğini kabul ettirmek kendi gizli emellerini uygulamak. "Ben Maliye'den emekliyim, Adım Mahmut yeğenlerim Öğretmen" diye kendisi hakkında genel bilgiler verip; tanımadığı kişilerle sohbet açıp önce güvenlerini kazanma yoluna giderek gizlice kendi fikrine taraftar topluyor. Sırf T.C. Devletini, mevcut sistemi kötülemek için "Devlet sizi garip bırakmış" diyor. Ben "Garip" Urfa'da yabancılara dışarıdan gelenlere denir diyorum. Laf kalabalığı yapıyor, agresifleşiyor gerçeği kabullenmemek için. Kendi fikrini şirretleşerek yaymaya çabalıyor. Kapalı yerde sigara da yandırınca bu saygısız kişi; muhatap olmamak ve içeri giren çıkan ailelerin hengameden rahatsız olmaması adına mekanı terkettim. Eve döndüğümde zarar görmesini istemediğim için makalede ismini vermeyeceğim işletme sahibini aradım. Bu adamın hal hareketinin normal olmadığı, Fetöcüların taktiklerini kullandığı konusunda arkadaşı uyardım. Peki bu uyarı yeterli midir? Kesinlikle Hayır. Bu tür zararlı toplumun arasına karışıp farklı emellerini yayanları devletin kolluk kuvvetleri, ilgili birimleri mikroplarını gençlere, saf insanlara bulaştırmaması için tecrit etmeli, tecritle sükün sağlanmıyorsa itlaf etmelidir.