İnsan yaratılmışların en mükemmelidir. Bu erdemlik insanın akıl nimetine bağlıdır. İnsan aklı sayesinde düşünen kar zararı bilen, iyilik kötülüğü birbirinden ayıran nimetlere sahiptir. Aklin devre dışı kaldığı, hislerin galip geldiği anlar insanı rotadan çıkarır. Meleki duyguları vahşileşir hem kendisine hem de başkalarına zarar verir. Ondandır ki toplumda büyük kutuplaşma var. Güvensizlik var. Ayrışma var. Yeni kutsal beldelerden geldim. Ramazan ayı boyunca kutsal mekânlardaydım. Televizyon hiç seyretmedim. Çünkü tüm haberler yanlı, tek tip anlayışlı, gören gözlere işiten kulaklara yazık. Dönüşte kendimi seçim atmosferinde buldum. Yaş itibari ile hiç böyle bir ortama rastlamadım. Seçimler olmuş, şunlar sayısal olarak galip gelmiş, bunlar kayıp etmiş hiç umurumda değil, beni ilgilendiren yalanlarla, yara alan, tefrika tohumunun toplum fertlerine bulaştırma telaşıdır. Öz kardeş kardeşe düşman edilmiş, komşuluk ilkeleri tamamen zedelenmiş, ekranlarda, meydanlarda, manşetlerde pompalanan söylemler, iktidarı destekleyenler vatanseverler, karşı görüşte olanlar ise hainler, yıkımcılar olarak toplumda da iz bırakmış, yani fitne tohumları ekilmiş, kemik siyasetinin öldürücü virüsleri toplum fertlerinde nüksetmiş. Yanlış yapanların bedelini hep mazlum halk mı çekecek?
Seçim sonuçlarını bile bilmiyorum. Öyle bir seçim yapılmış ki, siyaset arenasında koşuda, yarışta bazılarına taş bağlamışlar hedefe koşun demişler. Sonuca da ben yaptım oldu demişler. Adil olmayan bir yarış, beşeri siyasette gücü elinde bulunduran devamlı galip olmuştur. Yalancı demokrasinin gereği bu olsa gerek. Seçim süresince hoyratça savrulan devlet gücü, yapılan israflarla ülkede kaç fabrika yapılabilir, işsizler ordusuna aş iş olabilirdi kimsenin umurunda değildir. Yanlışlara doğru demek gunah değil mi? Helal haram karışmış, siyaset din haline getirilmiş, liderler masumlaştırılmış, yalan, iftira, gıybet kazanmak için meşru hale gelmişse vay o toplumun haline, hedefe varmak için her yol mubahtır anlayışı zirve yapmıştır. Hacı, hoca, şeyh, toplum önderleri de koro halinde yanlışlara alkış tutmuşlar ise Ne günlere kaldık Allah’ım demekten başka ne diyebiliriz. Arzumuz yanlışlarda ısrar etmemektir. Bu ülke hepimizin, hepimiz ayni gemideyiz gemi batarsa ne kurtarıcılar nede sözde karşı olanlar kurtarılmayacaktır.
Partide, lidere bağlılıkta, meşrepte, pazara savrulmuş sahte şeyhlikte kesinlikle birlik olmaz. Bizi kardeş yapan, birleştiren islam kardeşliğidir. Gençlik maneviyatsız yetişiyor… İşsizler ordusu çoğalıyor. İşsizler ordusunun çoğu diplomalılardır. Beşeride olsa adalet anlayışı yara almış, adaletsizlikten binlerce mağdur var. Doların yükselmesi ile dolar severler servetlerine servet katmışlar. Piyasa parasız. Üretim yok toplum tüketime özendiriliyor. Uyuşturucu gençliğin beynini yıkıyor. Zina her mahalleye bulaşmış, meşruluk kazanmıştır. Devlet eliyle toplum fertleri faize ipotektenmiş, krediler altında inlemektedir… Maddeci eğitim devam ediyor. Daha neler neler kim bunları değiştirecek iktidarlar. İktidarda muhalefet gibi konuşuyor. O zaman uzaydan kurtarıcı mı bekleyelim? Sevdiğim tarım bakanı Sayın Fakıbaba’ya halk soruyor patates, soğanın kilosu 5-6 Liraya yükselmiş ne dersiniz. Sayın bakanda nasıl oluyor? Kilosu 500-600 kuruşluk bir mal birden bu kadar yükseliyor. Siyaset sorunları çözüm mekanizması ise muhatap icra makamı değilmidir?
Tüm yazılarımın öznesini teşkil eden Bestami Yazgana ait bir şiirle bitiriyorum. Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül. Bir küçük meyve için dalı incitme gönül. Konuşmak bize mahsus, olsada bir güzel süs ,"Ya hayır de yahut sus" Dili incitme gönül. Sevmekten geri kalma, Yapan ol, yıkan olma, sevene diken olma, gülü incitme gönül. Başım olsa da yüksek, Gözün enginde gerek, Kibirle yürüyerek yolu incitme gönül. Mevla verince azma, geri alınca kızma, tüten ocağı bozma, gülü incitme gönül, dokunur gayretine, karışma hikmetine. Sahibi hürmetine, kulu incitme gönül. Meram anlaşılmıştır sanırım. Dünyalık için kadim değerler heba edilmemeli, gerçek değerler kopmaz iptir sarılmalıdır. Siyaset girdabına daldım kutsal beldeler izlenimlerimi bir dahaki yazıda anlatacağım. Son söz " Zaferin ne zaman geleceği ile meşgul olmayın. Hak ile batıl arasında nerede duruyorsunuz ona bakin." Seyyid Kuttub R.A. Vesselam.