İnsanlığın hiç bir döneminde olmadığı kadar gelişen uluslararası ilişkiler bir çok yeni fırsatı bünyesinde barındırırken bir taraftanda içinde bir çok tehditi barındırmaktadır. SWOT (Strenght-Weakness-Oppurtunity-Threat; Güçlü yönler, Zayıf Taraflar, Fırsatlar-Tehditler) analizi kapsamında baktığımızda yaşamın ve zamanın bu akışı uluslar ve toplumlar için bir çok katmanlı pencereler açmaktadır. Hatta denilebilirki çift yönlü bir şekilde ilerleyen bu iki ana dinamik (Küreselleşme ve Yerelleşme) bazı uluslar için Sümerler’de olduğu gibi bir sonun başlangıcıda olma potansiyeli taşımaktadır.
Kanımız bu süreçte fırsatları içinde tuzak barındıran tehditlerden ayırabilen uluslar kendi güçlü, üstün yönleri lokomotifliğinde bu akıştan dahada ilerleyebileceklerdir. Toplumlarının refahını sağlayan sistemler varlıklarını devam ettirirken sağlayamayanlar için çok zor bir dünya geldiği net bir şekilde görülmektedir.
21. Yüzyıla New York ikiz kuleler saldırısıyla giren dünya toplumu için artık yeni bir çağ başlıyordu. Öyle ya ABD (Amerika Birleşik Devletleri) eski başkanı George Walker Bush artık dünyanın ikiye ayrıldığını iyiler ve kötülerin son savaşının başladığını ilan ederken Tanrı’nında bu savaşta tarafsız olmadığını ilan ediyordu tüm dünyaya ve teröristleri nerde olursa olsun bulup cezalandırmaktan bahsediyordu 2000’lerin başında…
Francis Fukuyama’nın ‘Tarihin Sonu ve Son İnsan’ çalışmasında öne sürdüğü Liberal Demokrasi’nin ‘Kömunist Dünya’ karşısında elde ettiği zafer sonrasında artık bir düşman kalmadı tezi için biraz daha beklemek gerekecekti. ABD’de yaşayan 115 milyon evanjeliste göre Armageddon-İyi ve Kötünün Nihai savaşı yaklaşmaktaydı. Eski Ahit ve Yeni Ahit birçok yerinde bundan bahsetmişti.
Henry Kissinger’in ‘Dünya Düzeni’ kitabında bahsettiği yeni dünya aynı Avrupa’nın 1815 Waterloo Savaşından sonra olduğu gibi din-mezhep vb farkılıklardan arınmış bir yer olacaktı.
Zaten 1996 yılında ünlü akademisyen Samuel Phillips Huntington’ın meşhur çalışması ‘Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Yapılanması’nda yeni bir dünya düzenin geldiğinden bahsetmiştir. Buna göre yeni gelen dünya bir çok çatışma riskini içinde barındırmaktadır.
Pitirim Alexandrovich Sorokin’e göre bu kültürel yakınlaşma kitle iletişim imkanlarında ki muazzam gelişmenin sonucuydu. Bizce en çokta internet bu kültürel yakınlaşmaya neden olan ana saiktir.
Profesör Doktor Rıdvan Karluk’un ‘Uluslararası Ekonomik Mali ve Siyasi Kuruluşlar’ eserinde belirttiği gibi tek dünya ve tek dünya toplumu arayışı Dante’nin ‘De Monarchia’ eserinde de vurguladığı üzere pek çok kez gündeme gelmiş bir ideal, hayaldi...Pax Romano-
Pax Ottomano-İslam Barışı…
Hızla iç içe geçen dünyada ortaya çıkan en önemli kutuplardan biri de Çin oldu ve Çin, nüfusunu Yol ve Kuşak projesiyle tüm dünyaya yayma niyetindedir.