Alevi-Bektaşi Erenlerinin kadem bastıkları Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Irak Coğrafyasındaki İlk devir Ehlibeyt bendelerinin türbelerini ziyaret etmek üzere Hacı Bektaş’tan, yola yaya olarak çıkıp, geçtiği menzilleri tasvir ederek, Alevi-Bektaşi tarihi coğrafyasını dizelerinde dile getiren ve bu güzergahta Kısas köyüne de mihman olan Âşıklardan biri de Malatyalı Seyit (Topal) İbrahimdir.
“Bektaşi tekkelerinin coğrafi dağılımına dair en eski çalışmanın sahibi F.W. Hasluck, haklarında ayrıntılı bilgi vermeden Bağdat, Kâzımiyye, Kerbela, Necef ve Samarra gibi şiilerce kutsal kabul edilen yerlerde Bektaşi tekkeleri olduğunu belirtir.” Konumları itibariyle bu tekkeleri iki gruba ayırabiliriz.
Birinci gruptakiler On İki İmamlara ait türbelerin avlularında bulunmakta idi. Kerbela’da İmam Hüseyin’in, Necef’te Hz. Ali’nin, Kâziımiyye’de İmam Musa El-Kâzım’ın ve Samerra’da İmam Hasan el-Askeri’nin türbeleri etrafında oluşmuş külliyelerin parçası olan tekkelerdir. İkinci gruptakiler ise, bu tür külliyenin parçası olmayan tekkelerdir. Bağdat’taki Gürgür Baba ve Hızır İlyas Tekkeleri ile Kerkük ve civarındaki tekkeler bu gruptandır.
Evliya Çelebi, üzerine “Ve Tekye-i Bektaşî ve Şat kenârında Tekye-i Hazret-i Hızır” şeklinde kısa bir not düşmüştür.”
Elimizdeki Kerbela kaynaklı bir Alevi belgesi de bu durumu kısmen teyid eder niteliktedir. Tarihsiz olmasına rağmen 18. Yüzyıl sonlarında kaleme alındığını tahmin ettiğimiz bu belgeye gör, İmam Zeynel Abidin ocağına mensup Seyit İbrahim, Malatya’dan Bağdat’a gider. Orada gerekli ziyaretleri yaptıktan sonra Bağdat’taki Şahin Baba Tekkesi’nden Halil Dede refakatinde Necef’teki İmam Ali ve Kerbela’daki İmam Hüseyin Asitanesi’ni ziyaret eder.
Kerbela’daki Hacı Bektaş-ı Veli Tekkesi’nde tarikat erkânına uygun olarak kurban kesip, halife kazanı kaynattıktan ve dervişlere nezirlerini verdikten sonra Seyyit İbrahim, çerağcı olarak Abdülhüseyin Dede’nin tasvir ettiğine çok benzer bir çerağ uyandırma törenine katılır ve akabinde hilafetnameyi alır. *
Kerbela’daki tekkenin kuruluşuna dair yazıya geçirilmiş en eski sözlü geleneklerden birinin kaynağı da yine Abdülhüseyin Dede’dir Buna göre, Kerbela’daki tekke 500 yıl önce Abdülmüminin adındaki bir Bektaşi şeyhi tarafından kurulmuştur. Meşhur şair Fuzuli de bu zata bağlanarak bir süre Kerbela’daki tekkede çerağcılık hizmetinde bulunmuştur. Her ikisinin mezarının tekkenin içerisindeki çukur mağarada olduğu rivayet edilir.”2
Alevi-Bektaşi inanç erlerinin tekke ve türbelerinin bulunduğu bu yöreler Hace Beğdeş-i Veli’nin Anadolu’ya ilk girişinde kadem bastığı yerlerdir. Bu itibarla ozanların dizelerinde aşk ile dile getirilir.
“İşte bu ozanlardan Seyit İbrahim; Malatya’da cemde hem Dede hem de Zâkir olan İbrahim aynı zamanda Hacım Sultan Ocağı’na bağlıdır. Kısas köyüne üç defa gelmiştir. Kerbela’ya 1313 tarihinde Hacı Bektaş’tan çıkıp, yaya olarak gitmiş ve dönmüştür. Yolculuğu esnasında gittiği yerleri dizelerinde şöyle dile getirmiştir.
ARZULADI GİTTİ KERBELA DEYİ *
Sene 1313 Mahi Şubat’ta
Arzuladı gitti Kerbela deyi
Arzumanım kaldı bir Ali zatta
Arzuladı gitti Kerbela deyi
İptida Hünkâr’dan aldık icazet
Hacı Bektaş Veli’m çektirme zahmet
Hak nasip eylerde kula ne mihnet
Arzuladı gitti Kerbela deyi
Urfa muhiplerini eyledik zeyrat
Kısas, Sırrın, Burunçayır siz edin himmet
Medet İbrahim Halilullah çektirme zahmet
Arzuladı gitti Kerbela deyi
Viranşehir’de mihman olduk bir gece
Başı karlı dağlar görünür yüce
Yeriş canımıza ey Hızır Hoca
Arzuladı gitti Kerbela deyi
Mardin, Nusaybin, Cizire çölü
Ne yaman akıyor Şat suyu seli
Emirel müminin Ali Hünkârı
Arzuladı gitti Kerbela deyi
Zaho’ya varmayın ırakça kaçın
Kırcalı dağları erkenden geçin
Ala durna gibi kanadiz açın
Arzuladı gitti Kerbela deyi
Circis Peygamber’de Musul’da iskân
Yüz sürdük baş eğdik eyledik mesken
Bağdad’ı, Basra’yı geçeydik erken
Arzuladı gitti Kerbela deyi
Sabah yemeği’nde bindik eleğe
Şat suyu da meydan vermez feleğe
Samarra şehrinde çıktık dileğe
Arzuladı gitti Kerbela deyi
Sene 1313’de vuruldu tarih
Ceddim Hacım Sultan etsin muvafık
İptida Bagdat’a çıkarsa kayık
Arzuladı gitti Kerbela deyi
Gözüme göründü Necef’in şehri
Emir-el Müminin Ali Hünkâr’ı
Medet Şah Hüseyin sen göster yolu
Arzuladı gitti Kerbela deyi.”
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni “baş açık yalın ayak” ehlibeyt sevgisiyle adımlayan, Malatyalı Seyit İbrahim yukarıdaki dizelerinde ehlibeyt sevgisini muhabbetle yüreklere damıtır, ceylanlarla semah döner, gezdiği gördüğü erenlerin dergâh ve türbelerini ziyaret ederek, Ortadaoğu’da Alevi-Bektaşi tarihi coğrafyasına tanıklık eder.
*****
1- Ayfer Karakaya Stump, “Iraktaki Bektaşi Tekkeleri”, Belleten Dergisi Türk Tarih Kurumu, Cilt: LXXI, Sayı. 261, Ankara, Yıl:2007, s.689-690-692-701-702; Seyit İbrahim Kısas’ta Topal İbrahim diye bilinir.
* Hacım Sultan; Şanlıurfa’nın Kısas ile diğer birkaç Alevi köyü, Çorum’un bazı köyleri; Yozgat Akdağmadeni ilçesine bağlı Veziralan, Bozhüyük köyleri, adları geçen köylerde Hacım Sultan Ocağının talipleri bulunduğu, Mehmet Mahir Dede ve Ali Onbaşı Dede’nin anlattıkları ile sabittir.” İsmail Özmen, Hacım Sultan Velayetnâmesi ve Ocakları, Dumat Ofset, Ankara, 2007, s.257)
* Bu ezgi müzikli bir ezgi olup Malatyalı Topal İbrahim’in, Kerbela’ya yaya olarak giderken geçtiği yerleri dile getiren bir deyiştir. Derleyen Kısaslı Âşık Mehmet Acet (Sefaî)’dir.