İyiliğin temel anlamda iki boyunu özetlersek; Biri, iman ve itaat ile Allah Teala'nın rızasına uygun kulluğumuz; diğeri ise, ikram ve hasenat ile Rahman'ın kullarına yönelik davranışlarımız. Başka bir ifadeyle, Allah Teala'ya yaptığımız kulluk hususundaki sadakatimiz, diğeri ise O'nun kullarına, her çeşidiyle yansıtabildiğimiz iyilikler.
İyilik, Hz. Adem'den Hz. Muhammed'e (s.a.v)kadar gelen bütün peygamberlerin öncelikli tavsiyelerini ihtiva eder. Kur'an ayrıca kıssalar yoluyla insanların Allah Teala'dan gelen iyilik öğretisini daha kolay anlamaları için sık sık bu tavsiyelere atıfta bulunur. Bunu Peygamber ve diğer abide şahsiyetlerin yaşadıkları üzerinden anlatırken, onların iyiliği hayatlarına ne şekilde tatbik ettiklerini, ona hangi boyutuyla sahip çıktıklarını izah eder.
İyilikle ilgili bir hadisinde Allah Resulü (s.a.v) "Her iyilik/güzel iş sadakadır." buyurur. Efendimiz (s.a.v) bu sözüyle, sadaka kavramına iyilik çerçevesinde geniş bir anlam yükler. Öyle ki, Allah Rasulü, iyiliğin bir türü olan sadaka vermeyi, "Vücuttaki bütün eklemler için her gün sadaka vermek gerekir. Bineğine binmek isteyen kişiye yardım veya eşyasını bineğine yüklemek sadakadır. Güzel söz ve namaza giderken atılan her adım sadakadır. Yol göstermek sadakadır." şeklinde çeşitlendirir.
İyilik, Hz. İbrahim'in yaptığı gibi bir insanı büyük günahtan alıkoyabilme çabasıdır. Babası Azer, en büyük günah olan Allah'a ortak koşma davranışını sergilemiş olmasına rağmen, Hz. İbrahim, babasını, "Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?" şeklinde uyarır. Bu güzel üslup ile Hz. İbrahim'in babasını uyarması büyük bir iyi davranış örneğidir.
İyilik, Hz. İsmail gibi gerektiğinde Allah yolunda canını feda etmeyi göze alabilecek bir teslimiyettir. Hz. İsmail'in babası Hz. İbrahim tarafından kurban edileceği yönünde Allah Teala'dan gelen emri ilahi vardır. Buna karşılık Hz. İsmail, babası Hz. İbrahim'e: " Ne ile emrolunduysan onu yap, Allah dilerse, sabredenlerden olduğumu göreceksin." şeklinde cevap vermesi de teslimiyet açısından çok anlamlı bir iyilik örneğidir.
İyilik yeri geldiğinde Hz. Yakup gibi, sıkıntılarımızı içimize gömmek; günah işlemeye gücümüz yetse de azalarımızı sırf Allah rızası için günahlardan alıkoyabilmektir. Hz. Yakup, oğlu Hz. Yusuf'a kendi oğulları tarafından yapılan zulmü fark ettiğinde, onlara karşı koyma gücü olmasına rağmen Rabbine yönelip, "Ben üzüntü ve tasamı yalnız Allah'a açarım. Allah katından, sizin bilmediklerinizi bilirim." duasıyla Allah yönelmesi de özverili bir iyilik örneğidir.