Aşk ve sevgi insani bir duygudur. Ne varki bu doğal kutsal duygu zamanımızda deyim yerindeyse kirletilmiş bir durumda.
Toplumda insanlar arasında aşk ve sevgi çoğu kimseler tarafından yanlış algılanıyor.
Aşk sanki yalnız cinsel bir içerik olarak anlaşılıyor.
Oysa aşk olmadan yaşam olmaz.
Yaşamın iksiri aşk ve sevgidir desek doğrudur.
Yaşama sevgisi olmayanlar gerçek anlamda yaşayamaz. Gerçek aşk çıkarsızdır. Gerçek aşk Allah aşkıdır desek doğrudur.
Bu nedenle olsa büyük düşünür Mevlana " aşksız kalma ki ölmeden yaşayasın" demiştir. Ama ne yazık ki şimdi dünyada egemen olan kapitalist sistem aşkın anlamını verdikleri mesajlarla çarpıtır hale geldi. Bunun somut örneği Ülkemizde aşk ve sevgi gibi duygular üzerine çevrilen dizi filimlerdir. Sadece cinsel temalar üzerine işlenen senaryolar gerçeği yansıtmaz.
Üstelik bu diziler hayatın gerçeklerinden kopuk.
Çünkü her şey çürük nar misali dışarısı iyi güzel gösterilmiş içi bozuk hastalık dolu.
Saf temiz aşk aldatmaz.
Yalan söylemez.
Aklıyla vicdanıyla davranır hareket eder.
Sevdiği insanla empati yapar duyguları sömürmez.
Sistem insanları bozmuştur.
Ülkemizde çoğalan kadın cinayetleri sevginin saygının sadakatin olmadığının kanıtlarıdır.
Gerçek sevgi ve gerçek aşk sahtelik kabul etmez.
Kültürümüzde bunun örnekleri vardır.
Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin aşkı bir anlamda ilahi aşktır.
Aşkın kutsal örneğidir.
Toplumda kadın cinayetleri ve boşanmaların çoğalması kapitalist batı kültürünün bizim yerli ve.milli kültürümüze taban tabana zıt olduğunun göstergesidir.
Bir kişi nadıl ki kendisi oldumu kendisini bildi mi onurlu kişilik sahibi olur.
Toplumda kendi olumlu geleneklerine değerlerine sahip çıkmakla toplumsal ruh ve deger kazanır.
Bunun için evrensel doğru değerler ile kendi kültürümüzün olumlu sentezini yapmak gerek.
Bir kişinin bir toplumun saygınlık kazanması taklit ile değil aslı ile orantılıdır.