Her canlı ölümü tadacaktır. Her canlı için ölüm mukadderdir. Ölüm yok oluş değildir. Ölüm Dünyadan terhis, ebedi âleme (Ahrete) Göçtür. Tebdil-i mekândır (Yer değiştirmedir). İnsanoğlu ölümden ibret almıyorsa demek kalbi çok katıdır. Aynı zamanda bu katı kalpli insan dünya perest’tir. Dünyaya tapan olmak da iyi bir alamet değildir. Ahrete inanmayanların dünyadan başka şeyler umurlarında olmayabilir. İnanmayanların Ahiret inancı olmadığı için, mutlulukları sadece dünyadır. Zevk almak için her yol mubahtır. Ama Müslüman için böyle değildir. Hem dünyada izzet ve şerefle yaşamak, ahrette rüsva olmamak için Müslüman iki kanatlıdır. Madde ve mana kanatları, Müslüman için madde mananın emrinde olursa güzeldir. Bunun tersi olursa İnsan dünyada da Ahret’te de azaptan, hesap vermekten kurtulamaz.
Dünya un değirmeni gibidir. Öğütmekten usanmaz, dünyanın öğütme malzemesi de insandır. İnsanlar doğar, yaşar ve ölürler. Dünyada ecel kapıyı çalınca insan olduğu gibi, bu Dünya da bir gün ölecektir. Dünyanın ölümü kıyametin kopuşudur. Zilzal suresinde Halık; dünyanın, dağların, ovaların, katların, beton yığınlarının, tarumar, hallaç pamuğu gibi olacağını, yer altındakilerin üste çıkacağını, insanın ise, iyi veya kötü hali ile bu duruma “Ne oluyor?” diyeceğini beyan etmektedir. Müslüman için asıl mekân, yer, istirahatgâh, saadet veya azap çekeceği yer Ahirettir. İnsanin ahretteki akıbeti, dünyadaki yaşantısına bağlıdır. Çünkü dünya Ahiretin tarlasıdır. Dünya’da ne ekmişse Ahrette onu biçecektir. Asrımız günah işleme asrıdır. Ne mutlu o kimseye ki, dünyanın çekici zevkleri için Ahretini ihmal etmeyenlerdir. Her Müslüman’ın Dinin bir düzen olduğunu bilmesi, şuurunda olma zarureti vardır. Tüm beşeri düzenler iflas etmiştir. Hele batı medeniyeti ise şu an tek dişi kalmış canavar hükmündedir. Bati medeniyetinde kan var, sömürme var, ırkçılık var, gücün hâkim olması var. İslam’da ise hakki üstün tutma anlayışı var ki, insanlık bu medeniyete susamıştır. Tüm ezilenlerin hakkı üstün tutan anlayışta birlik olmaları gerekir ki ancak zulümden, sömürüden, ölümden kurtulabilsin.
Sömürü düzenlerin, faiz, zina, uyuşturucu koruyucularını, desteklemek, alkışlamak, korkudan yağ sürmek, pompalamak, kurtuluş abidesi, saymak, sanmak hiç bir Müslüman’a fayda vermez. Siyonizm bugün İslam coğrafyasını kan golüne çevirmiş, varlıklarını talan etmiş, sözde hukukları ayaklar altında çiğneniyor. Siyonistlerce üretilen silahlar Müslüman canı üzerinde deneniyor. Siyonist taife hayvan sever olabilir ama insan sever asla değildir. Ölenler, zindanda olanlar, yetimler, dullar, açlıktan ölenler, hâsılı kelam tüm mazlumların çığlıkları yeri göğü inletiyor. Nedendir acaba onlar kan dökücüler tıynetlerinin gereğini yapıyorlar. Müslümanlar dini, düzen olarak kabul etmediği, uygulamadığı surece beşeri çareler aramaları beyhudedir. Asrımızda deccaliyet, her tarafa kök salmış, Müslümanlar inanç din konusunda çok cahil bırakılmış, din camilere hapsedilmiş, hep ibadet konusu anlatılıyor. Şu an kadının başörtüsü de çantaya mahkûm (Açık kapalıları kast) İslam’da hukuk, eğitim, ekonomi, siyaset, ticaret, çoğu zaman anlatılmıyor. Din adına ilahiyatçı hocalarımız bir yığın var ne acıdır ki, bir hocamızın; “Bozulmak istiyorsanız ilahiyat bitirin dediği gibidir.
Başında güdümlü toplum önderlerini bazen görüyorum. Demeçlerini okuyorum kahır olmamak elde değil, beşeri siyaset Caminin, kubbesine, imamın düğmesiz cübbesine bulaşmış ise vay halimize… Toplum önderi veya Din adamı öncelikle, dinin fanatiği olmalıdır, toplum önderleri beşeri siyasete yön verirse mesele yok. Hubbi dünya bazılarını yoldan saptırmışsa, dua etmekten elimizden ne gelir. Ey inanan Üç aylardayız. Şimdi Recep, sonra Şaban daha sonra ise rahmet ayı Ramazan misafirimiz. Misafirini hiç insan incitir mi? Bu aylarla beraber içindeki cumalar, kandiller, bayramlar da misafirimiz. Şarjı bitmişlerin veya azalanların, bu iman dolum tesislerinde deşarj olması gerekmez mi? Yaşantımız çoğunlukla din dışı, Allah Resulünün duası ile “Allah’ım Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” demeliyiz. Tüm kötülüklerden hicret etmeliyiz. Günlük yaşantımızda helal ve harama riayet etmek, fanileri razı etmek için değil; baki olan Allah’ı razı etmek en büyük emelimiz olmalıdır. Dünya tamah ve hırsı ile yatarak, ayakta veya uykuda iken dünya fani ecel ani ruhumuzu her an alır. Uyanık olalım. Uyanalım, uykuda olanları da uyandıralım. Allah ilaç gibi olan toplum önderlerinin sayısını çoğaltsın, hepimize feraset nasip etsin inşallah.