2024 itibariyle Çin’de Şi Cinping ve Komünist Parti’deki diğer liderler Amerikan hakimiyetindeki dünya düzenine şüpheyle yaklaşan ülkeler blokunu bir araya getirmeye, onlara liderlik etmeye çalışacak. Fakat Çin’i yönetenler bir yandan bölünmeler çağına ve super güç rekabetine hazırlanırken diğer yandan kendi ülkelerini küresel birliğin savunucusu olarak öne çıkaracak (Rennie, 2024:60).
Çin küreselleşmeyle birlikte 1970’li yıllarda ABD’nin başını çektiği Batı tarafından uluslararası küresel sisteme entegre edilmeye çalışıldı. Çin tarihinin önemli liderlerinden Deng Xiaopi sistemlerinin liberalizimmi, sosyalizimmi olduğu sorusuna tarihe geçen şu özdeyişiyle cevap vermişti: ‘Kedi fare yakaladıktan sonra renginin önemi yoktur’. Çin lideri Deng Xiaopi’nin 1979 yılındaki ABD ziyaretinden sonra ABD’nin devasa şirketleri ucuz işgücü vb imkanlarından faydalanmak için Çin’e akın etmeye başladılar. Bu durum Çin’in içeriyi öncelemesi hamlelerine ve Batı’yla özellikle Tayvan gibi konularda çatışmasına kadar devam etti. Bugün itibariyle Apple vb şirketler yatırımlarını dengeleyici olarak seçilen Hindistan’a kaydırmaktadırlar.
Amerika ve diğer demokrasiler 2024 yılına kadar 10 yıldır iktidarda olan Bharatiya Janata Partisi (BJP) ve lideri Narendra Modi’yi kamuoyu önünde eleştirmekten kaçındılar. Hindistan son 10 yılda dünyanın en büyük 10. ekonomisi olmaktan 5. liğe yükseldi. ABD’nin Çin’e karşı mücadelesinde kilit bir ortak haline geldi(Page, 2024:54).
Bugün Çin, Rusya ve Hindistan Orta Asya hakimiyeti için ana unsurlar olarak mücadele etmektedirler. Bu durum ünlü Rus çizgi filmi olan Koca ayı ve Maşadaki Ayı (Rus), Kaplan (Hindistan), Panda (Çin) karakterleriylede işlenmektedir. Afganistan’dan her ne kadar 2021 yılında NATO (North Treaty Atlantic Organization) ve ABD çekilmiş olsa da dünya lideri olarak Orta Asya özellikle Kazakistan’da ABD ve müttefikleri yoğun olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.
2012’ de Çin’de iktidara gelen Şi Cinping (En azından görünürde zira ünlü economist Ramazan Kurtoğlu’na göre iktidar asıl olarak Rothschild ailesiylede bağları kuvvetli olan eşleri Musevi olan 5 generaldedir.) kısa bir süre sonra, eskiden doğu ile batıyı birbirine bağlayan ticaret yolları ağı olan tarihi İpek Yolu’nu canlandırmaktan bahsetmeye başladı. Dünya bu fikrin Şi’nin dış politikasına damga vuracağını tahmin etmemişti. İzleyen senelerde Çin binlerce kilometrelik asfalt döşedi ve bir okyanus dolusu beton dökerek dünyanın dört bir yanında limanlar ve boru hatları inşa etti. Çin 2023 senesinde, Kuşak ve Yol (BRI) projesi olarak bilinen bu altyapı ağırlıklı atağın 10. yıldönümünü kutladı(Mcshane, 2024:61).
Yine ekonomist Ramazan Kurtoğlu’na göre proje Londra merkezli Yahudi ve Kelt bankerlerin Orwelyen bir dijital diktatörlüğün Çin üzerinden tüm dünyaya empoze edileceği bir fikrin ilk ayağıdır. Otokrasi yanlısı küresel elitlerin dünyayı yeni nesil bir köleliğe evirmesinin temel ayaklarından biridir ve ikinci adımda Babil merkezli bir tek dünya devleti kurulması tasarlanmaktadır. Nitekim Pekin 2008 olimpiyatlarının açılış sloganı Tek Dünya Tek Devletti.
Çin’in kamu ağırlıklı şirketleri (İnşaat-Banka gibi) aracılığı ve uluslararası anlaşmalarla yüz milyarlarca dolar kredi-hibe dağıttığı bu programa 150’den fazla ülke imza attı. Çin’in Küresel Güney’in liderliği için çok önem arz eden bu proje gelen tepkiler üzerine yeniden değerlendirmeye alındı. Projeye gelen en güçlü eleştiri, bazılarının temerrüde düşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu yoksul ülkelerde tehlikeli miktarlarda borçlanmaya yol açtığı yönünde. İlk on yılında Çinli finansörler insan hakları ya da yolsuzluklarla ilgili çok az soru sordular. Anlaşmalar genellikle gizliydi ve bir ülkenin borcunun yeniden yapılandırılması gerektiğinde, Çin öteki borç verenleri dışlayarak gizlice ve sıkı bir pazarlık yaparak tek başına hareket ediyor. Bu durum bir diğer eleştiri konusu oldu. Başka bir sorunda bazı krediler geri dönmeyince Çinli Bankalar buna negative tepki verdi. Ancak projesini çöpe atmaktan çok uzak olan Şi, bunu daha sürdürülebilir hale getirmeye çalışıyor (Mcshane, 2024:61).
Bu durum birazda Birleşik Krallık’ta iktidara gelen (bazılarına göre getirilen) Rishi Sunak’ın Hindistan ve ‘Dünya Müslümanları’ üzerine yüzünü çevirmesi ve İtalya’nın projeden çekilebileceği yönünde eleştirileriyle daha da anlam kazanmaktadır. Çin projesinin Batı ayağını By-Pass etmeye yada projesinde Batının etkisini minimize etmeye çalışmaktadır.
Yeni dönemde Çin daha az riskli, daha karlı ve yeşil enerji ve dijital altyapı gibi sektörlere odaklanan ‘küçük ama güzel’ projeler bulması gerektiğini söylüyor proje taliplilerine. Çin artık daha az beton döküyor olabilir am Şi ‘Gelişmekte olan ülkelerin küresel yönetişim sistemindeki temsilini ve sesini yükseltmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz’ diyor. Küresel Güneye liderlik etmek yoksul ülkeleri evrensel değerleri reddeden kendi küresel yönetişim vizyonu etrafında toplamaya çalışıyor. Bu iddiasını Küresel Kalkınma Girşimi, Küresel Güvenlik Girişimi, Küresel Uygarlık Girişimi gibi birçok yeni dış politika önerisiyle ortaya koydu. Bu projeler ABD zorbalığına ve Avrupa’nın sömürgeci mirasına öfkelenen ülkelere çekici gelebilir. Çin’in insan haklarını gerileten kalkınma modelinin fakir ülkeler için ‘kibirli’ Batı demokrasileri tarafından öne sürülen modelden daha iyi olduğuna dair üstü örtülü mesajlar Pekin tarafından sık sık verilmektedir. Pekçok ülke dünya düzeninden memnun değil, bu fikirler bunlara cazip gelebilir ve demokrasiye inananlar için bu durum çok ciddi sorun olabilir. Bugün demokrasi ve değerlerimizi savunma günüdür (Mcshane, 2024:61).
Nitekim birçok yazar tarafından Batı sistemine bir tepki olarak Çin Kalkınma Modeli sahiplenilmektedir. 21. yüzyılda, siyasi ve ekonomik güç dengesi önde gelen emperyalist devletler olan Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa aleyhine değişmiştir. Özellikle Çin benzeri Avrasya ülkeleri, ulusların bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı göstererek ve barışçıl işbirliği çerçevesinde yeni bir anlayış önererek, Afrika’da artan bir etki göstermeye başlamıştır. Bu durum, tam bağımsızlık için mücadele eden Afrika güçlerini yeniden dünya sahnesine çıkması için uygun bir ortam sağlamıştır (Taşdelen, 2024: 1).