Dünya liderleri kendilerini hayatlarıyla çırpınırken ülkemin lideri ülkemin tüm kurumları ve başarılı kalkınma göstergesiyle dünya ülkelerine lider ülke gösterme çabası içersinde olan bir liderli görmeye tahammülleri bile yok olan liderlerin bu liderle nasıl baş edeceğiz çabası içersine girmeye başlamışlardır. Ülkemde kendini bilmez siyasetçilerin kendini bilmez idareci yöneticilerin halen ülkemizin lideriyle muhalif olmaya ve eleştirmeye rağbet göstermektedirler. Yahu siz kendinizi halen bilemediniz mi? Bu lider kendisinin sevdası koltuk makam mevki liderliği değildir. Bu liderin görevi 650 yıl dünyaya liderlik eden atalarının torunu olarak yeniden dünyaya medeniyeti, kültürü, eğitimi, adaleti, İslam dinini öğretmeye eğitim vermekle yönetmeye gelmemiz gerektiğini söylemeye görev almış bir neferdir. Bu liderin kendi iradesi ve kendi düşüncesinden ziyade bu bir görev olarak ona verilmiş bir kaderdir. Liderlik öyle sadece seçimle gelinmiş bir liderlik değildir. Yüce ilahın böylesi kişilere böylesi görevleri vermektedir. Bazı insanlara değişik liderlikler görevler verilmiştir. Bakın yılar önce Gaziantepli demirci ustası Naim usta dünyanın bir çok ülkesinde özelikle savunma sanayi fuarlarının sergilendiği ülkelere girişi bile yasaklanmış olan usta bu bir ilahi hikmet olarak verilen bir yetenektir. Öyle bir usta idi ki savunma sanayinde kullanılan bir cihazı gördüğü anda gelip aynısını yapan bir yeteneğe sahip bir ustaydı. Dünya ülkelerinde sanayi alanında birçok işin imal ve projelerin başındaki kişilerin Türk yada Türk asıllı insanlar olduğunu bir çok sanayici bunu bilmektedir. İşte sizlere bir örnek 1960 yıllarında Almanya başta olmak üzere ülkemizin insanlarını ülkelerine işçi olarak alırken sanayide insanların en zor şartlarda çalışacak aşamadaki kademelerde çalışmak amaçlı vasıflarla işçi alımı yaptılar. Öyle ağır işlere giden işçilerimizin o zorluklara rağmen çalışıp başarı kazanıp o yıllarda giden işçilerimizin aynı ülkede aynı işlerde işçilikten işveren imalatçı patron aşamalarına geldiler. Şimdi o işçi olan kardeşlerimizin işveren olmasıyla birçok Türk asıllı işveren işçi kardeşlerimizin yanında şimdilerde nice Alman asıllı işçiler çalışmaktadırlar. Azmin başarının böylesi sebat gösteren Türk halkının azimle başarıyla çalışmakla göstermiş oldukları başarılı yaşamlarıyla gerekli makam mevkilere layık olmuşlardır. Ülkemizi kurtuluş savaşında düzmece bir atamalı şahsiyetle kurmuş oldukları bir sözde cumhuriyet. o günlerde 650 yıllık Osmanlı atalarımızın arşivlerini denizlere dökmekle yok etmekle kalmayıp, ülkemizde nice alim ve ulema şahsiyetleri darağacına astılar. Bunlarla da yetinmeyip ibadethaneleri satıp amaç dışı kullanmaları için gerekli tüm girişimleri sağladıkları, halk arasında İslam yaşantısının bertaraf edip namus kavramını yok etmek için annelerimizin peçelerini açıp kadınlarımızı İslam dışı giyinmelerine ülkede alkol ve sigara gibi kötü alışkanlıkları tasvip ettirip halkın sağlığıyla resmen alay edercesine kanun ve yasalar çıkardılar. Sonra ne mi oldu? 35 yıl ülkeyi tek parti olarak yöneterek dışa bağımlı Siyonist Emperyalist güçlere mahkum bir şekilde idare edilip ülkede gelişme büyüme yapmak isteyen ülkemizin öz evlatlarının hep önlerine bentler konuldu. Siyonist Emperyalist güçlerin emrinde ve bağlantılı olan şahsiyetlerin ülkemde önleri açıldı. Böyle bir yönetimlerle ülkeyi yıllarca yönettiler. Ülkemizin kalkınmasına dış güçlere bağımlıklarını kesmek isteyen liderleri başa getirmediler, gelenleri de darağacında yada zehirleme yoluyla imha ettiler. Böylesi durumları gözetleyen dışa bağımlığı siyasetçilerin böylesi lidere muhalif ve eleştirileri çok normal durumlardır. Çünkü talimatları dış güçlerden aldıklarından dıştan emir aldıklarından zorunlu olarak ülkemin ikbali için değil dış güçlerin ikbali istekleri doğrultusunda muhalif etmeleri de normaldir.