Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Adamı İsmet İnönü tarihe şöyle bir not düşer; “Büyük devletlerle bir torbaya girmek, yılanla torbaya girmek gibidir.” Uyarısında bulunurken, yeri geldiğinde de bu büyük devletlere “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır.” Restini çeken bir devlet adamıdır.
Paşa, Atatürk’ün Büyük Nutkundan sonra kendisini ziyarete gelen Urfa heyetine şunları anlatmıştır: “Biz, kurtuluş hazırlığı içindeyken Urfa’nın Fransızlara savaş açtığı haberini aldık. Mustafa Kemal Paşa ile birbirimize baktık, acele etti Urfa, hırpalanacak, çok yazık, dedik. Gaileli günlere daldık. Ara sıra haber alıyorduk, hepsi bu kadar. Fakat bir gün Urfa düşmanı boğarak kurtuluşunu yaptı, diye bir haber aldık. Mustafa Kemal Paşa ile göz göze bakınarak sevindik, yaşasın Urfa, dedik.”
Urfa savaşıyla Mustafa Kemal başından beri ilgilenmiş, ancak XIII. Kolordu Kumandanının pasif tutumu yüzünden hem savaş uzamış ve hem de çok fazla şehit verilmiştir.” Der.
Bu çarpışma alanını gezip-görünce Şebeke Boğazı’nda Urfa’nın Gazilerine ve Urfalılara övücü sözler eden İsmet Paşa, bu savaşta canını vermiş şehitler için neden bir “Şehitlik Anıtı” yapılmadığını dönemin valisine şu serzenişleri ile dile getirir:
“Şanlıurfa Kurtuluş Savaşımız öyle zan edildiği kadar kolay olmadı. O Zamanın Sayın Başbakanı İsmet İnönü Şanlıurfa’ya geldiğinde, Birecik’te Şanlıurfa Valisine bana Şanlıurfa’da Şebeke kanlı savaşının olduğu yere geldiğimizde orayı bana gösterin demiştir.
Şebekeye geldiklerinde aracından inen İsmet Paşa sağına soluna bakar iki dağlık arasında birkaç köprü, köprüden başka bir şey görmeyince valiye derki, hayret ediyorum. O kara günleri biz Şanlıurfalılarla beraber yaşadık. Çok büyük bir savaş olduğunu ve bu savaş da bilinen altmış iki şehit, yetmiş yaralı verdiğimizi de biliyorum.
Nasıl olmuştur ki, bu şehitlerimizin aziz hatırasına hürmeten burada bir şehitlik yoktur. Bir şehitlik anıtı dikilmemiştir.” der.
Peki, Urfalı bu duygu, düşünce ve inanca duyarsız kalır mı? Elbette ki kalmaz hemen duygularını türkü sözleri ile vurgular. “Büyüklerimiz "Urfa’ya Paşa Geldi." türküsünün hikâyesini bilirler. Vaktiyle Urfa’ya bir paşa gelir.
Bu paşa 2. Cumhurbaşkanı sayın İsmet İnönü’dir. Paşanın Urfa’ya gelişi bir efsaneye dönüşür. Nasıl ki Harran’a suyun gelişi "Aney kalk bir zılgıt çal, Urfa’ma su geliyor." Türküsüyle efsaneleşmişse bu olayın hatırasına da bir türkü yakılır:
Urfa’ya paşa geldi Aney
Tahta temaşa geldi
Bir elim yar kolunda
Bir elim boşa geldi
Hani mendilin hanı anam
Durmaz parmağım kanı
Urfa bir dağ içinde anam
Gülü bardağ içinde
Urfayı hak saklasın anam
Bir yarim var içinde
Hani mendilin hanı anam
Durmaz parmağım kanı.”
Urfa Milletvekili Yahya Kemal Beyatlı bir insan Urfalı olur da bu musikiyi, şu vatan topraklarından yükselen sesi nasıl duymaz? Bu musikideki güzelliği nasıl fark etmez?
İşte bu duygu, düşünce ve inançla bunu başaran vefalı Urfalılar Gazi Mustafa Kemal’in “yurttaşı”, ismet Paşa’nın ise “vatandaşı” olup, her müzik meclisinde yukarıdaki türküyü coşkuyla dillendirerek Urfa tarihine not düşerler.