Uç Ayların içindeyiz. Bu aylar rahmet ve mağfiret aylarıdır… Müslümanlar bu aylarda kuşanırlar. Kandil gecelerinde Camiler tıklım tıklım, ekranlarda güzel sesli hocalarımız Kur’an ziyafetleri sunar, mevlithanlarımız mevlitler okur Camii cemaatini coşturur. İlahi halkaları Camii cemaatini mest eder. Nadide hocalarımız güzel vaazlar verir. Birlikten, beraberlikten, kardeşlikten demler vurulur. Bu aylarda oruç tutun denilir. Bunlarin hepsi güzel, eksikte olsa davanın bir parçası bununla görevimiz bitiyor mu? Hayır, görev çok büyük, Bu gayretler olsa olsa Dinin Camilere hapsedilmiş şeklidir. Laik sisteme bağlı Diyanet Camiası kuşdili ile de olsa bir gayret içindedir. Buda yetersizdir. Islah için toplumun dertlerini dert edinenler yekvücut olmalı, tahribat çok büyük. Önce Ümmet fertlerini şeytanin bataklığından kurtarmalı, çözüm önerileri sunmalıdır. Öneriler Kur’an, Sünnet, Fıkıh ekseninde olmalıdır. İyilikleri emretmek, kötülüklerden men etmek bu gün farzı ayn olmuştur. İslam tarihinde Mekke’nin fethi bir örnektir. Hudeybiye antlaşmasının ilkeleri de bir kılavuzdur. Allah resulünün veda hutbesi ilkeleri ise insanlığın kurtuluş reçeteleridir.
Bizler benim partim, benim gazetem, benim kanalım, benim liderim, benim meşrebim, benim efendim deyip benlikle, ayrımcı hırsla hareket ederken, Ümmet önderleri Peygamberler sahabeler, gerçek dinin önderlerin hayatına baktığımızda aynaya bakmış olur kendimizi görürüz. İnsanlık bir bunalım geçiriyor, kurtuluş reçetesi arıyor. Beşeri reçeteler insanlığın kurtuluşuna çare değil, Demokrasi dedikleri ucube lafızlar kanın akmasına, sebep sömürmenin reçetesi, Allahlık taslayanların asasıdır… Dünyada adalet mi var, adil paylaşım mı var? İnsan hakları mı var? Yalan üzerine kurulmuş, insanları ezen sömüren, hayat hakki tanımayan, işgallerle övünen, kan akıtan, bir düzen silindiri mevcut insanlık sırtında… Sömürenlerin, doymayanların beyanına göre dünyada 124 Milyon insan açlıkla karşı karşıyadır. Bu aç insanlar ölümle pençeleşiyor. Bu sayı görünenin çok ötesindedir. Bu günlerde devrilen Aydın Doğan’ın serveti bile bu aç insanları doyurabilir. O Doğan gurubu ki, Cumhuriyet tarihinde sicili çok bozuk, Muhtar bile olamaz, genç subaylar rahatsız manşetleri atandır. Varlığını din düşmanlığı ile geçiren, partiler kapatan hükümetler kuran, irtica yalanı ile Müslümanları fişleyen, 28 Şubat dâhil, tüm darbelerde tetikçilik yapan, çok mazlumun ekmeğini elinden alan, saymaya bile değmez din dışı, dine dindara karşı uçaksavarca bir yayıncı. Ne hikmetse durup dururken bu saltanatı bırakıyor. İyi diyenler olduğu gibi bende gördüklerimi bükmeden yazdım. Suçlunun cezasız kalması kadar çirkin bir şey yoktur.
Dava adamı bu tabloları dert edinir, nesilden nasıla aktarır. Kim insanları aç bırakıyor, sefalete sürüyor, öldürüyor, hazıra konuyor, iftira ediyor ekmeğini elinden alıyor, hayat hakki tanımıyor, somuruyor. Dava adamı insanlığın tüm dertlerini dert edinen çözümler üretendir. Ekranlara bakıyoruz köşe kapanların derdi, gündemi toplum fertleri gündeminden çok uzak. Yonetenlerin derdi başka, yönetilenlerin derdi bambaşka, Her gün insan öldürmeyle övünmektense, insan diriltmek, öldürmemek için çözümler aramak dava adamının görevi olsa gerek. Irkçı söylemler Müslümanları birleştirmez. Geçmişte Müslümanlar çok sıkıntılar çekti. Tüm alanlarda Allah’ın inayeti ile Müslümanlar için kapılar açıldı. Hak konusunda birlik olmaları gerekirken, bu sefer dünyevileşme, kibirlenme, tepeden bakma zirve yaptı diyebiliriz.
Gazetesi kıt, televizyonu çok kısıtlı, Maddi yönden fakir, haram üreten sistemin baskıları zirvede iken, davaya sadakat tamdı, dünyevi her şey elde edilirken tam tersi tablo olmuşsa iyi bir alamet değildir. Bu mübarek aylarda dualar kabul olur. Filistin, mescidi Aksa unutulmuş, tüm İslam Coğrafyasındaki zulümlerde unutulmuş, çözüm yolları hiç aranmıyor. Yanlış kararların bedelini mazlum halk ödüyor. Suud prensi yeni bir buluşla piyasada dayanağı Siyonizm. Ilımlı islam tohumunu islam tarlasına ekecek. Deneyenleri çok gördük, Abant toplantılarını unutmadık. Dinler arası diyalog, dinler bahçesi, hoşgörü partileri,Türkçe olimpiyatlar naralarını unutmuş değiliz.akıbet belli.Hak yol islam dır. İslam dışı her şey batıldır. Haramları teşvik eden tüm yönetim şekilleri insanlığa bir şey vermemiştir. Her tarafı kokan bu haram bataklığını korumak Müslümanın görevi değildir. Alkışlamak hiç değildir. İmdat diyen ümmet fertleri adil idareciler gerçek dava adamlarını arıyor. Takke düştü kel göründü her şey ortada. Emekliler zekât almaya muhtaç, karayı beyaz gösteren zihniyetten Allaha sığınırız. Dava erlerine selam olsun... Rahmet Ayları ümmetin kurtuluşuna vesile olsun...