Kuran İlahi kelamdır. Müslüman için hayat Kuransız olamaz. Koruyucusu bizzat Rabbül Âlemindir. Kur’an-ı koruyan Rab ile ilgili çok ayet var. İki tanesinin mealini vereyim. (Kesin olarak bilesiniz ki, bu Kur’an-ı biz indirdik. Ve onu mutlaka koruyan da yine biziz.) Hicr S. Ayet: 9 Başka bir ayette ( O korunmuş bir kitaptır. Levhi mahfuzdadır ) VAKİA S. ayet 78 Kur’an Ümmeti Muhammedin Hayat kaynağıdır. Geçmişte de, şimdi de Müşrikler Müslümanlara galip gelmenin tek bir nedeni var, oda Kur’an-ı Müslümanların elinden almak, gönüllerinden sökmek, yaşama alanlarından süpürmekle mümkündür demişler. Her canlı görevini yapar, dünyada kim çalışırsa Allah ona verir. Tembellik dinimizde yasaktır. İki günü eşit olan ziyandadır buyuran İslam dinidir. Kur’an-ın Müfessiri Ahır, ağır zaman peygamberi Hz Muhammed Mustafa’dır. Ne zaman ki, Müslümanlar Kur’an-a kulak vermiş, fetihten fethe koşmuş, izzetle yaşamış, inanmayanlara bile hayat hakkı tanımıştır. Kurana kulak vermemektendir ki, bugün İslam coğrafyası param parça, İmamesi kopmuş tespih taneleri gibi dağınıktır.
Müslümanların yekvücut olması gerekirken, Elin gavuru batıl ve atıl davasında birlik beraberlikte olup, İslam coğrafyasında İşgal, sömürü, öldürme, Dinini, izzetini yok etme, parçalama yutma sanatını her gün icra etmektedir. Mübarek topraklarımıza Necis eller dokunmakta, habis ayaklar dolaşmaktadır. İzzetle yaşaması gereken Müslümanlar ne yazık ki, zilletle yaşamaya mahkûm edilmiştir. Taşlar bağlanmış, köpekler salınmış misali. Bu tablo Müslüman’ın kaderi olmasa gerek. Müşriklerin işgal, öldürme, sömürme, parçalama yutma aboneliği yetmiyormuş gibi, görevli İlahiyatçıların (Bazıları)Tarihselcilik akımı ve kadınların Feminizm (Kadın erkek eşitliği) akımları Müslümanların zihinlerini karıştırmaya çalışıyor. Bu fitne, gavurun kurşunun tesirinden beterdir. Tarihselcilik kısaca belirli taşeron görevlilerce Kur’an dışı, Sünnet dışı, dini içten imha projesidir. Mevlam Ümmet fertlerini bunların şerrinden muhafaza eylesin. Kur’an-a indirildikten günümüze kadar saldıranlar olduğu gibi, bu saldırı kıyametin kopacağı ana kadar da devam edecektir. Tesellimiz Güneş balçıkla sıvanmaz. Asrın mütefekkiri Bediüzzaman “ Ben kışta geldim siz baharda geleceksiniz.”Buyurarak bir umut iksiri veriyor.
Sıkıntılar ne kadar olursa olsun. Her yokuşun bir inişi, her karanlığın bir aydınlığı, her kışın bir baharı olduğu gibi, Kur’an-a Sünnete bağlı kalarak ancak galibiyetin olacağının müjdesini veriyor. Ümmet fertleri olarak Fiziki olarak Kur’an-a çok önem veririz verilmelidir de, Ülkemizde Kur’an bülbülleri çok hafızlarımız var. Kur’an kurslarımız var. Medreselerimiz var. Kur’an-a gerçek hürmet Okunan Kur’an-ı anlamak, yaşamak anlatmakla olur. Bu alanda davayı dert edinen hocalarımız olmakla beraber yetersizdir. Kuran ölü kitabı değil, diri kitabıdır. Kuran iklimi önce kalplerde yeşermeli, sonra tüm yaşam alanları kaplamalıdır. Siyasetimiz, Ticaretimiz, Hukukumuz, tüm yaşam tarlamız niçin Kur’an dan nem kapmasın. Ramazan ayı geldiğinde Tüm Camilerimizde bağrı yanık hafızlarımız mukabeleler okur. Cami cemaatleri da hep dinler, işin asıl özü, okunan bu Kur’an nın ne dediğidir. Cemaatte bu feyizden nasiplenmelidir.
Yeryüzündeki, tüm sözde medeniyetler, insanlığa sunulan yaşam tarzları iflas etmiştir. Anne karnındaki bebek bile bunun şahididir. İnsanı kula kul olmaktan kurtaran tek medeniyet Kur’an medeniyetidir. Müslümanlar, ümmet fertleri Kur’an iklimini önce evlerine hâkim kılsın, sokak kabadayıları da Kur’an iklimine uymaya mecburdur. Lisanı hal lisanı Kaldan iyidir der Bediüzzaman. Bu fitne asrında, her Müslüman Parti, lider, efendi, kutup, meşrep, mezhepçilik, ırkçılığın her çeşidini bir tarafa bırakarak besmele ile yeniden Kur’an-a dönmeli, Kur’an mesajını tüm ümmet fertlerine
ulaştırmaya gayret sarf etmelidir. Birlik, dirlik, galibiyet, Kur’ana uyma şifrelerindedir. Beşeri siyasette birlik olmaz. Müslümanlar kardeş ise kurtuluş ve Kurana kulak vermededir gerisi kalu kildir vesselam…