Dinin çok tarifleri vardır, Din İlahi bir kanundur. Dinin İlkeleri vahiydir. Başta Peygamberler, Sahabeler, Tabiinler, sonra ulemalar Dinin açıklayıcılarıdır. Bu din anlayışı silsile yolu ile zaman zaman arazlarla beraber günümüze kadar gelmiştir. Din ve ilkeleri berraktır. Hormonsuzdur. İslam toplumu bu berrak ilkelere uyduğu nispette rahat eder, huzur bulur, yükselir, galibiyet elde eder. Neyazık ki, bazen bu berrak din dünyevileşmiş bazı insanlar tarafından mevki, makam, siyaset, sömürü aracı yapılmıştır. Ondandır ki, avamda eğer din bu hoca, bu hacı, bu şeyh, bu Müftü gibi ise ben böyle dini tanımam deniyorsa. Müslümanım diyenin dine verdiğini Hans vermemiştir diyebiliriz. Dinin İlkeleri söylemden ziyade yaşanır, ilkeleri uygulanırsa ancak dine değer verilmiş olur.
Diyanet kelimesi Cumhuriyet döneminde, tüm dini değerler alandan, sahadan silindikten sonra mazlum Müslümanların güya ibadet anlayışını düzenleyen bir kurum haline gelmiş, günümüze kadar devam etmiştir. Cumhuriyet döneminde ki, diyanetin Din anlayışı artı eksilerle doludur. Bunları yazacak değilim. Bir taraftan Din diğer tarafta ise Laiklik, Din devlete karışamaz ancak! Devlet dine karışır anlayışı hep hâkim olmuştur. Bu günlerde Diyanet, Dinle ilgili çok zevat ahkâm kesiliyor. Diyanet Reisimiz Mehmet GÖRMEZİN, Kimilerine göre Emekliye ayrılmış, bazılarına göre ise görevden alınmıştır deniyor. Her ne suretle olursa olsun Sayın GÖRMEZ’’in görevden ayrılması bir kayıptır. Bu konu ile ilgili, Din Diyanet Siyasete, siyasetçilere yön verir, doğru istikamette kılavuz olursa güzeldir. Tam bunun tersi Din Diyanet Siyasetçilerin, payandası olursa Dine en büyük kötülüktür. Bu günlerde birde Müftülere Nikâh kıyma yetkisinin verilmesi gündemlerin ilkidir denilebilir. Zina severler, Nikâhsızlar şiddetle karşı çıkıyorlar. İslam toplumuna taksitle bazı haklar vermek nefes aldırmak beşeri siyasetçilerin taktiklerindendir.
Fırat Dicle de balıklardan fazla insan cesedi yüzülürken, İslam toprakları Siyonistlerce işgal edilirken, gözyaşı ölümlere ara verilmezken, bu konularla uğraşmak işin kolayına kaçmak demektir. Sayın Görmezin Başkanlıktan ayrılması ile bu konunun alevlenmesi manidardır. Öncelikle Sayın Görmezin gidişi sorularla doludur. Sayın görmez alanında çok çabalar sarf etti ise de, siyasi argümanlar devamlı ağır basar. Şu kesin bilinmeli ki, siyaset bineğine binenler yer arayanlar günün birinde tek kalırlar. Siyasetle gelenler siyasetle giderler. Ülkemizde sistemce bir din anlayışı yerleşmiş ki, o çizginin dışına çıkan yuvarlanır. Uyan ise, din dışı yolculuğa devam eder. Sayın Görmez için bazıları seviniyor, bazıları ise üzülüyor. Görmezin döneminde de Mihraptaki görevliye baktığımızda hepsi değil, İlimsiz, amelsiz, sakalsız, kolsuz, takkesizlerle dolu ise ciddi bir şey yapılmamış demektir. Soygun düzene, Sisteme, rejime, Siyonizm, dokunmayan bir din anlayışı, hele Cihattan yoksun Cami cemaat anlayışı ise bu topluma bir şey vermez veremez. Eğitimde sözde müfredat değişikliği olmuş, cihat kelimesi müfredata konmuş, suya sabuna dokunmayan bu anlayış Laiklerce topa tutulmuş. Bence bu anlayışta siyasetin hava aldırma taktiğidir.
Din düzen olarak kabul edilmediği müddetçe teşhis yanlış, tedavi de olmaz. İçinde bulunduğumuz Mevsim Hac mevsimidir. Laik ülkemizde hac kura ile belirlenir, toto lotoyu andıran kura ile hacca gidiş anlayışı, Dört beş ay önceden hacıdan alınan paranın fıkha uygunluğunu gerçek hocalarımız açıklasın. Hac yapmak üzere ülkemizden kafilelerle kutsal yolculuk başlamıştır. İhramın yasakları vardır. İhramlı biri bir sinek veya bir karınca öldürse ihram yasaklarını çiğnemiş olur. Yaptığı fiilden cezaya tabidir. Gel gör ki, İslam beldelerinde ölen öldüren tekbir getiriyor. Müslümanları kim bu hale getirdi düşünün. Ülkemizde Dinin din adamı, sistemin din adamı diye iki anlayış vardır. Müslüman dinin din adamının özlemcisidir. Oluşması için çaba sarf edilmektedir. Tüm Camilerde Makbuzsuz kayıt dışı Cuma günleri bağış toplanmaktadır, İmam para toplama memurumu dur? Çoğu İmam lojmanları helânın ya üstünde ya sağında ya solundadır. Değer bakımından mukayese edin. Hac mevsimi dolayısı ile yazılı görsel medyada vekâleten kurban kesme ilanları zirvededir: Kurban hisse bedelleri çok farklıdır. Bu sevap günah hamallarına kurbanını veren hemen cennetlik, ne günlere kaldık. Allah’ım,
Komşusu, akrabası, yakın dostu aç, etsiz uzaklarda ibadet anlayışı aramak fikrini aklım almıyor. Hayırlar en yakınlara verilir. Toplumda kayıt dışı siyaset, Din anlayışı, ticaret, Tarikat, ibadet anlayışı mevcut ki, gerçek İslam toplumunu oluşmada ki zararı düşmanın kurşunundan beterdir. İbadetlerin yapılacağı, Kitapta, Sünnette, Fıkıhta nasıl yapılır teferruatlı bir şekilde belirlenmiştir. İbadet anlayışı ile hiç kimsenin Din sömürüsü yapmaya hakkı yoktur. Bizler Kurbanla uğraşırken, Müslümanların ikinci mabedi Siyonistlerce işgal altındadır. Bu işgal sürecinde bir vatandaş Gazze sokaklarında dolaşıyor. Yaşlı bir kadın bu misafirin önünü kesiyor oğlum siz Türkiye’den mi geldiniz? Misafir evet diyor peki kaç kişi geldiniz misafir iki kişi teyze diyor çınar teyze hani askerleriniz nerede demez mi? İşte asıl neşter ve yorumsuz ifade. Bu menfur işgali kadim parti Saadet Partisi yani Milli görüş Camiası 30 Haziranda İstanbul Yeni kapıda büyük Kudüs mitingini düzenledi. Vicdan sahibi tüm parti, STK LAR katıldı her türlü takdire şayan bir katılım. Katılım düşmana korku saldı. Beğenmediğimiz CHP mitinge katılırken, Dindar iktidardan önemsenmemesi, belediyelerce yardım edilmemesi gözlerden kaçmamıştır. Batı basınında mitinge iktidar partisinden kimse katılmamış deniyorsa düşünün sonra din diyanetten bahsedin.