Tarih boyunca toplumlar arasındaki en önemli bölümlemelerden biride doğu ve batı toplumları şeklinde olmuştur. Bu bölümleme esas itibariyle Yunan ve Pers uygarlıklarının karşılaşmasından beridir devam etmektedir. Zaman zaman iki toplumda karşıdakini, ötekini barbarlıkla medeniyetten uzan olmakla hatta ahlaki değerlerden uzak olmakla suçlamıştı. Bugün halen felsefe dünyası dâhil birçok çevrede bu ayırım geçerliliğini korumakta ve iki toplum arasındaki bariz farklılıklara dikkat çekilmektedir. En temel karakteristik özelliklerden biride Batı’nın daha bireysel, Doğu’nun daha ziyade kooperatif yapıda olduğu yönündedir.
Bugün geldiğimiz noktada dünya ticaretinin çok büyük oranı mal ve hizmet ticareti yanında sermaye hareketlerinden müteşekkildir. Ekonomist Ercan Kumcu ’ya göre küresel düzeyde ülkeden ülkeye dolaşan uluslararası sermaye akımının dünya milli gelirinin 10 katına çıktığı tahmini yapıldığını naklediyor. Bir diğer önemli ekonomist Ramazan Kaan Kurtoğlu’na göre bu hareketlerin çok büyük bir kısmı türev ürünler yani reel karşılığı olmayan ürünlerdir. Bu durum dünyanın bir neo-liberal kumarhaneye çevrildiği yönünde eleştirilerin başlıca dayanaklarından biridir ve bu eleştiri sıkça yapılmaktadır. Bu durum özellikle tasarruf açığı olan, kalkınma ve büyümede dış finansman ihtiyacı yüksek ülkeler için kısa vadeli sermaye hareketlerinin aşırı oynak olduğu, giriş çıkışların yoğun olduğu dönemlerde çok önemli sorunlara neden olmaktadır. Bu olumsuzluğun engellenmesi için Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının (DYSY) ülkeye çekilmesi ve know-how şeklinde bilgi ve sermaye çekilmesi çok daha fazla önem kazanmaktadır. Bu gelen sermaye ve know-how’ın ülkeye yararlı olması için kesinlikle kamu yönlendirmesi ve denetiminde olması elzemdir (Karaçor-Fırat, Hışırlı 2022:1).
Bununla birlikte önemli olan bir diğer nokta artık yapılacak bu tarz yatırımlarda Bir konuşmasında ABD(Amerika Birleşik Devletleri) Hazine Bakanı Janet Yellen’ında belirttiği gibi DYSY’nda dost ülke-friendship kavramı daha çok ön plana çıkacaktır, nitekim yine Rusya devlet başkanı Vladamir Putin’in Rusya-Ukrayna savaşından itibaren belirttiği gibi müttefik ülkelere ticarette ayrıcalık sağlanacaktır. Konuya bir diğer örnek Çin’in yaptığı DYSY’nda veya borç verirken uyguladığı politikalarda benzer unsurları daha çok ön plana çıkarmasıdır.
Bir yönüyle birbirine Asur ticaret kolonilerinden veya Frigya deniz taşımacılığı ve ticaret yollarında beridir yakınlaşan bu kültürler diğer bir taraftan aynı evde büyüyen iki kardeşin kendi çekirdek kişiliğin koruması gibi doğu ve batı olarak ta ayrılmaktadırlar. Tarihsel perspektifte Pers ve ardılları Doğu, Yunan-Roma Batı olarak ayrımlanmaktadır. Birine erk, erkeksi özellikler atfedilirken diğerine dişi-eril özellikler atfedilmekte ve iktidar mücadelesi verilmektedir. Bu iktidar, bu var olma mücadelesi, bu ilişki çoğu zaman çok kanlı kavgalara sebep olmuştu, mesala ‘Truvalı Helen’ hadisesi Doğu-Batı’nın bu ilişkisinde önemli bir kırılma olduğu gibi, Çanakkale zaferinden sonar Mustafa Kemal Atatürk’ün Truvanın intikamı şimdi alındı demesi, Sakarya zaferinden sonra Batı karşısında doğunun geri çekilişi son buldu demesi konuya getirdiği bakış açısıyla zikredilmelidir. Bu ayırım bugün bir kez daha gündemdedir ve saflar sıkılaşmaktadır. Hatta Türkiye Cumhuriyeti İçişleri eski bakanı Süleyman Soylu ’ya göre Doğunun çağı başlamaktaydı. Bazı prestijli araştırmalarda (Goldman Sachsinki gb) 2050 yılında Çin’in Amerika Birleşik Devletleri’ni geçerek dünya liderliğini-ekonomik büyüklük olarak alacağı tahmin edilmektedir. Doğu ve Batı arasındaki bölünmenin artarak Devam edeceği çeşitli süreçlerden görülebilmektedir.
Çin’le olan ilişkilerinin gerilmesine-gerilemesine paralel 5 büyük teknopoli şirketi de denilen, Meta, Amazon, Microsoft, Apple, Google şirketleri önemli yatırımlarını Hindistan’a kaydırmakla adeta tehdit etmektedir. Ünlü economist Ramazan Kurtoğlu’nun birçok çalışmasında vurguladığı üzere bu 5 büyük teknopoli şirketinin adeta ikizleri(Alibaba, Tik-Tok, We-Chat-Huwai…) Çin’dede bulunmaktadır.