Bu satırlar yazıldığında Kobani kuşatması 60. gününü geride bırakıyordu. 60 gündür 3 koldan kuşatılan Kobani yoğun ateş altında kendi geleceklerini karanlık güçlere teslim etmemek için direniyorlar.
kadın, genç ve ihtiyar eli silah tutan herkes cephede şehrini işgalci kuvvetlere karşı direniyor. bunu ister Çanakkale savaşı ister Leningrad savunması olarakta algılaya bilirsiniz. Her ikiside kendi toprağını işgal edenlere karşı savunuyor. Savunma en kutsal bir eylemdir.
Adı, İşit veya Daiş denen bu cehennem köpeklerinin saldırısına karşı gösterdikleri muazzam direniş karşısında Kobani halkı dünyanın saygınlığını kazanmıştır. Bu muhteşem direniş, Kobani'yi Dünya'nın bir şehri haline getirmiştir. Haber bültenlerinde Kobani direnişi her gün evlerimize konuk oluyor. 60 gündür dünya Kobani halkıyla yatıp kalkıyor haklı olarak.
Eminim ilerleyen günlerde Kobani direnişinin filmi de çekilecek, romanı da yazılacak. Direniş sürecinde hangi ülkenin onurlu destekleri oldu? Hangi ülkenin, ateş çemberinde iken odunları harlaştırıp, onbinlerin ocağının sönmesine vesile oldular, elbet bu süreçte mazlumun yanında yer alanları da tarih not düşecek. Tarih Mazlum halkların yanında yer almayanları elbet yargılayacaktır.
Kobani ne sanayi bölgesi, ne de zengin yeraltı kaynaklarına sahip bir bölge değil. 90 yıldır Suriye rejimi tarafından dili ve kimliği yok sayılmış, Arap kültürü dayatılarak Kobani isminide Aynl-Arap (arabın gözü) diye değiştirilip, asimilasyon politikalarına tabi tutulmuşlardır. Tıpkı Türkiye gibi. Bizde nasıl şehirler, dağlar ve ovalar Türkleştirilmişse, Suriye'de de Kürt kimliği adına ne varsa hepsi Araplaştırma politikası uygulanmış. Binyıldır iç içe yaşayan Kürtler, Türkler ve Arap halkları arasında hiçbir sorun yokken, bölge devletlerinin izlediği asimilasyon politikaları nedeniyle halklar birbirine düşman kesilmesi için de ellerinden gelen tüm çabalar gösterilmiş. Halen bu çabalar sürdürülmeye devam edilse de aslında teşhis ortada.
Kobani, hiçbir doğal zengin kaynaklarına sahip olmamasına rağmen, İŞİD neden saldırıyor? Aslında saldırmıyor; Saldırtıliyor desek daha doğru olur. Bölge devletlerinin Kürt uyanışını durdurmak için kendileri açısından onlarca neden olabilir, ancak bilinsin ki bütün bu nedenler aynı zamanda insanlık sucunu oluşturuyor.
Kobani direnişinin dünyada yarattığı ilgi, alaka ve hayranlık neticesinde, Uluslar arası barış severler tarafından "1 Kasım dünya Kobani günü" ilan edilmişti. Ve geçtiğimiz 1 Kasım'da Suruç-Kobani sınır hattında on binler elele tutuşarak oluşturdukları insan zinciri ile Kobani halkıyla dayanışma örnekleri sergilendi. Eminim ileriki günlerde savaş nedeni ile harabeye dönüşen Kobani şehrinin yeniden imarı için tüm dünya seferberlik ruhu ile Kobani yeniden şahlanacak, mazlum halkların özgürlük mücadelesinde de esin kaynağı olacaktır.
Tüm dünyanın hayranlıkla izlediği Kobani direnişine Türkiye nasıl bakıyor? Başbakan, pardon cumhurbaşkanı Erdoğan; "yatıp-kalkıp Kobani diyorsunuz. Halbuki oranın ismi Aynl-Arap. Haleb'i niye görmüyorsunuz" diyerek hala değişime kapalı, asimilasyonda ısrar tavırlarını sürdürüyor.
Sayın Erdoğan'ın sık sık kullandığı ileri demokrasi ile yeni Türkiye söylemini artık hayata geçirmesinin zamanı gelmedi mi? Ülkeler inatlaşmalarla yönetilemez. Günümüzde 90 yıl öncesinin koşulu hiç yok.
AKP hükümeti, kendi Kürdüyle sorunu çözebilme kabiliyetini göstermeden, Rojava'daki Kürtlerin yasal demokratik statüsünü engellemeye kalkışmanın faturasının ağır olacağını bilmesi lazım. Asimilasyoncu, ırkçı-sömürgeci politikalar iflas etmiştir. Ya yepyeni politikalar üreterek, çağın gerekleri doğrultusunda yola devam edilir, yada gelişmiş ülkelerin gölgesinde kalmaya devam edilir.
Anasayfa
Yazarlar
Cemal BABAOĞLU
Yazı Detayı
Bu yazı 649+ kez okundu.
DÜNYA ŞEHRİ; KOBANİ
Bu satırlar yazıldığında Kobani kuşatması 60. gününü geride bırakıyordu. 60 gündür 3 koldan kuşatılan Kobani yoğun ateş altında kendi geleceklerini karanlık güçlere teslim etmemek için direniyorlar.kadın, genç ve ihtiyar eli silah tutan herkes cephede şehrini işgalci kuvvetlere karşı direniyor. bunu ister Çanakkale savaşı ister Leningrad savunması olarakta algılaya bilirsiniz. Her ikiside kendi toprağını işgal edenlere karşı savunuyor. Savunma en kutsal bir eylemdir. Adı, İşit veya Daiş denen bu cehennem köpeklerinin saldırısına karşı gösterdikleri muazzam direniş karşısında Kobani halkı dünyanın saygınlığını kazanmıştır. Bu muhteşem direniş, Kobani'yi Dünya'nın bir şehri haline getirmiştir. Haber bültenlerinde Kobani direnişi her gün evlerimize konuk oluyor. 60 gündür dünya Kobani halkıyla yatıp kalkıyor haklı olarak. Eminim ilerleyen günlerde Kobani direnişinin filmi de çekilecek, romanı da yazılacak. Direniş sürecinde hangi ülkenin onurlu destekleri oldu? Hangi ülkenin, ateş çemberinde iken odunları harlaştırıp, onbinlerin ocağının sönmesine vesile oldular, elbet bu süreçte mazlumun yanında yer alanları da tarih not düşecek. Tarih Mazlum halkların yanında yer almayanları elbet yargılayacaktır. Kobani ne sanayi bölgesi, ne de zengin yeraltı kaynaklarına sahip bir bölge değil. 90 yıldır Suriye rejimi tarafından dili ve kimliği yok sayılmış, Arap kültürü dayatılarak Kobani isminide Aynl-Arap (arabın gözü) diye değiştirilip, asimilasyon politikalarına tabi tutulmuşlardır. Tıpkı Türkiye gibi. Bizde nasıl şehirler, dağlar ve ovalar Türkleştirilmişse, Suriye'de de Kürt kimliği adına ne varsa hepsi Araplaştırma politikası uygulanmış. Binyıldır iç içe yaşayan Kürtler, Türkler ve Arap halkları arasında hiçbir sorun yokken, bölge devletlerinin izlediği asimilasyon politikaları nedeniyle halklar birbirine düşman kesilmesi için de ellerinden gelen tüm çabalar gösterilmiş. Halen bu çabalar sürdürülmeye devam edilse de aslında teşhis ortada.Kobani, hiçbir doğal zengin kaynaklarına sahip olmamasına rağmen, İŞİD neden saldırıyor? Aslında saldırmıyor; Saldırtıliyor desek daha doğru olur. Bölge devletlerinin Kürt uyanışını durdurmak için kendileri açısından onlarca neden olabilir, ancak bilinsin ki bütün bu nedenler aynı zamanda insanlık sucunu oluşturuyor. Kobani direnişinin dünyada yarattığı ilgi, alaka ve hayranlık neticesinde, Uluslar arası barış severler tarafından "1 Kasım dünya Kobani günü" ilan edilmişti. Ve geçtiğimiz 1 Kasım'da Suruç-Kobani sınır hattında on binler elele tutuşarak oluşturdukları insan zinciri ile Kobani halkıyla dayanışma örnekleri sergilendi. Eminim ileriki günlerde savaş nedeni ile harabeye dönüşen Kobani şehrinin yeniden imarı için tüm dünya seferberlik ruhu ile Kobani yeniden şahlanacak, mazlum halkların özgürlük mücadelesinde de esin kaynağı olacaktır. Tüm dünyanın hayranlıkla izlediği Kobani direnişine Türkiye nasıl bakıyor? Başbakan, pardon cumhurbaşkanı Erdoğan; "yatıp-kalkıp Kobani diyorsunuz. Halbuki oranın ismi Aynl-Arap. Haleb'i niye görmüyorsunuz" diyerek hala değişime kapalı, asimilasyonda ısrar tavırlarını sürdürüyor. Sayın Erdoğan'ın sık sık kullandığı ileri demokrasi ile yeni Türkiye söylemini artık hayata geçirmesinin zamanı gelmedi mi? Ülkeler inatlaşmalarla yönetilemez. Günümüzde 90 yıl öncesinin koşulu hiç yok. AKP hükümeti, kendi Kürdüyle sorunu çözebilme kabiliyetini göstermeden, Rojava'daki Kürtlerin yasal demokratik statüsünü engellemeye kalkışmanın faturasının ağır olacağını bilmesi lazım. Asimilasyoncu, ırkçı-sömürgeci politikalar iflas etmiştir. Ya yepyeni politikalar üreterek, çağın gerekleri doğrultusunda yola devam edilir, yada gelişmiş ülkelerin gölgesinde kalmaya devam edilir.
Ekleme
Tarihi: 18 Kasım 2014 - Salı
DÜNYA ŞEHRİ; KOBANİ
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.