Depremin bir doğa olayı olduğu ve zamanının kesinlikle bilinmediği bir gerçek son zamanlarda, Çin ve ABD’nin geliştirdiği bazı teknikler sonucu depremin aktifleşme hareketlerini gözlemleme sonucu, çalışmalar yürüttüğü ve bu çalışmaların sonucu olarak da bazı depremlerin tahmin edildiği biliniyor.
Bilindiği gibi yurdumuz dünyanın en etkin deprem hatlarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yurdumuzda birçok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrayacağımız bir gerçektir.
Şanlıurfa olarak kentimizin büyük bir bölümü 3 derece deprem bölgesinde yer aldığını ve bunu sadece Siverek birinci ve ikinci derece deprem hatlarına yakın olduğu görülmektedir.
Deprem, yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına denir. Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağında oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.
Kentimizde bu güne kadar ciddi bir deprem olayı yaşanmamış ama baraj Gölet’inin oluşmasından sonra Bozova ve Adıyaman’ın belli bölgelerinde düşük seviyede depremler olmaktadır.
Depremin kentimizde olduğunu düşündüğümüzde, inşallah yaşanmaz ama yaşandığını düşünecek olursak, en ciddi kaybın verileceği ortadır. Çünkü kentimiz çarpık kentleşme, ne derece depreme hazırlıklı yapıların yapıldığı ve denetçilerin ne derece denetlediği muammadır. Allah muhafaza yüksek derecede her hangi bir deprem olasılığında halkın canına ve malına zarar vereceği gerçeğini görmemiz gerekir.
Yılların yorgunluğunu üzerinde taşıyan yeryüzünün üzerine diktiğimiz yapıların sağlamlığına dikkat ederek ve içerisinde canların yaşadığı bilerek sorunluluğumuzu yerine getirme dileğiyle…