NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

DİNLER İLE İDEOLOJİLER İLK ÇIKIŞLARINDA ÖZGÜNLER HANGİ MARKSİZM -6

Fransız devrimi Feodalitenin tasfiyesini getirdi. Fodal sistemin yerini gelişen, çoğalan, çeşitlenen üretim araçları yeni bir sınıfı meydana getirdi. Bu yeni sistemin adı kapitalist sistemdi. Üretim araçlarını ellerinde bulunduranlara da kapitalist deniliyordu. Böylece yeni sömürücü bir sınıf mantar gibi dünyaya yayılıyordu. Avrupa'da gelişen teknoloji sanayı devrimi el işlerini bitme noktasına getirdi. kendi iş yerinin tezgahının sahibi üretici insanların çoğunluğu yeni kurulan dev gibi fabrikalarda çalışmaya başladılar. Kapitalist patronların yanında karın tokluğuna emeği ile çalışan kişiler de kapitalist düzenin doğal bir sonucu olarak yeni bir sınıf oluşturdu. Bu sınıf ilerki yıllarda proleteya adını alacaktı. Kendi tezgahlarında, küçük işyerlerinde çalışan, el işleri ürünler üreten insanlar, fabrikaların seri üretimleri sonucu işyerlerini kaybederek, fabrikalarda bir işçi olarak çalışmaya başladılar. Böylece bu insanlar, kendi doğallıklarını kaybettiler. deyim yerindeyse, üretim aracı olan sanayı tesislerinin birer parçası nesnesi haline geldiler. Bu durum insanlarda doğal olarak bir yabancılaşma getirdi Yabancılaşma kavramı, geniş bir kavramdır. Bunu kısaca belirtmek gerekirse, örneğin bir işçi sekiz saat verdiği bir emeğinin iki saatini kendisinin hakkı olarak alıyorsa, geriye kalan altı saat emeğinin üretimi olan ürünler patrona artı değer, kar olarak gidiyor demektir. Artık Avrupa merkezli yeni iki sınıf kapitalis ve proleterya yani işçi sınıfi ortaya çıkarak dünyaya yayılmaya başladı. Sınıf gerçekliğini bilimsel olarak ele alan filozof Karl Marks bunu Yazdığı üç ciltlik kapital kitaplarıyla ispatladı. Marks sınıf gerçekliğini yazdığı ünlü Kominist manifesto kitabıyla tüm dünyaya duyurdu. Marks adı üstünde manifesto bildiride, çok önemli vurgularda bulunmuştur. Bu bildirinin konumuzla, sınıf gerçekliği ile ilgili en önemli cümlesi " Tüm tolumların tarihi sınıf savaşımları tarihidir. Ezen ile ezenin, sömüren ile sömürülenin mücadelesidir" diyerek sıf gerçekliğinin toplumların tarihinde yegane belirleyici bir etken olduğunu bildirip açıklamıştır. Marks'ın öğretileri yazdığı diğer önemli eserler bir ideoloji halıne geldi. ideolojinin adı adından esinlenerek Marksizm adını aldı. 20 yüzyılın en önemli en önde gelen filozofu Marks, toplumları, tarihsel ve güncel olarak altı kategoride incemiş, bunun böyle olduğunu ve olacağını iddia etmiştir. toplum düzenlerini sıraasıyla, ilk insanların arasındaki sistemi komünel bir sistem olarak değerlendirdi. ilk insan sisteminde devlet ile para yoktur. İnsanlar arasında bir ortak üretim vardı. Herkes üretikleri ürünleri kendi aralarında hakça sömürüsüz bir şekilde paylaşıyordu. Bu doğal sitem bu toplumların arasından gözü doymaz bencil kişiler tarafından yıkılarak yerine köleci bir düzen kuruldu. İnsanlar bir şekilde bir mal gibi alınıp satılmaya başlandı. Nihayet köleci düzende yıkılarak yerine feodal derebeyi toprak ağalığı düzeni getirildi. Feodal düzende kölelik yoktu. Ama insanlar karınlarını doyurmak için derebeylerin, ağaların yanında hiç bir güvencesiz karın tokluğuna çalışmaya başladılar. Feodal düzende diğer bölümlerde belirttiğimiz gibi, teknoloji sanayının gelişmesi sonucunda yeni bir sistem oluştu. Bu da kapitalis sistemdi. Marks'ın kehanetine göre bu sömürücü sınıfın bağrından yeni bir sınıf proleteya yani işçi sınıfı doğacaktı. Proleterya örgütlenerek örgütlü gücüyle şiddet kullanarak, kapitalizmi devirerek sosyalist bir düzen sistem kuracaktır der. Sosyalist sistemden sonra nihayi olarak kominist sisteme geçilecektir, iddiasında bulundu. Kominist sistemde tıpkı komünel düzende plduğu gibi devlet ile para yoktur. Sosyalist ve kominist sistemlear asındaki farkı Marks, sosyalist düzen herkesin emeğine göre bir ücret alacaktır. Sosyalist düzende sosyaalist bir devlet olacak, ama tüm üretim araçları devletin, dolaysıyla halkın oluyordu. sağlık, eğitim, ulaşım, buna benzer her şey bedava oluyor. Kominist düzende ise devlet Marks'ın deyimiyle sönüyordu. Para ortadan kalkıyordu. Sosyalist sistemde her şey emeğe göre verilmesine rağman, kominist düzende radikal bir değişikle herkesin ihtiyacına göre ilkesi konuluyordu. Marksizm Fransız sosyalizmi, Alman felsefesi, İngiliz ekonomi politiğinin ürünüdür deniliyor. Mark tarihi materyalist ve diyalektik olarak tanımlıyordu. Her şey gelişir değişir diyordu. İnsanın maddi yaşamının manevi tinsel düşünsel yaşamından önce geliyor diyordu. "İnsanın varlığını belirleyen düşünceleri değil, düşüncelerini belirleyen varlıklarıdır." diyordu. ezcümle yaşama tarzı, maddi yaşam şartları insanların düşüncelerini belirler saptamasını yapardı. Marksist felsefe, düşünceye önem veren idealist felsefenin tam zıdi idi. Aslinda yaşam her iki felsefenin doğruluk payları olduğunu bir şekilde belli ediyordu. Ama Marks'tan sonra dinlerde, peygamberlerde olduğu gibi gerçek anlamda bir marksist sistem şimdiye kadar gerçek anlamda uygulanmadı. Marks'tan etkilenen Lenin ve arkadaşları parti içerisinde bolşevik olarak anıldı, bunların karşıtı olan Martov ile marksist kuramcı plehanov menşevil olarak ikiye ayrıldılar. Bilindiği gibi, ülkemiz Türkiye'de bir yığın sol fraksiyon ile partiler oluştu. Dünya deneyimi de aynen böyle çeşitli sol marksist adlı partiler türediler. Oysa bir tek maarksizm vardır. Bizde bunlardan dolayı, yazı dizimizde hangi hristiyanlık, hangi müslümanlık, hangi marksızm deyimlerini haklı olarak kullandık. Her din ile ideoloji asıl şekliyle uygulanmıyor.
Ekleme Tarihi: 11 Kasım 2022 - Cuma

DİNLER İLE İDEOLOJİLER İLK ÇIKIŞLARINDA ÖZGÜNLER HANGİ MARKSİZM -6

Fransız devrimi Feodalitenin tasfiyesini getirdi. Fodal sistemin yerini gelişen, çoğalan, çeşitlenen üretim araçları yeni bir sınıfı meydana getirdi. Bu yeni sistemin adı kapitalist sistemdi.

Üretim araçlarını ellerinde bulunduranlara da kapitalist deniliyordu. Böylece yeni sömürücü bir sınıf mantar gibi dünyaya yayılıyordu.

Avrupa'da gelişen teknoloji sanayı devrimi el işlerini bitme noktasına getirdi. kendi iş yerinin tezgahının sahibi üretici insanların çoğunluğu yeni kurulan dev gibi fabrikalarda çalışmaya başladılar.

Kapitalist patronların yanında karın tokluğuna emeği ile çalışan kişiler de kapitalist düzenin doğal bir sonucu olarak yeni bir sınıf oluşturdu. Bu sınıf ilerki yıllarda proleteya adını alacaktı.

Kendi tezgahlarında, küçük işyerlerinde çalışan, el işleri ürünler üreten insanlar, fabrikaların seri üretimleri sonucu işyerlerini kaybederek, fabrikalarda bir işçi olarak çalışmaya başladılar. Böylece bu insanlar, kendi doğallıklarını kaybettiler. deyim yerindeyse, üretim aracı olan sanayı tesislerinin birer parçası nesnesi haline geldiler.

Bu durum insanlarda doğal olarak bir yabancılaşma getirdi

Yabancılaşma kavramı, geniş bir kavramdır. Bunu kısaca belirtmek gerekirse, örneğin bir işçi sekiz saat verdiği bir emeğinin iki saatini kendisinin hakkı olarak alıyorsa, geriye kalan altı saat emeğinin üretimi olan ürünler patrona artı değer, kar olarak gidiyor demektir.

Artık Avrupa merkezli yeni iki sınıf kapitalis ve proleterya yani işçi sınıfi ortaya çıkarak dünyaya yayılmaya başladı.

Sınıf gerçekliğini bilimsel olarak ele alan filozof Karl Marks bunu Yazdığı üç ciltlik kapital kitaplarıyla ispatladı.

Marks sınıf gerçekliğini yazdığı ünlü Kominist manifesto kitabıyla tüm dünyaya duyurdu.

Marks adı üstünde manifesto bildiride, çok önemli vurgularda bulunmuştur. Bu bildirinin konumuzla, sınıf gerçekliği ile ilgili en önemli cümlesi " Tüm tolumların tarihi sınıf savaşımları tarihidir. Ezen ile ezenin, sömüren ile sömürülenin mücadelesidir" diyerek sıf gerçekliğinin toplumların tarihinde yegane belirleyici bir etken olduğunu bildirip açıklamıştır.

Marks'ın öğretileri yazdığı diğer önemli eserler bir ideoloji halıne geldi.

ideolojinin adı adından esinlenerek Marksizm adını aldı.

20 yüzyılın en önemli en önde gelen filozofu Marks, toplumları, tarihsel ve güncel olarak altı kategoride incemiş, bunun böyle olduğunu ve olacağını iddia etmiştir.

toplum düzenlerini sıraasıyla, ilk insanların arasındaki sistemi komünel bir sistem olarak değerlendirdi. ilk insan sisteminde devlet ile para yoktur. İnsanlar arasında bir ortak üretim vardı. Herkes üretikleri ürünleri kendi aralarında hakça sömürüsüz bir şekilde paylaşıyordu.

Bu doğal sitem bu toplumların arasından gözü doymaz bencil kişiler tarafından yıkılarak yerine köleci bir düzen kuruldu. İnsanlar bir şekilde bir mal gibi alınıp satılmaya başlandı.

Nihayet köleci düzende yıkılarak yerine feodal derebeyi toprak ağalığı düzeni getirildi.

Feodal düzende kölelik yoktu. Ama insanlar karınlarını doyurmak için derebeylerin, ağaların yanında hiç bir güvencesiz karın tokluğuna çalışmaya başladılar.

Feodal düzende diğer bölümlerde belirttiğimiz gibi, teknoloji sanayının gelişmesi sonucunda yeni bir sistem oluştu.

Bu da kapitalis sistemdi. Marks'ın kehanetine göre bu sömürücü sınıfın bağrından yeni bir sınıf proleteya yani işçi sınıfı doğacaktı. Proleterya örgütlenerek örgütlü gücüyle şiddet kullanarak, kapitalizmi devirerek sosyalist bir düzen sistem kuracaktır der.

Sosyalist sistemden sonra nihayi olarak kominist sisteme geçilecektir, iddiasında bulundu. Kominist sistemde tıpkı komünel düzende plduğu gibi devlet ile para yoktur.

Sosyalist ve kominist sistemlear asındaki farkı Marks, sosyalist düzen herkesin emeğine göre bir ücret alacaktır. Sosyalist düzende sosyaalist bir devlet olacak, ama tüm üretim araçları devletin, dolaysıyla halkın oluyordu. sağlık, eğitim, ulaşım, buna benzer her şey bedava oluyor.

Kominist düzende ise devlet Marks'ın deyimiyle sönüyordu. Para ortadan kalkıyordu. Sosyalist sistemde her şey emeğe göre verilmesine rağman, kominist düzende radikal bir değişikle herkesin ihtiyacına göre ilkesi konuluyordu.

Marksizm Fransız sosyalizmi, Alman felsefesi, İngiliz ekonomi politiğinin ürünüdür deniliyor.

Mark tarihi materyalist ve diyalektik olarak tanımlıyordu. Her şey gelişir değişir diyordu. İnsanın maddi yaşamının manevi tinsel düşünsel yaşamından önce geliyor diyordu. "İnsanın varlığını belirleyen düşünceleri değil, düşüncelerini belirleyen varlıklarıdır." diyordu. ezcümle yaşama tarzı, maddi yaşam şartları insanların düşüncelerini belirler saptamasını yapardı. Marksist felsefe, düşünceye önem veren idealist felsefenin tam zıdi idi.

Aslinda yaşam her iki felsefenin doğruluk payları olduğunu bir şekilde belli ediyordu.

Ama Marks'tan sonra dinlerde, peygamberlerde olduğu gibi gerçek anlamda bir marksist sistem şimdiye kadar gerçek anlamda uygulanmadı. Marks'tan etkilenen Lenin ve arkadaşları parti içerisinde bolşevik olarak anıldı, bunların karşıtı olan Martov ile marksist kuramcı plehanov menşevil olarak ikiye ayrıldılar. Bilindiği gibi, ülkemiz Türkiye'de bir yığın sol fraksiyon ile partiler oluştu.

Dünya deneyimi de aynen böyle çeşitli sol marksist adlı partiler türediler. Oysa bir tek maarksizm vardır.

Bizde bunlardan dolayı, yazı dizimizde hangi hristiyanlık, hangi müslümanlık, hangi marksızm deyimlerini haklı olarak kullandık. Her din ile ideoloji asıl şekliyle uygulanmıyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.