Nesli yetiştirme mesuliyeti ihmal edilirse akibet hazim olur. Evlat ailesine yabancılaşır, manen yabancı yerlerin evladı ve nesli olur. Onun biyolojik mensubiyeti de kaybolur gider. Ondan sonra annelerin feryadı ve çığlıkları da fayda vermez.
Asil bir nesil yetiştirmek insanlık muktezasıdır. Çocuklar anne-babaya ihsan edilen ilahi emanetlerdir. İslam fıtratı ve yetiştirilen evlatların kalpleri temiz bir toprak gibidir, bir cevher gibidir, işlemeye muhtaçtır. İstikbalde onların gül veya diken olması, acı veya tatlı meyveler vermesi, üzerine atılan tohumların veya yontulan ustaların marifetine bağlıdır.
Günümüz insanı, ekseriyet itibariyle maddeye ram olmuş ruh dünyası zaafa uğramış, sefaletini saadet zannetmekte önündeki uçurumun farkında değildir. Fertlerde ve toplumda meydana gelen çöküntüler ve yaşanan aile faciaları ziyan olan bir neslin acıklı hali ortadadır. Fertleri yetiştiren, toplumları dizayn eden, şekillendiren, yön veren Saliha hanımlardır. Kadın ve aile, kadının iffet ve haysiyetini korumakla, nesillerin inşası mümkün olacaktır.
Ahlaki ve manevi erozyona yol açan sebeplerdir. Unutulmamalıdır ki; gençlerimizin gönül dünyaları ve onların tesis edeceği aile yapıları gittikçe artan insanlık yangınında ilk kurtulması gereken değerlerdir. Dolayısıyla bugün iç dünyalarında yangından yangına, faciadan facialara, esaretten sefaletlere, nefseni heva ve tuzaklardan tuzaklara sürüklenen süfli girdaplardan kurtulmanın tek yolu ailevi dinamikleri sağlamlaştırmaktır. Bu konuda gayret sarf etmek, hidayet eli uzatabilmek, sırat-i müstakim üzere olan her müminin en büyük ve en mühim imani ve vicdani görevidir.
Günümüz insanı asrımızı kasıp kavuran itikat bozukluğu inançsızlık buhranın neticesinde büyük bir çöküntü yaşamaktadır. Toplumun zeminini kaydıran bu çöküntü cemiyeti ayakta tutan müesseseleri ve bilhassa aile yapısını da tehdit eder hale gelmiştir. Boşanmalarda görülen artış ve bilhassa manevi boşluk içindeki gençlerin nefseni tuzaklarda helak olmaları bu facianın vardığı vahim noktayı açıkça ortaya koymaktadır. Toplumu bir moda halinde saran lüks yaşama hastalığı, eğlence adı altında yapılan çılgınlıklar, nefseni tutumkarlık maksadıyla yapılan güç gösterileri gibi gençliği mahveder.
Evlatlarımızın kusursuz olmasını istiyorsak, kusursuz anneler olmaya dikkat etmeliyiz. Zira çocuk eğitimi, anne kucağında başlar. Annenin ağzından çıkan her kelime, çocuğun şahsiyeti ve karakteri inşasında konulan tuğlalar mesabesindedir. Anne yüreği çocuğun eğitim gördüğü bir sınıftır. Şefkatin en büyük membaı annelerdir. Yüksek karakterli kişiler daha çok Saliha annelerin mahsulüdür, eseridir. Sevgi pınarıyla sulanmayan nesiller sevgisiz kalır, sevgisiz kalan nesiller kin, nefret, intikam duyguları gelişir, isyankar acımasız yapar. Atalarımız ne güzel buyurmuşlar;
"Ağacı (fidanı) aşılamasan çalı olur, insanı eğitmezsen (musbet) zalim olur, katil olur."
Bir ülkenin en önemli görevlerinden biride evlatlarını milli ve manevi şuurlu bilinçte, inançla, idalis, inandığı değerler uğrunda fedakarlık yapabilen, vatanı, milleti, mukaddesatı, namusu, izzeti, insani değerleri, tarih, kültür edebiyat, medeniyet gibi öz be öz değerlerimize sahip çıkacak, medeni cesareti olan geleceğimizi emanet, emanetin emanda olduğu bilinciyle nesilleri yetiştirmektir.