Yeryüzünün halifeleri ve varlıkların en saygını olan insanlar; dilleri, dinleri, renkleri ve cinsiyetleri farklı olsa da hepsi bir anne ve babanın, Âdem ve Havva'nın çocuklarıdır, dolayısıyla kardeşidirler. Asıl olan kardeşlerin barış, güven ve huzur içinde birlikte yaşamalarıdır. Ancak şeytanlar, şeytanlaşan insanlar, şehevi arzular, haset duyguları ve mal hırsı insanlar arasında düşmanlığa sebep olabilmektedir. Bu düşmanlığın önlenmesi ve yaratılış gayesi olan kulluk görevinde rehberlik etmesi için yüce Allah, Peygamberler ve kitaplar göndermiştir. Bütün Peygamberlerin tebliğ ettiği hak din İslam, insanların barış ve güven içerisinde birlikte yaşamalarını ister. Bir anlamı da barış olan İslam, insanlara inanç ve ibadet özgürlüğü tanımıştır. " Dileyen iman etsin dileyen inkâr etsin"," Sizin dininiz size benim dinim bana"," İyi iş yapan kendi lehine kötü iş yapan da kendi aleyhine yapar" ayetleri ile bunu açıkça ifade etmiştir.
İnsanlığını kaybeden irfanı da kaybeder. İrfanı kaybeden ihsanı kaybeder. İhsanı kaybeden adaleti kaybeder. Adaleti kaybeden merhameti kaybeder. Merhameti kaybeden ahlakı kaybeder. Ahlakı kaybeden Edebi kaybeder. Edebi kaybeden vicdanı kaybeder. Vicdanı kaybedenin basireti kararır. Basiret karardı mı hak ile batılı ayrıt edemez.
Yüce Allah, her insanı rızkı ile yaratmış ve dünyada insanlara yetecek kadar imkân var etmiştir. İnsanların bu imkânlardan birlikte ve kardeşçe yararlanmaları gerekir. İnsanların yetenekleri ve akılları aynı olmadığı gibi rızıkları da aynı değildir. Geçmişten günümüze her toplumda zengin ve fakir, âlim ve cahil, zayıf ve güçlü olagelmiştir. Zenginler fakirlere, âlimler cahillere, güçlüler zayıflara yardım etmekle, Allah'ın kendilerine verdiği imkânları paylaşmakla yükümlüdürler.
Dillerin ve renklerin farklı olması, Allah'ın verdiği varlığın bir delili ancak bir ayrıcalık değildir. Dinlerin farklı olması ilahi iradenin bir sonucudur. Allah isteseydi bütün insanlar iman eder, tek bir din olurdu. Dolayısıyla bu farklılıklar, düşmanlığın övünmenin ve ayrılığın, kavganın ve savaşın sebebi olamaz.
Hak din İslam'ı, anlatmak ve herkesin Müslüman olmasını istemek Müslüman'ın görevidir, ancak bu, baskı ile yapılamayacağı gibi bu amaçla batıl vasıtalar da kullanılamaz.
Her toplumda her inançtan insanın bulunmasını tabii görmek gerekir. Bu itibarla toplumlarda barış ve güven içinde birlikte yaşamak gerekir.