İnsan halis niyetle çalışarak hem Dünyası hem ahireti için kar elde ederken dikkat etmesi gereken bir husus vardır.            Helal ile haramı birbirine karıştırmamak lazım.            Hz. Muhammed s.a.v. hem peygamber hem devlet başkanı idi.            Bir gün çarşıya çıktığında terazide müşterinin aldığı malı ağırlığından fazla tatmaya yönelik hile yapıldığını ortaya çıkararak mucize gösterdi. Ve şu hadis-i şeriflerini buyurdu:             “Bizi aldatan bizden değildir.”             Başka bir sefer yine Resulallah bir oduncuya uğradı tahtaları ıslak gördü. Bu yaptığının doğru olmadığını söyleyerek esnafı uyardı.             Söylersin de söz içinde şaşmazsın             Haramını helalini seçmezsin             Tükenir kepeğin su da içmezsin             Akan çaylar senin olsa ne fayda             Gaziantep yöresine ait bu ilahi deyişte de vurgusunu tekrar ettiğimiz şekilde helali haramdan seçmek de itina lazım.                         Sadece esnaflıkta, ticarette değil memuriyette de bir kişi maaşındaki tasarrufunu nasıl değerlendirecek.             Emek verdiği, işin karşılığı ödenen alın teri ücretini faize, kumara, Allah’ın men ettiği objelere yatıramaz.             Bununla birlikte cebinde olmayan parayı, cüzdanındakinden daha fazlasını harcama yaptığı vakit eğer bu borç kendisine faizle veriliyorsa yine caiz değildir.             Çünkü fert kendisine ait olmayan parayı veya nesneyi, hizmeti gelecekte ederinden fazla bedel ödemek üzere alıyorsa; faizi kabullenmiş oluyor.             Bu şekilde menfaat elde etmek ilk etapta insanın nefsine hoş görünür. Fakat ilerde daha fazla meblağ ödediği zaman hem Dünya metasıyla zarar eder hem İslam’ın emrinden çıktığından günaha girer.               Haramdan uzak durulursa, müsriflik edilmezse, kanaatkâr olunursa; helal kazançla gelen rızık bereketlenir İnşallah.