Bu milletin ayakta durabilmesi için mutlaka korunması gereken bir takım değerler ve ölçüler vardır. Bunlar korunmazsa millet de, devlet de, vatan da sarsılır, varlıkları tehlikeye girer.
Bu değerlerin, saldırıya uğradığı, ayaklar altına alındığı, muhafazasına imkan bulunmadığı zamanlar dağılış, çözülüş, çöküş çanları çalar. Bir an önce köklü tedbirler alınmazsa bütün yapı çöker, millet enkaz altında helak ve perişan olur.
Uğursuz Lozan andlaşmasının gizli maddeleri mucibince, milletimiz bir kültür erozyonuna maruz bırakılmıştır.
Bize uymayan kanunları düzenlemeler getirilmiş; geleneklerimiz, örf ve adetlerimiz yasaklanmıştır.
Dünyanın neresinde bir milletin bin yıl kullandığı ve kültürünün temel vasıtası olan milli yazı yasak edilmiştir? Şimdi bizde iki tarih vardır. Biri rejimin konvansiyonel yalanlarla dolu ideolojik ve mitolojik resmi tarihi, ötekisi gerçekleri anlatan hakiki tarih.
Dünyanın hangi ülkesinde bizde olduğu gibi bütün üniversitelerde, veteriner fakültelerinde bile "İnkılap Tarihi" denilen safsatalar okutulmaktadır? Bir Japon kimono giymekte serbest, fes veya başka bir milli serpuş takmakta hür değildir. Japonya kendi milli geleneksel, ideografik çetrefil yazısıyla dünya birincisi olmuştur.
Biz ise, Latin ve Frenk yazısını kabulden sonra milletlerarası ilerleme yarışında nal toplamışızdır.
İsrail'de hafta tatili cumartesi günüdür de, bizde niçin Cuma günü değildir? Evet halkının çoğunluğu kimlik, kişilik, milli kültür konularında hür değildir. Bu hususta kendisini güvende hissetmemektedir.
Daha başka maddeler de sayılabilir. Ama,bir ülkeyi, bir devleti, bir milleti mahvetmek için bu emniyetsizlik yeterde artar.
Bütün bu güvensizliklerin, bu adaletsizliklerin, bu bozuklukların ana sebebi bir devletle rejimin özdeş hale getirilmesindendir. Efendiler! Devlet başka şeydir, rejim bambaşka bir şey. Devlet devam eder, rejimler eskir gider, yerlerine başkaları gelir. Önemli olan rejimi değil, devleti korumak, ayakta tutmak ve güçlendirmektir. Türkiye kendi tarihiyle, kendi milli kültür ve kişiliğiyle barışmak zorundadır. Bu barışma ve uzlaşma olmazsa büyük sarsıntılara, yıkılışlara, çöküşmelere neden olunur. Türkiye'deki resmi ideoloji tarihi bir arızadan ibarettir. Bir devlet, bir millet, bir ülke arızalarla ebediyen yaşayamaz. Frankizm İspanya'da bir arıza olarak nasıl bittiyse, bizdeki Frankizmin de bitmesi ve asıl olana dönülmesi gerekir...