Öğrencilerinden Devlet Sanatçısı Mercan ÖZKAN Hocamızla ve mesai arkadaşı Reşit PEHLİVAN'la tevafuk edince Rahmetli babamızla hatıralarını anlatmaya başlamışlardı.
Reşit Hoca hiç unutamadığı bir anılarını şöyle aktarmıştı:
"Bir gün Cuma okul bitimi Töreni makablinde ne yaptıysak öğrencileri hizaya sokamadık, sükûneti sağlayamadık. Nihayetinde işler raydan çıkma noktasındayken Müdürümüzü çağırdık.
(Baban geldi. Merdivenlerin üstüne çıktı.)
- Böyle yapıyorsunuz şimdi sizin hoşunuza gidiyor.
Deyince Müdürümüz öğrenciler hala müstehzice gülüyorlardı.
(Baban vakarlı bir şekilde 2. cümlesini söyledi.)
- Ama bizim hoşumuza gitmiyor.
Deyince Müdürümüz herkes buz kesti. Bir daha da İstiklal Marşında terbiyesizlik yapamadılar.
Bana bu enstantaneyi bu karantina günlerinde tekrar anımsatansa teşrik-i mesai yapmaktan kıvanç duyduğum değerli Müdürümüz Mehmet DOĞAN oldu.
İlk karşılaştığımızda sınıf kontrolü hakkında altın tavsiyelerde bulunurken; babamın pratik uygulamalarını bize teknik anlamda öğütlüyordu sanki.
"Hocam bir bakışınızla, bir cümlenizle öğrenciyi etkileyeceksiniz" diyerek.
Müdürümüz ayrıca geçtiğimiz günlerde idrak ettiğimiz öğretmenler gününü de kuru kuruya geçiştirerek değil kişiye münhasıran deruhte edilmiş ahşap özel yapım armağanlarla kutlamıştır tüm naifliğiyle.
İşte bu bir bayrak yarışıdır. Tarih tekerrürden ibarettir. Kim bu bayrağı alıp hizmeti sürdürüyorsa, Allah c.c. kendilerinden razı olsun.
Tabi sadece Mehmet Müdürümüz değil tüm idaremiz tekamül etmiş eğitimcilerle hizmetini sürdürmektedir.
Bizler geçmişte bir teneffüste abdest alıp bir teneffüste namaz kılmak zaruretinde kalırken; Ahmet Kazım Müdürümüz abdestimizi namazımızı çıkış saatine denk gelse de bekleyeceğini bildirerek milli manevi değerlerimize hürmetini göstermiştir bu muamelesiyle.
Seyit AKBAŞ Müdürümüzleyse de atadan dededen ailevi hukukumuz vardır.
Aile demişken eğitim sektöründe ailece bulunmak da tabi ki tecrübelerimizi hem genetik hem ruhsal olarak perçinliyordu.
Siverek Gazipaşa'da Abdulcelil, Merkez Ortaokulunda Mahmut, dayılarımız, kadim öğretmenler olarak; Anadolu Öğretmen Lisesinde Hüseyin Dayım ve Teyzemoğlu Ömer KARAKEÇİLİ Orhan Gazideydi yıllarca idareci olarak. Kuzenleri yeğenleri hiç saymıyorum öğretmenlik yapan.
Urfa'da bir devlet kurumu, mahalle, sokak yok ki orada bizden birinin öğrencisi olmasın.
Tüm eski yeni öğretmenlerimizin bu bayrak yarışında hizmetlerinin daim olması temennisiyle, iyi pazarlar.