Bakın sayısını artık unuttuk. Öyle çok darbe girişiminde bulundular ki artık hangisini söylemekten değil daha sıradaki hangi darbe girişimi olacağını gözetmekten başka bir şey düşünemez olduk. Tedbir ve temkinli olmak için kendimizi hazırlayamadığımız duruma gelmiş bulunmaktayız. Düşman öyle kuvvetli ki dışarıdaki düşmana karşı kendimizi savunup savunacak kadar güçlü duruma düşmüşüz ama içimizdeki ihanetçilerden ve düşmanların safında olan kendi benliklerini satmış olan iç düşmanlardan da kendimizi savunmak en önemli görevimiz olmuştur. Ülkemizi parçalamak isteyen Siyonistlerin tüm planları hepsini başarısız ve sonuçsuz duruma düşürmemizle artık Siyonist güçlerin bizimle direk savaşa girmediği kalmıştır. Bakın ona da yeltenmek istedi ama bizim iktidar yönetimi zekice akılıca hareket ve hamlelerle başarılı bir cevap vermekten ileri gitmedi. Bunlardan birkaç örneği Rusya ile aramızı açmak için ellerinden gelen tüm oyunları yaptılar. Türkiye ile Rusya ne yaptı onların oyunlarına onların oyunlarıyla cevap vermekten illeri gitmediler. Rusya ile yaptığımız savunama antlaşması ile kriz göstermek ve hatta NATO’dan çıkmayı bile göze aldığımızı beyan edince orada bir duraklama dönemi yaşadılar. Sonra hemen bunu düşündüler Türkiye keşke NATO’dan çıkmış olsaydı Arap ülkeleri gibi direk saldırıya geçebilirdik düşünmeye başladılar. Bizim ülkenin lideri ne yaptı hemen akabinde Amerika ile bir teklif ile sizden de savunma füzeleri alabiliriz demekle hemen yumuşama gösterdiler. Bizim geldiğimiz birçok teknolojik alanda gelişme sağladığımız ülke içinde kalkınma gösterdiğimiz alanlardan biri askeri savunma sanayinde yaptığımız atak ile bugünkü başarılı olarak sürekli atakta olmamızı sağlamıştır. Bakın Suriye topraklarında bizler varlığımız ve orada ki askeri güçten çok ülkemizin topraklarını korumak için yaptığımız savunma amaçlı güvenlik koridorunu yaptığımız ile kalmayıp. Bir yandan da yarım asırdır devam eden ve Amerika ve İsrail destekli teröristlerin başta ülkemizin içindekiler ile Irak topraklarında ki tüm terör varlıklarının barınakları, üstleri her nerede bir yuvaları varsa başlarına yıkılıp kökleri yok edilmektedir. Bunların aralıksız devam etmesi başta Amerika ve İsrail bu yönden büyük yara almaktadırlar. Dünya üzerin de kendilerini sürekli adaletli demokrasi ülkeleri olarak gösteren başka İngiltere olmak üzere tüm Avrupa ülkeleri şimdi dünya ülkeleri gözleri üzerinde mültecilere yaptıkları zülüm ve insanlık dışı eylemler ile gün yüzüne çıktığı şu günlerde ki duruma bakın işte sizlere medeniyet ve dünyanın adaletli ülkesi insanlara verdikleri değerler ile sürekli gündem olan ülkelerin mültecilere yaptığı zalimce insanlık dışı eylemlerle dünya bir gerçeği görsün diye güzel bir ders verdiğimiz şu günlere bakın işte dergi gibi cevaplar. Ülkemizin dünya üzerinde 620 yıllık dünya ülkeleri üzerinde hükümdarlığı adaletli adil devlet idareciliği ile halen tüm dünya üzerindeki birçok ülkenin ders kitaplarında ve arşivlerinde devleti idareciliği insanlığın insani değerlerin önem ve ehemmiyeti olan bilgileri ders olarak kendi milletlerine okutup öğretmektedirler. Bizim ülkemizde ise gönderilmiş bir yapmacık ile ülkemizde ki tüm Osmanlı arşivleri bilinçli olarak yok edilip denizlere dökülmüştür. Geçmişten geldiğimiz bu günlere bizim halkımızın varlığı birliği ve Osmanlının 620 yıllık yönetimin temelinde esasında rehber olan kutsal olan kitabımız kuran-ı kerim olmasından dolayı bizim yok olan arşivimizin yeniden ortaya çıkarmamız çok basit olması bundandır. Şimdiki durumda halkımız yeniden destan yazması ve tüm düşmanlara karşı böylesi güç kazanması iki hadisten ibarettir. Birinci hadisi şerif Yarabbi beni içimdeki düşmanımdan koru ben dışımdaki düşmanlarımdan kendimi korurum. İkincisi hadisi şerif bende Arap’ım ama ben bu Araplardan değilim. İşte bu iki hadisi şerif ile Osmanlı varlığının birliğinin en temel ve esası olarak yola çıkıldığında her şeyin apaçık ortada olduğu anlaşmaktadır.