AHMET NAS
Köşe Yazarı
AHMET NAS
 

BİZ BABADAN BÖYLE GÖRDÜK 1 - 2 - 3. BÖLÜMLER

 - 1 -  Bu yazı dizimizde tüm yaşamlarından ziyade babam ve milli görüş & tasavvuf yolundan dava arkadaşlarının iktisadi bakış açılarına bir mercek tutacağım İnşallah. 1980'de(ihtilalde) mütedeyyinliğinden dolayı Okul müdürlüğünden  tenzili rütbe ile sürgüne giden babamız M.Faik NAS, 1982'de Cuma namazına gittiği için görev yeri terk suçlamasıyla Valilik kararıyla zorunlu emekliye sevk edilen ilimizdeki(Ş.Urfadaki) 4 kişiden biri olur. 2 yıl sonra genç yaşta emekli olmuşken öğretmen ablamızın tayini vesilesiyle önce Kurtalan, daha sonra yakın akrabalarımızın da ikamet  ettiği  Batman'a gidip İdarecilikte tecrübesinden dolayı  Merve / Pınar Şöför Okulu Müdürlüğü teklifi alınca peder, orada göreve başlıyor.  Şöför okuluna yakınlığı sebebiyle taşınıyoruz ve Batman Hal Pazarı yanında 1 evde kiracı oturmaya devam ediyoruz.   Körfez krizinde Urfa'ya geri dönüyoruz. Bamyasuyunda tekrar kiradayız. Bu arada Babamız Şöför okulu müdürlüğü esnasında 2. Üniversiteyi okumuş Dicle üniversitesinde lisans yapmış.  Tahsilinden doğan hakların maaşa yansıması için "yeniden görev almanız gerek" diyorlar. Hala aleyhte kulisler devam ettiğinden derecesi gereği Sıra(Merkez) okullarda vazife alması gerekirken daha kenar 1 semt okuluna ataması yapılıyor.  3 yıl dayandıktan sonra (1995'de) geçirdiği ilk kalp kriziyle (malülen)zorunlu tekrar emekliliği akabi bir kaç yıl sonra Ulusal 1 medya grubuna bağlı Eyvan Dergisi idareciğine soyunan babamız daha kolejde öğrenciyken beni aktif yanına(dergi komisyonuna) aldı.  DSİ'den mühendis Zekeriya URAS, bana gelen yazıları bilgisayara kaydedip matbaaya ulaştırabileceğim seviyede temel eğitim verdi. Teknik eleman olarak babamızla her yere gidiyordum ömrünün son 10 yılında.  İşte müşahede ettiğim çok mühim olan iktisadi söylemlerini bu refakatlerimde 3 büyük toplantıda gördüm.  - 2 - Mescitvari bir mekanda yerlere oturduk "Adil Düzen isteyen Büyükler" toplanmıştı.  Daha hiç GDO, gıda terörü vb. ülke gündeminde yokken babamız M.Faik NAS, beyaz ekmeğin zararlarını araştırmıştı. O yüzden konuyla alakalı bu toplantıdaki Milli Görüşçüler ağzının içine bakıyordu.  144 kişi birlikte iştirakle katkısız (helal) süt, yoğurt üretmek için ortak teşebbüste bulunacaklardı.  Fikir teatisinde söz babamıza gelince; konunun teknik boyutu hakkında da  konuştuktan sonra "Gayri menkul ev, arsa yatırımı değil Müslümanların böyle istihdam oluşturması gerektiğini" vurguladı.   Başka bir zaman dergide diğer yazarlık yapanlarla (1 sohbet halkası kadar emekli taife ile) oturuyorlardı.  Aynı tasavvuf yoluna baş koymuş bir turizm işletmecisi geldi. Kendilerine uzun uzun anlatınca oradaki emekliler biz ev, tarla vb. yerlere yatırım yaptık dediler. Babamızın "şu an o meblağ yok olsa katılırdım" babında desteğini bildirmesinden de güç alan Turizmci Abdurrahman ağabey:  "Eğer bize destek verseniz 1 şöför daha tutup 1 okula daha servis çıkarırız fazladan, firmadaki sekreterimiz de sizin vesilenizle ekmek yer birçok insana iş kapısı olur ama hepiniz korkaksınız, risk almıyorsunuz" serzenişinde bulundu. Yine başka bir sefer muktedirlerin gücünü arkasına almış bir bankanın toplantısına meşhur bir otele gitmiştik. (Cinsellik anlamında söylemiyorum) konsomatris gibi masalara gelip kendi ekonomik yaptırımlarını basına enjekte etmeye çalışıyorlardı.  Dönemin MEM müdürünün DKAB'yi(Din Dersini) yok sayıp sadece sayısal ve güzel sanatlar ilimlerinin öğretilmesi gerektiğini konuşmasında belirtmesi, babam ve dava arkadaşlarının sabrını taşıran son damla oldu.  (Doğu sorununun şedit yaşandığı zamanlardayken) Toplantıyı terk ediyorlardı. Arabada diğer genç gazetecilere şu konuşmayı yaptı babamız:  "Bunların bu despot tavırları yüzünden dağa çıkıyor gençler, onun yerine(bankanın teşvik ettiği kredi, vb. ile mülk alımı olacağına) istihdam alanları oluşturulsa insanlar işleriyle meşgul olur, barış sağlanır."   O gün bankacılarla sıcak temas kursalardı, portföylerden imtiyaz alıp kredi çekebilirlerdi gerektiğinde ama onlar, modern tefeciliğe karşı Hakk'ı haykırıp Lafza-i Celali çekmeyi tercih ettiler.  - 3 - Virtlerini çekiyorlardı huşu ile. Tıpkı baba dostu dönemin Ticaret Komisyon Bşk. Sarraf Müslüm ÖLMEZ amcamızın ofis duvarına astığı Evliya sözündeki şekildeydi düsturları: "Kalıbım halk içinde, kalbim Hakk ile olacak."  Bahaaddin Buhari'nin (Şah-ı Nakşibend'in) bu öğretisinin bir de maddeye bakan toplumda yer almayı işaret eden diğer yönü var maneviyatla birlikte. Öğretmenlikten, ikramiyeden, emeklilikten vb. aktif gelirleri vardı. Neredeydi bu paralar.   G.antep / Oğuzeli ilçesinde öğretmenlik yaptığı yıllara şahit olanlar "Orada arsa / tarla çok ucuzdu baban almadı" diye hala anlatıyorlar. Manevi tezahürünü şöyle izah edeyim "Gözünü toprak doyursun" diye ritüellerimize dayanan bir türkü vardır.  Mevlid-i Halil Camii İmamı İslam Alimi merhum Molla Sabri YAZAR; telkin verdikten sonra toprak atılacağında kefenin yüzünü açtırmaz.  "Gerek yok çünkü Faik Hocanın Dünyada gözü yoktu" der. Maddi boyutuysa çok detay vermeden değineceğim yoksulu ifşa ayıptır.   Vefatı akabinde  1 asker geldi: "Dergiye giderdim,  Faik Hocam bana para verirdi."  Dergi etrafındaki marketçi: "Toptancı geldiğinde ödemeye  sıkışsam Hocamdan para alırdım, sigortam yoktu, çocuklar hastalansa Hocamdan yardım isterdim" Yine dergi çevresindeki 1 küçük esnaf: "Hocam çocuklarımın okumasına katkı sağladı, bize şunu şunu verdi" vb. Bunların tümü kendi babaları ölmüş gibi üzgündüler, biz resmi varislerinden helallık istiyorlardı. Başsağlığına geldiklerinde öğrenmiştik çoğunu. Belki başka yardım edilenler de vardı Rahmetli Pederimiz tarafından.  Günümüzde hayatta olan 8 evladından 3 kardeşim kendi birikimleriyle gayri-menkul yatırımlarını yapmışlardır. Babamız erken ölen amcamızın çocuklarına yeğenlerine kırsaldaki toprakları bağışlamış, birdaha da mülk  de gözü olmamıştır. Çünkü buna iman etmiştir: يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ بِالَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِرًّا وَعَلَانِيَةً فَلَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ  "Mallarını gece, gündüz; gizli ve açık infak edenlerin mükafatları Rabbleri katındadır" [Bakara/274]
Ekleme Tarihi: 12 Ağustos 2024 - Pazartesi

BİZ BABADAN BÖYLE GÖRDÜK 1 - 2 - 3. BÖLÜMLER

 - 1 - 
Bu yazı dizimizde tüm yaşamlarından ziyade babam ve milli görüş & tasavvuf yolundan dava arkadaşlarının iktisadi bakış açılarına bir mercek tutacağım İnşallah.

1980'de(ihtilalde) mütedeyyinliğinden dolayı Okul müdürlüğünden  tenzili rütbe ile sürgüne giden babamız M.Faik NAS, 1982'de Cuma namazına gittiği için görev yeri terk suçlamasıyla Valilik kararıyla zorunlu emekliye sevk edilen ilimizdeki(Ş.Urfadaki) 4 kişiden biri olur.

2 yıl sonra genç yaşta emekli olmuşken öğretmen ablamızın tayini vesilesiyle önce Kurtalan, daha sonra yakın akrabalarımızın da ikamet  ettiği  Batman'a gidip İdarecilikte tecrübesinden dolayı  Merve / Pınar Şöför Okulu Müdürlüğü teklifi alınca peder, orada göreve başlıyor. 

Şöför okuluna yakınlığı sebebiyle taşınıyoruz ve Batman Hal Pazarı yanında 1 evde kiracı oturmaya devam ediyoruz.  

Körfez krizinde Urfa'ya geri dönüyoruz. Bamyasuyunda tekrar kiradayız. Bu arada Babamız Şöför okulu müdürlüğü esnasında 2. Üniversiteyi okumuş Dicle üniversitesinde lisans yapmış. 
Tahsilinden doğan hakların maaşa yansıması için "yeniden görev almanız gerek" diyorlar.

Hala aleyhte kulisler devam ettiğinden derecesi gereği Sıra(Merkez) okullarda vazife alması gerekirken daha kenar 1 semt okuluna ataması yapılıyor. 

3 yıl dayandıktan sonra (1995'de) geçirdiği ilk kalp kriziyle (malülen)zorunlu tekrar emekliliği akabi bir kaç yıl sonra Ulusal 1 medya grubuna bağlı Eyvan Dergisi idareciğine soyunan babamız daha kolejde öğrenciyken beni aktif yanına(dergi komisyonuna) aldı. 

DSİ'den mühendis Zekeriya URAS, bana gelen yazıları bilgisayara kaydedip matbaaya ulaştırabileceğim seviyede temel eğitim verdi. Teknik eleman olarak babamızla her yere gidiyordum ömrünün son 10 yılında. 

İşte müşahede ettiğim çok mühim olan iktisadi söylemlerini bu refakatlerimde 3 büyük toplantıda gördüm. 

- 2 -
Mescitvari bir mekanda yerlere oturduk "Adil Düzen isteyen Büyükler" toplanmıştı. 

Daha hiç GDO, gıda terörü vb. ülke gündeminde yokken babamız M.Faik NAS, beyaz ekmeğin zararlarını araştırmıştı. O yüzden konuyla alakalı bu toplantıdaki Milli Görüşçüler ağzının içine bakıyordu. 

144 kişi birlikte iştirakle katkısız (helal) süt, yoğurt üretmek için ortak teşebbüste bulunacaklardı. 
Fikir teatisinde söz babamıza gelince; konunun teknik boyutu hakkında da  konuştuktan sonra "Gayri menkul ev, arsa yatırımı değil Müslümanların böyle istihdam oluşturması gerektiğini" vurguladı.  

Başka bir zaman dergide diğer yazarlık yapanlarla (1 sohbet halkası kadar emekli taife ile) oturuyorlardı. 

Aynı tasavvuf yoluna baş koymuş bir turizm işletmecisi geldi. Kendilerine uzun uzun anlatınca oradaki emekliler biz ev, tarla vb. yerlere yatırım yaptık dediler. Babamızın "şu an o meblağ yok olsa katılırdım" babında desteğini bildirmesinden de güç alan Turizmci Abdurrahman ağabey: 

"Eğer bize destek verseniz 1 şöför daha tutup 1 okula daha servis çıkarırız fazladan, firmadaki sekreterimiz de sizin vesilenizle ekmek yer birçok insana iş kapısı olur ama hepiniz korkaksınız, risk almıyorsunuz" serzenişinde bulundu.

Yine başka bir sefer muktedirlerin gücünü arkasına almış bir bankanın toplantısına meşhur bir otele gitmiştik. (Cinsellik anlamında söylemiyorum) konsomatris gibi masalara gelip kendi ekonomik yaptırımlarını basına enjekte etmeye çalışıyorlardı. 

Dönemin MEM müdürünün DKAB'yi(Din Dersini) yok sayıp sadece sayısal ve güzel sanatlar ilimlerinin öğretilmesi gerektiğini konuşmasında belirtmesi, babam ve dava arkadaşlarının sabrını taşıran son damla oldu. 
(Doğu sorununun şedit yaşandığı zamanlardayken) Toplantıyı terk ediyorlardı. Arabada diğer genç gazetecilere şu konuşmayı yaptı babamız: 

"Bunların bu despot tavırları yüzünden dağa çıkıyor gençler, onun yerine(bankanın teşvik ettiği kredi, vb. ile mülk alımı olacağına) istihdam alanları oluşturulsa insanlar işleriyle meşgul olur, barış sağlanır."
 
O gün bankacılarla sıcak temas kursalardı, portföylerden imtiyaz alıp kredi çekebilirlerdi gerektiğinde ama onlar, modern tefeciliğe karşı Hakk'ı haykırıp Lafza-i Celali çekmeyi tercih ettiler. 

- 3 -
Virtlerini çekiyorlardı huşu ile. Tıpkı baba dostu dönemin Ticaret Komisyon Bşk. Sarraf Müslüm ÖLMEZ amcamızın ofis duvarına astığı Evliya sözündeki şekildeydi düsturları:
"Kalıbım halk içinde, kalbim Hakk ile olacak." 

Bahaaddin Buhari'nin (Şah-ı Nakşibend'in) bu öğretisinin bir de maddeye bakan toplumda yer almayı işaret eden diğer yönü var maneviyatla birlikte.

Öğretmenlikten, ikramiyeden, emeklilikten vb. aktif gelirleri vardı. Neredeydi bu paralar.  

G.antep / Oğuzeli ilçesinde öğretmenlik yaptığı yıllara şahit olanlar "Orada arsa / tarla çok ucuzdu baban almadı" diye hala anlatıyorlar.

Manevi tezahürünü şöyle izah edeyim "Gözünü toprak doyursun" diye ritüellerimize dayanan bir türkü vardır. 
Mevlid-i Halil Camii İmamı İslam Alimi merhum Molla Sabri YAZAR; telkin verdikten sonra toprak atılacağında kefenin yüzünü açtırmaz. 

"Gerek yok çünkü Faik Hocanın Dünyada gözü yoktu" der.

Maddi boyutuysa çok detay vermeden değineceğim yoksulu ifşa ayıptır.
 
Vefatı akabinde 
1 asker geldi: "Dergiye giderdim, 
Faik Hocam bana para verirdi." 
Dergi etrafındaki marketçi:
"Toptancı geldiğinde ödemeye  sıkışsam Hocamdan para alırdım, sigortam yoktu, çocuklar hastalansa Hocamdan yardım isterdim"
Yine dergi çevresindeki 1 küçük esnaf:
"Hocam çocuklarımın okumasına katkı sağladı, bize şunu şunu verdi" vb.

Bunların tümü kendi babaları ölmüş gibi üzgündüler, biz resmi varislerinden helallık istiyorlardı. Başsağlığına geldiklerinde öğrenmiştik çoğunu. Belki başka yardım edilenler de vardı Rahmetli Pederimiz tarafından. 

Günümüzde hayatta olan 8 evladından 3 kardeşim kendi birikimleriyle gayri-menkul yatırımlarını yapmışlardır.
Babamız erken ölen amcamızın çocuklarına yeğenlerine kırsaldaki toprakları bağışlamış, birdaha da mülk  de gözü olmamıştır.

Çünkü buna iman etmiştir:

يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ بِالَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِرًّا وَعَلَانِيَةً فَلَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ 

"Mallarını gece, gündüz; gizli ve açık infak edenlerin mükafatları Rabbleri katındadır"
[Bakara/274]

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.