Rivayet olunduğuna göre Yezid, çalgı çaldırıp içki içmek, şarkı söylemek, ava gitmek, köleler edinmek, şarkıcı cariyelere şarkı okutmak, köpek bulundurmak, koçları birbirleriyle boynuzlattırmak, ayı ve maymun bulundurmak gibi zevkleriyle tanınmıştır. Hayvanlara eziyet eder, maymunları iple bağlayıp atın üzerine eğere oturtur ve atı koştururdu. Maymunlara altından bornozlar giydirir, kölelere de aynı elbiseleri giydirirdi. At yarışları yaptırırdı. Bir maymun öldüğü zaman ise çok üzülürdü.
Elbette Müslümanların büyük bir kesimi tarafından nefretle anılan bu zalimin hakkında yazılan ve efsaneye varan nefret hikayeleri çoktur. Doğrusunu Allah bilir.
Ancak diğerlerinin yanında işlediği 3 büyük günah vardı ki hem olup olmadığında hiç ihtilaf yok, hem de bir müslüman olarak izahı ve telafisi yoktu. Bu yüzden de bin yıldır lanetle anılıyor:
1. Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beytin onun komutanlarınca hunharca şehit edilmesi,
2. Harre faciası olarak tarihe geçen hadise, ki Medine’ye saldırmış ve on bini aşkın sahabi ve tabiini kılıçtan geçirip katletmiştir,
3. Rakipleri Mekke’ye sığındı diye Allah’ın kutsal saydığı bu topraklara saldırmaktan geri durmamış ve Kabe’yi mancınıklarla taşlamıştır.
Devrinde bazı fetihler ve hizmetleri olmuşsa da, kurmuş olduğu yalan ve saadet düzeni 3 yıl gibi kısa bir sürede sona erdi. Zulm ile abad olmaya çalışırken ahirini (sonu) de berbat olmuş oldu.
Bir rivayete göre ölümü o alay ettiği maymun eliyle oldu. Bir maymunu ata bindirmek isterken maymun Yezid’i ısırdı. Belki bu yüzden belki başka sebepten yatağında kömür gibi olmuş olarak bulundu.
Ölümü bindiği atın elinden oldu şeklinde de bir rivayet var. Av esnasında bir köye uğrayıp köylünün birinden su istemiş, o isteksizce verince “ben senin halifenim, bana saygı göster” demiş. adam “sen halife değil Hz. Hüseyin’in katilisin” deyince Yezid adama saldırmış adam da onun elinden kılıcı kapmış ve sallayınca atın kafasına gelmiş, at da kontrolden çıkıp koşmaya başlamış, eyer de kılıç darbesi ile koptuğu için yezit atın sırtında ters dönmüş ve kafası yerdeki taşlara çarpa çarpa parçalanmış. Ertesi gün atı bulduklarında sadece bacağı kalmıştı.
Başka bir rivayette ise avda atından düştü ve başını taşa vurdu. Ağzına ise taş girdi. Taşı dişlerini kırıp boğazından söküp aldılar.
Yani her ne olursa olsun normal ve kolay bir şekilde ölmemiştir.
Cenaze namazını yerine veliaht tayin ettiği oğlu Muaviye kıldırmıştır.
Şam’da gömüldüğü yer de çöplük olarak kullanılmış. Sonra da cam fabrikası yapılmış ve mezarı da tam fırının olduğu yere denk gelmiştir.
Halifeliği üç yıl sürdü. Ama zulmü asırları aştı.
Ne hazin ve ibretlik bir son. Ahiri berbat olmuş bir zalim portresi.
(KAYNAK: İbn. Kesir, El-bidaye ve’n-nihaye, 7. Bölüm; Philip K. Hitti, (1943). The Arabs: A short history. Princeton University Press