Basın olarak birçok zaman zerre kader hak etmediğimiz eleştirel, iftiralarla ile karşı karışı ya geliyoruz. Genel itibari ile haklı olduğumuz için “olsun “ deyip susuyoruz. Suskunluğumuz uysal koyunluğu kabul ettiğimiz için değildir. Urfa zarar görmesin, kurumlar mahcup olmasın çoğu zaman köşemize çekiliriz. Birçok defa Basın olarak haksız eleştirilerle karşı karşıya kaldık, birçok arkadaşımız geçen 10 yıl içinde darp edildi, tehdit edil, sözlü taciz edildi. Bunların sebeplerine baktığınız zaman; Kurum veya siyasiler hakkında çıkan olumsuz haberlerden kaynaklandığını gördük. Yapılan haberlerde Basın haklımıydı evet, haklıydı. Gelelim Cumartesi günü Yapılan Kent Konseyi Kongresinde yaşananlara bakalım… Kent konseyi için yenilenen üyelik sitemine hepimiz karşı çıktık, yüzlerce STK ve Kurum temsilcisi üyelikten çıkarıldı. Konseyin kongresi tek kişilik adayın kazanması için dizayn edildi. 6 Aydır kapısına kilit vurulan Dernek üye yapıldı; aktif faaliyette olan odalar, dernekler yok sayıldı. Kent konseyi Duyurusu sınırlı tutuldu. …ve sonuç itibari ile 1200 Delegesi olan konsey, 240 Delege ile sınırlı tutuldu. Doğal olarak bu girişim Şehirde bir kargaşaya sebep oldu. Basın haklı olarak, mağdur olan ve yok sayılan kesimi gündeme taşıdı. Bunun öncülüğünü ise Şanlıurfa en çok Sarı Basın kartına ve Üyeye Sahip Şanlıurfa Çalışan Gazeteciler Dernek Başkanı Tahir Gülebak yaptı. Birkaç medya organı hariç, diğer tüm medya organlarını kendi bünyesinde barındıran bu Dernekte, diğer dernekler gibi yok sayıldı. Kongre Salonunda temenni bölümünde Cemiyet Başkanı Gülebak, yapılan yanlışları kürsüde dile getirmeye çalışıyor. Başta STK’lardan sorumlu Daire Başkanı Ali Fuat Türkmen ve Bazı Büyükşehir çalışanları Basını provokatör olmakla suçluyorlar. Hemen arkadasın da ŞUÇGAD Başkanı GÜLEBAK salonda darp ediliyor. Bütün bu olaylar Büyükşehir Belediye Başkanın, Vali yardımcısı, Emniyet Müdür, STK temsilcileri ve Katılımcıların gözünün önünde oluyor. Aslında burada yapılan saygısızlık başta Büyükşehir Belediye Başkanına ve diğer protokol ve katılımcılara yapılmış bir saygısızlıktır. Konumları ne olursa olsun, herkes haddini, hududunu bilecek. Yapılan Saldırının mutlaka hesabı sorulmalı, gerek savcılık nezdinde, gerekse kurumsal olarak sorgulanmalı, yapanlar hesap vermelidir.