Türkiye Cumhuriyeti 16 Nisan 2017 tarihinde referanduma gidiyor; burada Türkiye’ye özgü bir değişiklik sistemi oylanacak.
Neticede “Evet” veya “Hayır” çıkacak…
Demokrasimizin gereği ; ne çıkarsa başla göz üstüne ..
Bundan öncede referandum yaşadık. 2010 yılında yapılan referandumunda, şartlar yine iktidar partisinde yanaydı.
Yine kısmende olsa; her görüş kendini, ifade etmeye çalıştı, halka sunumlarını yaptılar. Gazeteler ve televizyonlar her iki görüşe de yer verdi.
Gelinene noktadan baktığımız; 7 yıl önce Türkiye’nin seçim çalışması ile bugün ki çalışması arasında dağlar kadar fark var.
Urfa’da Şehrin neresine, hangi noktasına bekarsanız bakın her tarafa “Evet” cephesi var. Düğün salonlarında; 5 Yıldızlı otellerinde hepsi, konferans Salonlarında hergün “Evet” çalışmalarını görüyoruz.
Özelikle Belediye Başkanları öyle bir 16 Nisan referandumuna kendilerini odaklamışlar ki ; akıllara ziyan…
Merkez ilçede Beledilere bakın….
Belediye Başkanları Belediyelerin tüm imkânlarını bu referandum için kullanıyorlar; reklam, yemekler, Billboardlar, seminerler; 2 bin, 3 bin kişilik toplantılar, Araç giydirmeler, kiralamalar bunların hepsi Belediyelerin bütçesinden yapılıyor.
Hatta, “Evet” çalışması için gelen konukların (Bakanlar; Milletvekillerin, STK’ların) bile giderleri Belediyeler tarafından karşılanıyor.
Belediye Başkanları temsil ettikleri koltukların ve herkesin Belediye Başkanı olduklarını unutmuş gibiler.
Hiçbir Başkan cebinden kuruş para harcamıyor.
Ama Belediye bütçelerini, talan bahçesi gibi har vurup harman savuruyorlar…
Manzarayı ser ediyoruz; AKP Parti il Başkanı ve ilçe Başkanları mütevazı bir çalışma yürütüyorlar…
MHP cepheside öyle…
Vekiller zaten ortada yok.
Belediye Başkanları var hızıyla, kendilerini 16 Nisan referandumuna vermişler.
16 Nisanın getirisi, götürüsü nedir bilmeden , halkın parasını bu referanduma harcayan Belediye Başkanları bu Ülkede ve bu Şehirde..
Belediye Başkanı hangi partiden olursa olsun; ben halkın parasını bu kadar hor kullanmasına karşıyım…
Bunu açıkça söylüyorum…
MHP; CHP, AKP, HDP, Saadet, Demokrat parti, BBP vs.. bu söylediklerim tüm partiler için geçerli..
Devletin parasıyla, Devletin imkânıyla, Devletin Polisiyle, Devlet arabasıyla, uçağıyla, Devletin Bürokratıyla, yalaka STK larla kampanya yürütmek elbette kolay…
Birde bunlardan arınarak; kendi imkânlarıyla, kendi fikirleriyle halkın içine karışıp kampanya yürütmek var.
Bizde maalesef kolayı var.
Sırtını Devlet Babaya daya; ondan sonra vurun abalıya…
Bu yediğiniz, harcadığınız paralara kul hakkıdır.
Bunu Allah kabul etmez; kul hakkının hesabı öbür Dünyada sizden sorulur.
Evet, bir partiye mensupsunuz; bunu biliyoruz, sistem gereğidir; çıkıp bildiğiniz kadarıyla propagandanızı yaparsınız…
Bilginizle becerinizle…
Halkın parasıyla bir yerlere mesaj vermenin vebalı büyüktür.
Başkan olarak herkesin, her kesimin ve her fraksiyonun Belediye Başkanısınız.
Kendinize biraz gelin
Benden halk adına size bir hatırlatma!...