NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

URFA'DAN TARİHİ KISSALAR (5)

Değerli okurlar konumuzla ilgili olduğunu sandığım için tarihi bir Anektodu burada vermeden geçemeyeceğim. Abbasî İslam halifesi, Harun Reşit ilme okumaya kitaplara önem veren bir Halifeydi. Ülkesi dışında yeni bir kitap yayınlandığını duysa bir adam Tutar ona bir at ve ücretini verir İspanya'ya kadar gönderip Yeni çıkan kitabı getirdiği olurdu. Bir gün Harun Reşit’e bu Dünya'nın anlamı nedir diye sorulur, halife çok anlamı önemi ve manası olmadığını söyler. Sonra ekler varsa bir manası anlamı kışın dışarı soğuk iken, sıcak bir oda da dostlarla beraber oturup ilmi ahlaki sohbet yapıldığı zaman ancak böyle anlamlı olur. işte eski dönemde diğer yerlerde ve Urfa'da sıra gecelerinde dost meclislerinde evlerde yaşlılar bu havayı güzelim sözlü Edebiyatımızın kıssalarını mesellerini bizlere böyle yaşatırlardı. Osmanlı döneminin ünlü hiciv yazarı Ziya Paşa "geçmiş zaman olur ki hayali Cihan değer" deyişi ile belli ki böyle bir gerçeği ve özlemi vurgulamıştır. Urfa sıra geceleri medya ya yansıdığı şekilde sazlı sözlü sazlı değildir. Belki de tasavvufi yerlerdi denilebilir. Çünkü alimler hocalar da bu gecelere katılırdı. Bir sıra gecesinde nakşi bendi tarikatı halifesi Hacı Müslüm hafız da bulunur. Mevsim kış içeri sıcak dini sohbet yapılmakta. Kazancı pazarından bir esnaf sohbeti dinlemez aklı dükkânda ki işlerini düşünür. Hacı Müslüm hafız bunu fark eder adama bu gece bu yağmur da dükkan da senin ne işin var der. Adam şaşırır kalır mahcup olur sohbeti dinlemeye başlar. Tarihi Urfa'nın tarihi çarşıları da adeta mesel masal yerleriydi. Sipahi pazarı ve civarları Haşimiye Gümrük hanı Kazaz pazarı asıl Urfa demektir. Diğer adı mezat pazarı olan sipahi pazarı bir dönem denilebilir ki bölgenin en büyük ticaret merkeziydi. Elli altmış dükkancı, bir o kadar tellal dışardan gelen eşyaları kilimleri halıları sahipleri adına gezdirip satardı. tellaların her birinin ayrı bir hikayesi olurdu. Deyim yerindeyse feleğin çemberinden geçmişlerdi. Belki yarısı zengin iken yoksul olmuştur.öyle bir çarşı ki sınıf değişimlerinin med cezirlerin yani inişlerin çıkışların yaşandığı bir yer.köy sahibi sermaye sahibi dükkancının tellal yani bir anlamda işçi olabildiğ, işi iyi rast giden tellalın dükkan sahibi zengin olduğu ilginç bir Çarşı. Bunlardan biri kocaman Çamurlu köyünün sahibi adı Muhiddin olsa gerek heybe dolusu altınla atla gezer sadaka istiyen fakirlere atın üstünde altın atarmış. Har vurup harman savurmuş yoksul düşmüş gelmiş mezat pazarında tellallık yapmaya başlamış. Nerden nereye hayat böyle işte. Bu çarşının böyle ilginç olayları hikayeleri olurdu. Bu efsane çarşının bir esnafı terzi Ömer özbek birgün abdest almaya Hasan paşa camiye gider ceketini asar abdest alır bir bakar ceketi yok çalınmış. çalan kişi devrisi gün getirir ceketi mezata verir terzi Ömer efendi tellalın elinde ceketini görür, yanında iki oğlu bulunmakta baba derler bu senin ceketin hırsızı yakala oğlum karışmayın der ceketine para söyler yani artırır ceketı alır tellal gelir ceketinin parasını verir. oysa Ömer amca istese hırsızı kıs kıvrak yakalar yakındaki çarşı karakoluna götürüp teslim eder büyük bir ali cenaplık gösterek bunu yapmaz. Niçin böyle yaptın diye soran oğullarına ve kişilere bir şey olmaz mutlaka adamın ihtiyacı vardır diye hırsızlık yapmıştır cevabını verir.          
Ekleme Tarihi: 24 Ocak 2017 - Salı

URFA'DAN TARİHİ KISSALAR (5)

Değerli okurlar konumuzla ilgili olduğunu sandığım için tarihi bir Anektodu burada vermeden geçemeyeceğim. Abbasî İslam halifesi, Harun Reşit ilme okumaya kitaplara önem veren bir Halifeydi.

Ülkesi dışında yeni bir kitap yayınlandığını duysa bir adam Tutar ona bir at ve ücretini verir İspanya'ya kadar gönderip Yeni çıkan kitabı getirdiği olurdu. Bir gün Harun Reşit’e bu Dünya'nın anlamı nedir diye sorulur, halife çok anlamı önemi ve manası olmadığını söyler. Sonra ekler varsa bir manası anlamı kışın dışarı soğuk iken, sıcak bir oda da dostlarla beraber oturup ilmi ahlaki sohbet yapıldığı zaman ancak böyle anlamlı olur.

işte eski dönemde diğer yerlerde ve Urfa'da sıra gecelerinde dost meclislerinde evlerde yaşlılar bu havayı güzelim sözlü Edebiyatımızın kıssalarını mesellerini bizlere böyle yaşatırlardı. Osmanlı döneminin ünlü hiciv yazarı Ziya Paşa "geçmiş zaman olur ki hayali Cihan değer" deyişi ile belli ki böyle bir gerçeği ve özlemi vurgulamıştır. Urfa sıra geceleri medya ya yansıdığı şekilde sazlı sözlü sazlı değildir. Belki de tasavvufi yerlerdi denilebilir. Çünkü alimler hocalar da bu gecelere katılırdı.

Bir sıra gecesinde nakşi bendi tarikatı halifesi Hacı Müslüm hafız da bulunur. Mevsim kış içeri sıcak dini sohbet yapılmakta. Kazancı pazarından bir esnaf sohbeti dinlemez aklı dükkânda ki işlerini düşünür. Hacı Müslüm hafız bunu fark eder adama bu gece bu yağmur da dükkan da senin ne işin var der. Adam şaşırır kalır mahcup olur sohbeti dinlemeye başlar. Tarihi Urfa'nın tarihi çarşıları da adeta mesel masal yerleriydi. Sipahi pazarı ve civarları Haşimiye Gümrük hanı Kazaz pazarı asıl Urfa demektir. Diğer adı mezat pazarı olan sipahi pazarı bir dönem denilebilir ki bölgenin en büyük ticaret merkeziydi. Elli altmış dükkancı, bir o kadar tellal dışardan gelen eşyaları kilimleri halıları sahipleri adına gezdirip satardı. tellaların her birinin ayrı bir hikayesi olurdu. Deyim yerindeyse feleğin çemberinden geçmişlerdi. Belki yarısı zengin iken yoksul olmuştur.öyle bir çarşı ki sınıf değişimlerinin med cezirlerin yani inişlerin çıkışların yaşandığı bir yer.köy sahibi sermaye sahibi dükkancının tellal yani bir anlamda işçi olabildiğ, işi iyi rast giden tellalın dükkan sahibi zengin olduğu ilginç bir Çarşı. Bunlardan biri kocaman Çamurlu köyünün sahibi adı Muhiddin olsa gerek heybe dolusu altınla atla gezer sadaka istiyen fakirlere atın üstünde altın atarmış. Har vurup harman savurmuş yoksul düşmüş gelmiş mezat pazarında tellallık yapmaya başlamış. Nerden nereye hayat böyle işte. Bu çarşının böyle ilginç olayları hikayeleri olurdu. Bu efsane çarşının bir esnafı terzi Ömer özbek birgün abdest almaya Hasan paşa camiye gider ceketini asar abdest alır bir bakar ceketi yok çalınmış. çalan kişi devrisi gün getirir ceketi mezata verir terzi Ömer efendi tellalın elinde ceketini görür, yanında iki oğlu bulunmakta baba derler bu senin ceketin hırsızı yakala oğlum karışmayın der ceketine para söyler yani artırır ceketı alır tellal gelir ceketinin parasını verir. oysa Ömer amca istese hırsızı kıs kıvrak yakalar yakındaki çarşı karakoluna götürüp teslim eder büyük bir ali cenaplık gösterek bunu yapmaz. Niçin böyle yaptın diye soran oğullarına ve kişilere bir şey olmaz mutlaka adamın ihtiyacı vardır diye hırsızlık yapmıştır cevabını verir.          

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.