Cemal BABAOĞLU
Köşe Yazarı
Cemal BABAOĞLU
 

SEÇİM BARAJI

Genel seçimlere 7 ay var. Dolaysıyla yıllardır tartışılan anti demokratik bir uygulama olan Seçim Barajı sistemi tekrar tartışılıyor. Baraj sistemini iktidar partisi dışında hiç kimse savun(a)muyor. İktidar partisi ise "istikrar" adına barajı savunuyor. çok sıkıştığında ise "Barajı benmi getirdim!" diyerek savunmaya geçiyor.Yeni Türkiye, ileri demokrasi gibi söylemler arasında seçim barajında ısrar etme ikircikli tutumlarını ele veriyor. 12 Eylül darbecileri tarafından getirilen seçim barajı sayesinde mevcut iktidarda bulunan partiye sağladığı avantajla siyasi rakiplerine üstünlük sağlıyor. Darbe sonrası ilk seçimlere giren ANAP, (Anavatan Partisi) iktidara geldiğinde barajın avantajını görmüş, bunu kaldırmayı aklından bile geçirmemişti. Zaten 1983 yıllarında darbecilerin getirdiği yasa ve yönetmeliği tartışmaya açmak mümkün değildi. 1983- 2002 yılları arasında siyaset sahnesinde olan köklü partiler, değişim ve dönüşüme kendilerini kapatmaları neticesinde, seçim barajının altında kaldılar. Kendi siyasi rakibini ıskalama adına seçim barajında ısrar etmeleri neticesinde, asıl kendileri barajın altında kalarak, kendi elleri ile birer siyasi mevta oldular. 2002 yılından bu yana tek başına iktidar olan AKP, seçim barajının sağladığı siyasal üstünlüğün farkını gözetmiş, bu anti demokratik seçim barajını bırakın değiştirmeyi, aklının ucundan dahi geçirmemiştir. Ama darbeci yasaları değiştirme konusunda sadece bol bol vaatlerde bulunulmuştur. Aslında tüm partilerin seçim barajında ısrar etmelerinin altında yatan gerçek şu; Kürt siyasetçilerini parlamento dışında tutmak. Uzun yıllar bunda başarılı da oldular. Kürt siyasi hareketi, 2007 genel seçimlerinde bağımsız adaylarla ilk kez kuzey Kürdistan Kürtleri olarak TBMM'ne parlamenter göndererek kendileri için oluşturulan seçim barajını patlatarak anlamsızlaştırdılar.2015 genel seçimlerine 7 ay var. kamuoyunda seçim barajının düşürülmesi tartışılıyor. Konu Anayasa mahkemesinin gündeminde. Aslında seçim barajı hukuksal açıdan ele alınırsa barajın derhal kaldırılması gerekir. Zaten seçim barajının hukuksal dayanağı olmadığını herkes biliyor. Bu baraj başta Kürtler olmak üzere tüm ezilen ötekileştirilenlerin temsiliyet hakkının engellenmesi adına konulduğunu bugün itibarı ile bilmeyen yok. HDP (halkların demokrasi partisi) genel merkezinin açıklamalarına göre, önümüzdeki genel seçimlere bağımsız olarak değil, parti olarak seçimlere katılacağını kamuoyuna deklare edildi. Yani Anayasa Mahkemesi seçim barajını düşürmese de, HDP parti olarak seçimlere katılacak.Türkiye bu seçimlerde yol ayırımına geldi. Dileğim Anayasa mahkemesinin kamuoyunun beklentisi doğrultusunda ya barajı kaldırır, yada yüzde 3 gibi makul seviyeye çekerek, seçimleri demokratik zeminde yapılmasını sağlar. Halkın Özgür iradesi tecelli eder.seçim barajının kaldırılması sadece yasal zeminde mücadele eden Kürt siyasetçilerinin sorunu değil, bu aynı zamanda Türkiye'nin bir onur sorunudur. Kürt hareketi yenilginin yaşadığı yıllarda bile zaferle çıkmasını bilmiştir. HDP'nin gireceği seçimde bilinen klasik seçim hileleri ile devletin zorba yaklaşımları sonucunda kürdün yasal demokratik temsiliyet hakları barajın altında boğma girişimleri HDP'den çok Türkiye'yi sıkıntıya sokacaktır.Umarım mevcut iktidar, PKK ile yürüttüğü "Kürt sorununa demokratik barışçı çözüm" görüşmelerini ülke onuruna yakışır şekilde taçlandırır. Anayasa mahkemesinin vereceği karar ülkenin geleceğini belirleyecektir. Ya çözüm yada çürüme. Bizim gönlümüz çözümden yanadır. Ey bu ülkenin yöneticileri; sizler yıllardır benimsediğiniz Türk ırkçılığını bir kenara atıp, Türklerin, Kürtlerin, Arapların,Çerkezlerin ve Lazların, kısacası tüm farklı etnik ve dinsel kesimleri Anayasal güvencesinde ortak vatanda birlikte yaşama ülküsüne hazır mısınız?
Ekleme Tarihi: 08 Aralık 2014 - Pazartesi

SEÇİM BARAJI

Genel seçimlere 7 ay var. Dolaysıyla yıllardır tartışılan anti demokratik bir uygulama olan Seçim Barajı sistemi tekrar tartışılıyor. Baraj sistemini iktidar partisi dışında hiç kimse savun(a)muyor. İktidar partisi ise "istikrar" adına barajı savunuyor. çok sıkıştığında ise "Barajı benmi getirdim!" diyerek savunmaya geçiyor.
Yeni Türkiye, ileri demokrasi gibi söylemler arasında seçim barajında ısrar etme ikircikli tutumlarını ele veriyor. 12 Eylül darbecileri tarafından getirilen seçim barajı sayesinde mevcut iktidarda bulunan partiye sağladığı avantajla siyasi rakiplerine üstünlük sağlıyor. Darbe sonrası ilk seçimlere giren ANAP, (Anavatan Partisi) iktidara geldiğinde barajın avantajını görmüş, bunu kaldırmayı aklından bile geçirmemişti. Zaten 1983 yıllarında darbecilerin getirdiği yasa ve yönetmeliği tartışmaya açmak mümkün değildi. 1983- 2002 yılları arasında siyaset sahnesinde olan köklü partiler, değişim ve dönüşüme kendilerini kapatmaları neticesinde, seçim barajının altında kaldılar. Kendi siyasi rakibini ıskalama adına seçim barajında ısrar etmeleri neticesinde, asıl kendileri barajın altında kalarak, kendi elleri ile birer siyasi mevta oldular. 2002 yılından bu yana tek başına iktidar olan AKP, seçim barajının sağladığı siyasal üstünlüğün farkını gözetmiş, bu anti demokratik seçim barajını bırakın değiştirmeyi, aklının ucundan dahi geçirmemiştir. Ama darbeci yasaları değiştirme konusunda sadece bol bol vaatlerde bulunulmuştur. Aslında tüm partilerin seçim barajında ısrar etmelerinin altında yatan gerçek şu; Kürt siyasetçilerini parlamento dışında tutmak. Uzun yıllar bunda başarılı da oldular. Kürt siyasi hareketi, 2007 genel seçimlerinde bağımsız adaylarla ilk kez kuzey Kürdistan Kürtleri olarak TBMM'ne parlamenter göndererek kendileri için oluşturulan seçim barajını patlatarak anlamsızlaştırdılar.
2015 genel seçimlerine 7 ay var. kamuoyunda seçim barajının düşürülmesi tartışılıyor. Konu Anayasa mahkemesinin gündeminde. Aslında seçim barajı hukuksal açıdan ele alınırsa barajın derhal kaldırılması gerekir. Zaten seçim barajının hukuksal dayanağı olmadığını herkes biliyor. Bu baraj başta Kürtler olmak üzere tüm ezilen ötekileştirilenlerin temsiliyet hakkının engellenmesi adına konulduğunu bugün itibarı ile bilmeyen yok. HDP (halkların demokrasi partisi) genel merkezinin açıklamalarına göre, önümüzdeki genel seçimlere bağımsız olarak değil, parti olarak seçimlere katılacağını kamuoyuna deklare edildi. Yani Anayasa Mahkemesi seçim barajını düşürmese de, HDP parti olarak seçimlere katılacak.
Türkiye bu seçimlerde yol ayırımına geldi. Dileğim Anayasa mahkemesinin kamuoyunun beklentisi doğrultusunda ya barajı kaldırır, yada yüzde 3 gibi makul seviyeye çekerek, seçimleri demokratik zeminde yapılmasını sağlar. Halkın Özgür iradesi tecelli eder.
seçim barajının kaldırılması sadece yasal zeminde mücadele eden Kürt siyasetçilerinin sorunu değil, bu aynı zamanda Türkiye'nin bir onur sorunudur. Kürt hareketi yenilginin yaşadığı yıllarda bile zaferle çıkmasını bilmiştir. HDP'nin gireceği seçimde bilinen klasik seçim hileleri ile devletin zorba yaklaşımları sonucunda kürdün yasal demokratik temsiliyet hakları barajın altında boğma girişimleri HDP'den çok Türkiye'yi sıkıntıya sokacaktır.
Umarım mevcut iktidar, PKK ile yürüttüğü "Kürt sorununa demokratik barışçı çözüm" görüşmelerini ülke onuruna yakışır şekilde taçlandırır. Anayasa mahkemesinin vereceği karar ülkenin geleceğini belirleyecektir. Ya çözüm yada çürüme. Bizim gönlümüz çözümden yanadır. Ey bu ülkenin yöneticileri; sizler yıllardır benimsediğiniz Türk ırkçılığını bir kenara atıp, Türklerin, Kürtlerin, Arapların,Çerkezlerin ve Lazların, kısacası tüm farklı etnik ve dinsel kesimleri Anayasal güvencesinde ortak vatanda birlikte yaşama ülküsüne hazır mısınız?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.