Hz.Ali’nin fütüvveti ile ilgili yaşanmış örneklerin sunulfuğu en önemli eserler Cenknâme’lerdir. Cenknâmeler,tekke ve dergâhlarda,köy odalarında yoğun bir şekilde okunmuş,
Hz.Ali (kv)’nin İslâm’ın yayılması için yaptığı mücadeleleri anlatan menkîbeler, insanımızın zihin ve gönüllerine kazınmıştır. Milletimizle özdeşleşmiş olan cesâret, kahramanlık, fedâkârlık,vefâkârlık gibi duyguların gelişmesinde bu
Menekşe, Ömer, Ehl-i Beyt Sevgisi,
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Mesnevî, Terc. Şefik Can, Ötüken
Yay.İstanbul,
2010, I, s. 240
menkîbelerin etkisi büyük olmuştur. Anadolu halkının zihninde Hz. Ali (kv), din ve imanla özdeşleşmiştir.Onun ahlâkını örnek alanlar, örnek olmuşlardır.
Türk Milleti, Ehl-i Beyt’e, tarihten bugüne kadar büyük bir aşkla sahip çıkmıştır. Kültür atlasımız Ehl-i Beyt’i
ve onların maneviyatını temsil eden,sembol ve motiflerle bezenmiştir. Ehl-i Beyt sevgisi, edebî metinlerde nakış nakış, ilmek ilmek işlenmiştir. Türk Edebiyatı’nda Peygamber sevgisi ile birlikte Ehl-i Beyt sevgisi işlenmeyen divanlar eksik kabul edilmiştir. Ehl-i Beyt’e sevgi,saygı ve bağlılığını dile getiren yüzlerce,
binlerce Türk şairi vardır. Büyük Türk Şâiri, Yunus Emre sevgisini şöyle ifade eder:
Şehidlerin serçeşmesi
Evliyânın bağrı başı,
Fatma Ana gözüyaşı
Hasan ile Hüseyin’dir.
İslâm’ı kabul ettikten sonra, İslâm’ın sancaktarı olan Türkler;Hz. Peygamber (sav)’in soyundan gelen seyyid ve şerîfleri her devirde baştâcı etmiştir.Türkler, İslâm’ın Türkistan’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan da Balkanlar’a kadar uzanan geniş bir coğrafyaya yayılma sürecinde, Ehl-i Beyt’in peşinden gitmişlerdir. Ehl-i Beyt’in diriltici, birleştirici ve kaynaş- tırıcı nefesi, tarihimizdeki sosyo-kültürel birlik ve beraberliğimizi,fetih ve zaferlerimizi hazırlayan en önemli unsur olmuştur.Ehl-i Beyt’e gösterilecek olan sevgi, saygı ve bağlılığın geleceğimizi de aydınlatacağı muhakkaktır.
İslâmlaşma sürecini Ehl-i Beyt mensuplarının öncülüğünde devam ettiren Türkler, büyük ölçüde itikat bakımından yine bir Türk aileye mensup olan İmam Mansur Mâturîdî, Ehl-i
Sünnet anlayışını benimsemişlerdir.Naklî bilgilerin yanında aklî bilgilere de önem veren İmam Mâturîdî, İmam-ı Âzam Ebu Hanife’nin fıkhını benimsemiştir.
Bu ekolde olanlar da siyasi tercihlerini Hz.Ali (kv) ve Ehl-i Beyt’ten yana koymuşlardı.
Ehl-i Beyt ve Türkler,
Yine Ehl-i Beyt uğruna, Şam Emevî hanedanını yıkan ve Bağdat’ta Abbasî hanedanını yönetime getiren Ebu Müslîm Horasanî ve onun Türkler’den oluşan ordusudur.Türk Alperen
ve kahramanları,yine zaman içinde İslâmî bir kimlik kazanarak, alperen ismiyle kutsîleşmiştir.Kur’ân ve Sünnet’in öngördüğü din esaslarını Ehl-i Beyt’in eşitlik, hoşgörü ve muhabbete dayalı yorumundan alan Türkler,Peygamber efendimiz (sav)’in önderliği şartıyla Hz.Ali (kv) ve evlatlarının İslâm anlayışını benimseyip kabul etmişlerdir.
Anadolu’da zaman geçse de değerini kaybetmeyen ve
hep ilk sıralarda yer alan şu isimler Ehl-i Beyt’in bütün zamanlarda nasıl sevildiğini, sayıldığını, örnek alındığını gösteren en önemli göstergelerdendir: