Cemal BABAOĞLU
Köşe Yazarı
Cemal BABAOĞLU
 

KENT KONSEYİNDE YOL AYRIMI

Ekim ayında yapılması düşünülen Urfa Kent Konseyi kongresi ile ilgili düşüncelerimi paylaşmadan önce Kent Konseyi nedir, ne değildir? Kuruluş Amacı nedir? Gibi soruları da yanıtlamamız gerekir. İlimizde faaliyet gösteren kent konseyi gibi bir kuruluş varlığını sürdürürken, tüzüğüne ve amacına uygun mu davranıyor? Yoksa kağıt üzerinde dostlar pazarda görsün misali belediyenin yaptıklarını onaylayan "çakma" bir oluşum mu?1992 yılında Brezilya'nın Rio kentinde toplanan BM çevre ve kalkınma konferansında (yeryüzü zirvesi) bir araya gelen yaklaşık 135 ülke temsilcileri, 21. yüzyılda çevresel, toplumsal, ekonomik gelişmeye ve öncelikli kent sorunlarının çözümüne yönelik çalışmaları kent halkı ile birlikte yürüten ve uygulamaya geçiren bir ortaklık projesi imzalandı. Yerel Günden 21 olarak adlandırılan bu yeni oluşumda Türkiye'de imza verenler arasındaydı.Urfa'da, 2003 yılında Kent Konseyini oluşturma fikri sivil toplum örgütleri arasında tartışılmaya başlandı. 2004 yerel seçimler öncesinde, MUSİAD tarafından yapılan "nasıl bir belediye başkanı istiyorsunuz" adlı anket çalışmasının sunumu için 50 den fazla STÖ'leri davet edilmişti. Davetliler arasında İHD'yi temsilen katılmıştım. Katılımcılar belediyecilikle ilgili görüşlerini aktarıyorlardı. Ben de, naçizane düşüncemi aktarırken, "Bu kadar STÖ'leri hazır bir araya gelmişken ülkenin birçok şehrinde kurulan Kent Konseyi oluşumları Urfa'da niye olmasın? şeklinde belirttiğim öneriyi Urfa Vakfı' da destek verince, Yerel Gündem 21 diye adlandırılan Kent Konseyinin oluşumu için toplantılar zinciri başladı. Deyim yerindeyse STÖ'ler arasında beyin fırtınası estirildi. 5 toplantı sonucunda oluşturulan divanda, Kesk, Memur-Sen, Sanayi Ticaret Odası, Musiad, Baro, Tabipler Odası, TMMOB, İHD ve Mazlum der toplumun vicdanlarını temsilen 50 civarında STÖ'nin bir araya gelerek kuruluşlarını tamamladılar. Daha sonra bu kuruluşu meşrulaştırma adına yönetmelik gereği kongreye gidildi. Şair Nabi Kültür merkezinde gerçekleşen kongre gününde tuhaf davetsiz misafirler vardı. Esnaf , odaları ile 30 civarında mahalle muhtarlarından oluşan 60 kişilik müdahale grubu kongre salonuna hakim oldular. çok sitemkar ve kızgın konuşmalar yaparak sanki buradaki oluşumdan hakları vardı da kendilerini dışlamışlardı düşüncesindeydiler. belli ki, birileri tarafından gaza getirilmişti. Urfa'ya yıllardır hakim olan karanlık bir el, muhtarlar ve esnaf oda başkanlığı aracılığıyla, İlimizde oluşturulmaya çalışılan demokratik oluşumun doğumuna müsaade edilmedi. Karanlık odalarda karar alındı ve uygulandı. Bu oluşumda Baro, Tabipler odası ve TMMOB dışlandı yok sayıldı.12 yıldır ilimizde faaliyet gösteren Kent konseyi, maalesef doğal mecrasında çalışmasına müsaade edilmedi. Tabi oluşumlar için kimseden müsaade istenmez. Bu, bir yerde demokrasi güçleri ile rantçı güçler arasında bir mücadeledir. İlimiz demokrasi mücadelesi alanında en zayıf iller arasındadır. Hak arama bilinci köreltilmiştir. "Demokrasi kafirliktir" diyebilen din bezirganlarının etkisi altındadır. Bu aşamaya gelinmesinde 12 Eylül darbesi ve 1992 yıllarında Tansu Çiller terör hükümetinin rolü ayında seçime tartışılmaz.Urfa kent konseyi Ekim ayında (ertelenmezse) kongreye gidecek. Yönetmelik gereği yerel seçimlerden sonra3 ay içersinde seçime gidilmesi gerekiyordu. Ancak mevcut Büyükşehir belediye başkanının kendine göre bir planlama içersinde olması kongre tarihinde belirsizliğe sürüklüyordu. Burada amaç tekrardan kent konseyini belediyenin sıradan bir müdürlüğü haline getirmek. Konseyin hesap sorma, yapılanları halkın lehine sorgulama yönlerini tıkayıp, her fırsatta belediyeye övgüler yağdıran yalaka bir kent konseyi profilini çıkarmak. Yani çakma bir kent konseyini devam ettirmek.Kent Konseyini sadece başkanını değiştirip, aynı tarzda yönetim devam edilmesi sağlanırsa, Urfa'ya yazık olur derim. Çakma kent konseyi ile yola devam derim. Tabi yeni kent konseyi oluşumu için alternatif seçenekler mevcut. Başta TMMOB olmak üzere Baro ve Tabipler Odası Kent konseyinin doğal yönetimindedir. Bu 3 kurumun söz ve karar sahibi olduğu yönetimde ilgili tüm STÖ'lerinin tamamı yönetim meclisindedir. Başkanlık yok. Yönetim kendi arasında sözcü seçer, alınan kararları sözcü açıklar. Oylama ile kimse kimseyi dışlama hakkına sahip değildir. Böyle bir oluşuma demokratik yapı denir. Peki bu yapıyı inşa etmek niye bu kadar zor? Çünkü şehrin yapı taşları rantçı kesimlerin elinde olduğu için demokratik oluşuma gidilemiyor.Ekim ayında seçime gidecek olan Kent Konseyi yol ayırımındadır. Ya demokratik yapının oluşumuna destek verecek yada dostlar pazarda görsün misali, çakma kent konseyi ile çirkin yoluna devam edecek. Tabi, gönlümüz demokratik yapıdan yanadır, takdir genel kurulundur.
Ekleme Tarihi: 08 Eylül 2014 - Pazartesi

KENT KONSEYİNDE YOL AYRIMI

Ekim ayında yapılması düşünülen Urfa Kent Konseyi kongresi ile ilgili düşüncelerimi paylaşmadan önce Kent Konseyi nedir, ne değildir? Kuruluş Amacı nedir? Gibi soruları da yanıtlamamız gerekir. İlimizde faaliyet gösteren kent konseyi gibi bir kuruluş varlığını sürdürürken, tüzüğüne ve amacına uygun mu davranıyor? Yoksa kağıt üzerinde dostlar pazarda görsün misali belediyenin yaptıklarını onaylayan "çakma" bir oluşum mu?
1992 yılında Brezilya'nın Rio kentinde toplanan BM çevre ve kalkınma konferansında (yeryüzü zirvesi) bir araya gelen yaklaşık 135 ülke temsilcileri, 21. yüzyılda çevresel, toplumsal, ekonomik gelişmeye ve öncelikli kent sorunlarının çözümüne yönelik çalışmaları kent halkı ile birlikte yürüten ve uygulamaya geçiren bir ortaklık projesi imzalandı. Yerel Günden 21 olarak adlandırılan bu yeni oluşumda Türkiye'de imza verenler arasındaydı.
Urfa'da, 2003 yılında Kent Konseyini oluşturma fikri sivil toplum örgütleri arasında tartışılmaya başlandı. 2004 yerel seçimler öncesinde, MUSİAD tarafından yapılan "nasıl bir belediye başkanı istiyorsunuz" adlı anket çalışmasının sunumu için 50 den fazla STÖ'leri davet edilmişti. Davetliler arasında İHD'yi temsilen katılmıştım. Katılımcılar belediyecilikle ilgili görüşlerini aktarıyorlardı. Ben de, naçizane düşüncemi aktarırken, "Bu kadar STÖ'leri hazır bir araya gelmişken ülkenin birçok şehrinde kurulan Kent Konseyi oluşumları Urfa'da niye olmasın? şeklinde belirttiğim öneriyi Urfa Vakfı' da destek verince, Yerel Gündem 21 diye adlandırılan Kent Konseyinin oluşumu için toplantılar zinciri başladı. Deyim yerindeyse STÖ'ler arasında beyin fırtınası estirildi. 5 toplantı sonucunda oluşturulan divanda, Kesk, Memur-Sen, Sanayi Ticaret Odası, Musiad, Baro, Tabipler Odası, TMMOB, İHD ve Mazlum der toplumun vicdanlarını temsilen 50 civarında STÖ'nin bir araya gelerek kuruluşlarını tamamladılar. Daha sonra bu kuruluşu meşrulaştırma adına yönetmelik gereği kongreye gidildi.

Şair Nabi Kültür merkezinde gerçekleşen kongre gününde tuhaf davetsiz misafirler vardı. Esnaf , odaları ile 30 civarında mahalle muhtarlarından oluşan 60 kişilik müdahale grubu kongre salonuna hakim oldular. çok sitemkar ve kızgın konuşmalar yaparak sanki buradaki oluşumdan hakları vardı da kendilerini dışlamışlardı düşüncesindeydiler. belli ki, birileri tarafından gaza getirilmişti. Urfa'ya yıllardır hakim olan karanlık bir el, muhtarlar ve esnaf oda başkanlığı aracılığıyla, İlimizde oluşturulmaya çalışılan demokratik oluşumun doğumuna müsaade edilmedi. Karanlık odalarda karar alındı ve uygulandı. Bu oluşumda Baro, Tabipler odası ve TMMOB dışlandı yok sayıldı.
12 yıldır ilimizde faaliyet gösteren Kent konseyi, maalesef doğal mecrasında çalışmasına müsaade edilmedi. Tabi oluşumlar için kimseden müsaade istenmez. Bu, bir yerde demokrasi güçleri ile rantçı güçler arasında bir mücadeledir. İlimiz demokrasi mücadelesi alanında en zayıf iller arasındadır. Hak arama bilinci köreltilmiştir. "Demokrasi kafirliktir" diyebilen din bezirganlarının etkisi altındadır.
Bu aşamaya gelinmesinde 12 Eylül darbesi ve 1992 yıllarında Tansu Çiller terör hükümetinin rolü ayında seçime tartışılmaz.
Urfa kent konseyi Ekim ayında (ertelenmezse) kongreye gidecek. Yönetmelik gereği yerel seçimlerden sonra3 ay içersinde seçime gidilmesi gerekiyordu. Ancak mevcut Büyükşehir belediye başkanının kendine göre bir planlama içersinde olması kongre tarihinde belirsizliğe sürüklüyordu.
Burada amaç tekrardan kent konseyini belediyenin sıradan bir müdürlüğü haline getirmek.
Konseyin hesap sorma, yapılanları halkın lehine sorgulama yönlerini tıkayıp, her fırsatta belediyeye övgüler yağdıran yalaka bir kent konseyi profilini çıkarmak. Yani çakma bir kent konseyini devam ettirmek.
Kent Konseyini sadece başkanını değiştirip, aynı tarzda yönetim devam edilmesi sağlanırsa, Urfa'ya yazık olur derim. Çakma kent konseyi ile yola devam derim. Tabi yeni kent konseyi oluşumu için alternatif seçenekler mevcut. Başta TMMOB olmak üzere Baro ve Tabipler Odası Kent konseyinin doğal yönetimindedir. Bu 3 kurumun söz ve karar sahibi olduğu yönetimde ilgili tüm STÖ'lerinin tamamı yönetim meclisindedir. Başkanlık yok. Yönetim kendi arasında sözcü seçer, alınan kararları sözcü açıklar. Oylama ile kimse kimseyi dışlama hakkına sahip değildir.
Böyle bir oluşuma demokratik yapı denir. Peki bu yapıyı inşa etmek niye bu kadar zor? Çünkü şehrin yapı taşları rantçı kesimlerin elinde olduğu için demokratik oluşuma gidilemiyor.
Ekim ayında seçime gidecek olan Kent Konseyi yol ayırımındadır.
Ya demokratik yapının oluşumuna destek verecek yada dostlar pazarda görsün misali, çakma kent konseyi ile çirkin yoluna devam edecek.
Tabi, gönlümüz demokratik yapıdan yanadır, takdir genel kurulundur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.