Bir Ülkenin, ülkelerin, fertlerinin sevinçli olması kadar doğal bir şey olamaz. Hüzün ise sevincin zıddıdır. Hüznü meydana getirmek hukuksuzluktur. Ahlaksızlıktır. Totaliter anlayıştır. Hüznün ve sevincin sevicileri ayrı ayrıdır. Başlıktaki, iki kelimeden kastım. Sevinçli olan 86 Yıl özgürlüğe hasret kalan Ayasofya’nın özgürlüğe kavuşmasıdır. Fatihin yadigârı mabed, Camii iken, siyasi ve ideolojik olarak nasıl müzeye çevrilmiş ise, ayni Saiklerle tekrar Camiye çevrilmiştir. Yaşım itibarı ile en az kırk yıla yakın hem Ayasofya’nın mücadelesini vermiş, açılışı için çoğu etkinliklerine katılmışım. Bu aşıyı bize aşılayan Milli Görüş ve MTTB. Oluşumudur. Bu kadim mabedi tüm karşıtlara rağmen cesurca açanlarda da aynı mayadan olduğuna şüphem yoktur.
Bir hakkı teslim etmek İnsan fıtratının gereğidir. Bu açılış, zincirlerin kırılması rızayı ilah için olursa sevap alınır. Dünyalıklara alet edilirse günahtan vareste değildir. Bazıları ırkçı söylemlerle son suret nara atıyorlar erdemli bir hareket değildir. Bu kutsal mabedi yazmak detaya girmek sayfaları alır. Açılışta emeği geçenlerden Allah razı olsun. Niyetleri Allah bilir biz bilmeyiz. Benim tabirimle Camiler İman dolum tesisleridir. Bu anlayışla Mabetlerin hakkı verilirse, sevincimiz katlanır. Cemaate göre İmam, İmama göre cemaat olursa bir Müslüman için hüzündür. Ayasofya Camisinin açılışı içte ve dışta sevinçle karşılandığı gibi, Yine İç ve dışta hak, adalet, ahlaktan yoksun, sakız gibi çiğnedikleri İman esasları gibi taptıkları Demokrasi anlayışına ters, Bir avuç Yahudi, Hıristiyan, Kemalist, Liberal Sosyalist, ulusalcı, sözde entel aslında dantel olanlarda da Hüzün oluşturmuştur. Olması da doğaldır. İt ürür kervan yürür.
Sevinçlerden biride başörtüsü sorunu çok genç mağdur edildi, ikna odaları kuruldu, binlerce genç kızımızın eğitim hakkı ellerinden alındı. Başörtüsü yasağı siyasi, ideolojik olduğu gibi serbest bırakılması da ayni ifadelerle oldu. Bir topluma hüzün yaşatmak hiç kimsenin hakkı değildir. Bu başörtüsü hüznünün bitmesi de sevinçlidir. Bir hakkın iadesidir. Bu sevinçleri mazlumlara yaşatanları kutluyorum. Başörtüsü ile ilgili birkaç kelam. Başörtüsü yasak iken, samimiyet vardı, Verilen mücadele inanç ilkelerine bağlıydı. Başörtüsü serbest olduktan sonra günümüze kadar, her taraf kapalı çıplaklarla doldu üzüntü verici bir durumdur. Cumhuriyet tarihinde sevinçlerden bir tanesi de Ezanın Türkçeden aslına döndürülmesidir. Akıl işi değil bu ülkede tam 18 Yıl ezan Türkçe okutulmuş, Sindirme, asimilasyon ne derseniz deyin Müslüman halka psikolojik bir baskı uygulanmış, netice sevinçle son bulmuş. Her şey devam eder zulüm asla devam etmez ve öylede olmuştur.
Cumhuriyet döneminde sevinçli günler olduğu gibi çok acı hüzünlü günlerde olmuştur. Bunlardan biri de 4. Yılını idrak edeceğimiz 15 Temmuz kalleş katil darbe girişimidir. Tüm darbeleri lanetliyorum. Her on yılda darbelere alıştırılan bu halk 15 Temmuz darbesine geçit vermedi, 250 şehit bedelle tarihe altın harfler yazdırdı. Darbe teşebbüsü alçak ve hüzünlü, bertaraf edilmesi ise sevinçli, hala darbenin tortuları ile Mücadele ediliyor, bitmesi lazım bitmiyor, ayrık otu gibi bir şey. Bu hain darbenin çok mağdurları var. Yaş kuru karıştığı için. Ne istediler de vermedik demek,
bizi kandırdılar demek hafızalarda kayıtlıdır. En doğru sözler,(Darbeci Cemaat kast edilerek) Başlangıcı İbadet, ortası ticaret, sonu, ise ihanettir.
Cezayı çekenlerin çoğu İbadet ehlidir. Yılarca hainlerin Tirajlı bir gazetenin genel yayın yönetmenliğini yapan biri şimdi Dindarlıkla müsemma olmuş, şimdi Muhafazakâr lakaplı bir gazetede akıl hocası, Köşe yazarı binlerce örnekten sadece bir tanesi, zavallı saflıktan, ibadet ehli biri bankaya para yatırmış, bankanın semtinden geçmiş diye ya mahkûm olmuş veya toplumda uyuzlu hale gelmiştir. Yönetenlerin bu çirkefliği bitirmesi dileğimizdir. Tüm darbelerin iç ve dış paşaları açık bellidir. Paşalarla kimse uğraşmıyor. Hep maşalarla uğraşılmış bu durumda gözlerden kaçmıyor. Tüm hüzün eylemlerini lanetliyor, sevinç eylemlerini yaşatanlardan Allah razı olsun diyorum. Vesselam…