Daha öncede değindiğim gibi bölgede yapılan ve bir türlü bitmeyen proje olarak tarihe geçen. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Eylem Planı kapsamında, Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından sulama kanallarının yapımı için 2009’da ihale gerçekleştirildi. Sulama projesine sahip çıkan bir kurum olmadığı için tekrar yazmak durumunda kaldım.
Tam 13 yıldır çiftçilerin dört gözle beklediği Urfa, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Eylem Planı kapsamında, Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından sulama kanallarının yapımı için 2009’da ihale gerçekleştirildi. Bölge’de kanal çalışmasının olduğu Karaköprü ve Bozova İlçelerine bağlı olan yaklaşık 20 kırsal mahalle, GAP kapsamında 2009’da ihalesi yapılan sulama kanalı projesinin tamamlanmamasına çiftçilerin tepki gösterdiğini. Birçok haber kanalında ve gazetelerde görmekteyiz. 2012’de su bırakılacağı açıklanan sulama kanalı projesinin yıllardır tamamlanmaması nedeniyle mağdur edilen binlerce çiftçinin olduğu sulama projesi kapsamında; Akziyaret, Yukarı çiftlik, Aşağı çiftlik, Küçük Horzum, Yarım Tepe, Çömlekçi, Akçahisar, Çakmak, Gelibolu, Ördek, Akpiyar, Seriben, Bezirci, Kırkpınar, Tülmen, Küçük Tülmen ve Bozova’ya bağlı Kevik, Yalıntaş, Yukarı Çatak köylerinin verimli arazileri hala su bekliyor. Günümüzde yaşanan kuraklığın yıkıcı sorunlarının aşılması için suyun büyük bir öneme sahip olduğunu bilmeyen yoktur. Birde buna yağmurların yetersizliğinin de eklendiğini düşününce birçok köy kuraklığın verdiği çaresizliği yaşamakta.
Yaklaşık 150 bin dönüm arazinin suya hasret olduğunu görünce.
Ayrıca o mağdur olan çiftçilerden biride benim; yıllardır gelecek suyun hasretiyle kavrulan topraklarımızda özelikle 10 yıldır suyun tüm aşamalarını görerek yaşadık.
Son günlerde suyun bırakılma aşamalarına baktığımızda, özelikle yapım aşamasında dikkat edilmeden yapılan çalışmalardan biride kot hatası veya kontrolsüzlük gibi nedenlerden dolayı birçok köye su gitmemektedir.
Ve hattın birçok yerinde patlaklar oluşmakta onun sonrası birçok arazi sular altında kalmakta. Ekinler kuraklıktan dolayı kurudu, bölgenin kırmızı altını sayılan Antep fıstıkları kurumaya başladı. Birçok köyde içme suyunun kuruma aşamasına geldiğini görmekteyiz.
Buradan size soruyorum; Türkiye’nin binlerce atıl durumda olan işletmeler gibi bu projede mi atıl duruma gelecek. Özelikle bunun başında bulunan DSİ ve diğer yetkilere soruyorum; Bu çiftçilerimize, köylülerimize yaptığınız zulme artık son verin.
Madem on yıldır milli serveti buraya döktünüz neden on yıl geçmesine rağmen projeyi hala tamamlamadınız’’ sorun nedir ve neler oluyor bunu bilmek benim ve binlerce çiftçinin hakkı olduğunu düşünüyorum. Kanalın 2012’de tamamlanacağı sözünü çiftçilere veren “eski Bakan Faruk Çelik söz vermişti. 2022’ye girdik şu an hala bir çalışma yok. Küçük çapta olan çalışmalarında sona erdiğini görünce kente gelen Sayın Bakan Vahit Kirişçi’nin şu sözleri insanı düşündürüyor. “Üretene elbette vereceğiz demesi güzelde, gelin işte bunu üretene soralım.” Üreten her yönüyle mağdur ve sahipsiz. Atatürk’ün, şu sözleri adeta yabana atılmış durumda; köylü şehirlinin efendisidir. Sözleri âdete boşa çıkarmışlar. Köylünün masrafları ve girdileri karşılayamadığı için, tarlası, traktörü ve zirai aletleri ya hacizli yada satarak gübre, mazot almak durumunda kalmış. Bu mu üretene verdiğiniz değer.
Ayrıca bölgede devam eden projenin durdurulması da cabası. Acaba biri bunları bakana soramadı mı? Bakan’ın gelişi sonrası Harran’da emeklerinin boşa gitmemesi için çiftçilerin yaptığı eylem sonrası çiftçilerin sorunlarını dilmekle yetinde. Sayın Kirişçi, yaklaşan seçimlerde çiftçilerden destek istedi. Bu destek şu demektir; işte şimdiye kadar sizi görmedik ama seçim sürecine girdiğimiz için, sizler varsınız demek olur.
DSİ’nin toplulaştırma da ki başı boşluğu kimse görmemekte. DSi bölge müdürünün bazı siyasilerin baskıları sonucu istifası ve genel müdürlüğünün çalışmaları durdurması, bölgedeki çiftçilerin beklemekte olduğu su hayallerinin boşa çıkması ve bunları bir araya getirdiğimizde. Efendimiz dedikleri çiftçilere verilen değerdir. Üreten kesimin düştüğü durumu görmek için aynı şartlarda yaşamın gerekir. Ankara gibi bir yerde oturup çiftçinin sorunlarını görebilmeniz mümkün değil. Sayın bakan Urfa halkın arasında bile girmeye çekindi çünkü insanların ona vereceği tepkiden çekindi belki de.