Şanlıurfa tarihi bir kenttir. Çeşitli devletler bu kentte gelip
geçmişler. Osmanlı devleti padişahı Yavuz sultan Selim
zamanında bu devletin sınırlarına katılan bu kadim şehir,
yaklaşık 600 yıllık köklü Osmanlı devleti yıkılma sürecine
girdikten sonra Mart 1919 yılında İngilizlerin işgaline uğrar.
Batılı emperyalist devletler, Anadolu coğrafyasını anlaşarak
paylaştılar. Bu anlaşmanın sonucu olarak İngilizler Ekim 1919
da Urfa’yı terk eder. Yerlerini Fransız emperyalist güçlerine
devir ederler. Yaşlı büyüklerin anlattıklarına göre İngiliz askerleri
şehre bir zarar vermezler. Devriye gezen askerler kimseye
eziyet vermez. Kiraladıkları yerlere ücretlerini fazlasıyla
verdikleri anlatılır. Bu nedenle şehrin burjuva zenginlerinin
önemli bir bölümü Hasan Paşa camide bir gün toplanır, İngiliz
güçlerine zorluk çıkartılmaması kararı alılırlar. Ancak İngiliz
güçlerin şehirden ayrılmasından sonra gelen Fransızlar Urfa’da
emperyalist bir politika izleyerek Urfa halkına böl yönet politikası
uygular. Urfa halkı çeşitli halk ve dinlere mensuptu. Osmanlı
devletinin gerçek anlamda uyguladıkları, bir dönem Ak partinin
üç ünlü sloganı bölgesel milliyetçilik, etnik milliyetçilik, Dinsel
milliyetçilik politikası ve ayrımı yapmadıkları için doğrusunu
demek gerekirse bu anlamda halklar Osmanlı devletinin sınırları
içerisinde kardeşçe yaşıyorlardı. Urfa’da durum böyleydi.
Tarihte, Urfa’da belirgin olarak Türk, Kürt, Arap, Ermeni,
Süryani, ve Yahudi halkı birlikte barış içerisinde yaşamaktaydı.
Demek oluyor ki Üç semavi din İslam, Hıristiyan, Musevi,
dinlerine mensup olan insanlar ibadetlerini özgür bir şekilde
serbestçe yapıyorlardı. Aralarında önemli sorunlar yoktu.
Kardeşçe mutlu bir şekilde yaşıyorlardı. Ancak Osmanlı
devletini ve birliğini yıkan ırkçı milliyetçi İttihat Teraki partisi
Osmanlı devletinin sonunu getirdi. Türk milliyetçisi bu parti
halklar arasında ayrım yaptı. Urfa’yı işgal eden Fransızlar ise bu
şehirde önemli bir nüfusa sahip olan Ermeni Halkını
Müslümanlara karşı kışkırttı. Ermenilere verdikleri söz şehrin
yönetimini kendilerine verecekleridir. Bu sahte politikaya kanan
Ermeni halkının önemli bir bölümü Fransızların bölücü vaadine kanarak sömürgeci ve işgalci Fransız güçlerine yardım ettiler. Urfa 18. ve 19. Asırda ortalama 50 bin nüfusu olan bir şehirdir. Etnik ve dinsel olarak farklı, çoğunluk olarak Müslüman Kürtler, Hıristiyan Ermeniler, Süryaniler yaşamaktaydı. Bu kutsal kadim şehir, çok değil, ancak birkaç mahalleden oluşmaktaydı. Ermeni halkının şehrin merkezi denilen yerlerde iş yerleri ve evleri vardı. Urfa ticareti ve sanatı, kısmen buna yemekleri dahil kültürü bu halkın etkisinde bulunuyordu. Üst satırlarda belirtildiği gibi Müslüman ile Hıristiyan halklar aralarında sorun yoktu. İtihat Teraki partisinin ırkçı imhacı politikası sonucu Ermeni halkının belli bir kesimi, maalesef Fransızlarla işbirliği yaptılar. Ermeniler topluca yaşadıkları yerleri adeta kurtarılmış bölgeler ilan ettiler. Yıkılmanın eşiğinde olan Osmanlı devlet güçleri şehirde yok denilecek kadar azdılar. Bu nedenle bu ayrılıkçı güçlere müdahale edemiyorlardı. Urfa’nın Fransız işgalinden kurtulması ile ilgili belki şimdiye kadar yazılmamış bir bilgiyi paylaşmak isterim. Genel olarak Urfa halkı Fransız güçlerine karşı Kürt, Türk, Arap birlikte mücadele verdiler. Ancak objektif bir saptama yapacak olursak Fransız kuvvetlerinin yenilmesinin belirleyici olan unsuru Urfa ve Suruç Berazi, Şeddadi Kürtleri olmuştur. Zira Urfa’da sıkışan yenilginin eşiğine gelen Fransız askeri güçlerine yardım için gelen ikinci büyük çapta Fransız güçlerini Suruç Mürşitpınar da yenilgiye uğrattılar. Yani büyük çaplı lojistik askeri güçlerini engellediler. Devam edecek