DEMOKRATİK MODERNİTE NEDİR
Kapitalist modernitenin ne olduğunu bundan önceki yazılarda iki bölüm halinde yazmıştım. Bilim insanlarının, din alimlerinin, ve ahlak filozoflarının neredeyse tümünün üzerinde ortak olarak anlaştıkları konu, kapitalist sistemin yani sermaye sisteminin parayı üstün bir güç bir put olarak kabul eden bu sistemin ahlakı olmadığını sömürücü bir sistem olduğunu kabul ederler. Şimdi ise Kapitalist modernite karşıtı, onun alternatifi olan demokratik modernite nedir sorusunu bildiğim kadar yanıt vereyim. Bu kavramı tam olarak anlamak için demokratik sözcüğünü hatırlayalım. Demokratik nedir? Kısaca demokrasiye uygun demektir. Demokrasi sözcüğünün kısaca anlamı halkın özgür bir şekilde kendilerini yönetmesidir dememiz mümkündür. Modernite veya modern sözcüğü İngilizce ve Fransızca yeni, çağ anlamına geliyor. Türkçe de yine çağ anlamına geliyor. Bu deyime çağdaş demekte mümkün. Demokratik Modernitenin deyim yerindeyse fikir babası Alman filozof ve düşünür Nietzsche’dir. Nietzsche parayı tek değer olarak kabul eden kapitalist sistemin ahlak ve insanlık dışı olduğunu söyler. Kısa adı Niçe olan bu filozofun kapitalizm eleştirisi ekonomik olarak Marks kadar olmasa, ahlaki etik anlamda Marksı geçmiştir denilebilir. Özce demokratik modernite kavramı insanlığın binlerce yıllık çağlardan gelen ortak etik bir kültürüdür, yaşama tarzıdır. Bu kavramda her türlü kültür, her türlü etnik yapılar, her türlü inançlar kendilerini bulur. Kendilerine açıktır. Bu çağın geçerli, güncel, demokratik bir çağrısı ve manifestosudur. Özcesi ne kapitalizm nede markisizimdir. Buna bu kavrama üçüncü yol dememiz mümkündür. Gençlik yıllarımızda ne Amerika ne Rusya bağımsız demokratik bir Türkiye. O sıralarda Doğu Perinçek liderliğindeki Aydınlık grubu ne Amerika ne Rusya derlerken üçüncü bir yol olarak Çin derlerdi. Oysa şimdi köprülerin altından çok sular aktı. Şimdi Çin devletİ emperyalist devlet oldu. Çin sömürgeci devletin sonuçta bir kardeş olarak nitelememiz gereken Uygur Türklerine yaptığı insanlık dışı uygulamaları, başta İngiltere olmak üzere birçok uygar devlet soykırım olarak kabul ettiler. Asimilasyoncu Çin devletinin hesap vermesini istiyorlar. Ne garip bir durumdur Başta Vatan partisi olmak üzere Türk milliyetçileri ciddi bir tepki göstermiyorlar. Özcesi demokratik modernite doğru modernite ahlakı her türlü haksızlığa ayrım yapmadan karşı çıkar. Bazı bilim insanları Nietzsche’yi çağının ve belkide her çağın bir prometheus’u gibi kabul ederler. Sonuçta bilgiyi sistemli kılmakla yetinmeyip aynı zamanda hakikatın peşine düşmek ateşi çalmakla özdeş kılınmıştır. Prometheus bilgiyi tekeline alan Zeus’a karşı çıkıp ateşi çalarken suç’un kefareti olarak kaf dağında bir kayalığa çivilenmişti. Sonunda prometehus küllerinden doğar tabiriye bu esaretten kurtulur. Bilgiyi tanrıların, egemen sınıfların denetiminden kurtarır. Bilgiyi tüm insanlığın yararına sunar. Kapitalist modernite anlayışı böyle bir ideoloji ve felsefenin eseridir. ”kapitalizmin hükümranlığı ile birlikte toplumun ahlakı sökülüp atılmaya çalışılır. Ve yerine kar hırsı ve bireycilik egemen kılınır”. Devamla “ekolojik denge bozulurken, kapitalist üretim tarzı işçilerden kendisine yabancılaşmış bir köleler ordusu oluşturulur” denilir. Filozof Marks Niçe ile birlikte benzer şeyler söyler. İşçinin üretimden gelen artı değerin karşılığını almadığı zaman bir yabancılaşma, buna bizim eklememizle makineleşme, ruhsuzlaşma davranış şeklinin görüldüğünü yazar. Niçe sanayi kapitalist çağı bir geçiş çağı çöküş çağı olarak nitelendirir. Benzer şekilde hem toplumu hem de modern insanı geçişin ve çöküşün insanı toplumu olarak tanımlar. Fakat Niçe kriz ve çöküşün, zayıflığın yanında bir kuvvetin gücün olduğunu olması gerektiğini, insanın özünde bu istenç ve iradeyi taşıdığını da söyler. Niçe umut konusunda soyut söz ve kavramlara göre değil, umut yoktur derken yanlış anlaşılır. Oysa Niçe umudun yalnız sözle değil özle olmasını gerektiğini anlatır. Soyut olarak değil, somut bir irade ve kuvvet olarak olması gerektiğini vurgular. Her türlü köleleşmeye karşı özgürlüğü ve güzelleşmenin mücadelesinin verilmesi söyler. Çağa aykırı düşünceler eserinde, samimiyetten yoksun sahte olan her şeyi bu arada sahte insan ilişkilerini acımasızca eleştirir. Yine putların alaca karanlığı adlı eserinde günümüz toplumu insanı sürü hayvanı derecesine indirmiştir der. Bu çağ ve insanı aşılmalıdır saptamasında bulunur. Niçe kendi çağında dört puttan söz eder. Bunlar devlet, milliyetçilik, iktidar ve para olarak ifade eder. Sonuç olarak bunlar bizim çağımızın da temel sorunudur. Niçe ulus devletlerin zararından söz eder. Ayrıca her türlü milliyetçiliği delilik olarak nitelendirir. Avrupa’da gelişen milliyetçi ahlak anlayışını bir sürü-hayvan ahlakı olarak tanımlar. Niçe çağın put kırıcısı olarak tanınır. Ahlak üzerine yazılarında kısaca “ahlak imgelerde köklü bir yozlaşma her şeyin üstünde bir ‘kemgöz’ olmuştur” der. En çok eleştirildiği üstün insan kavramını üstün ırk olarak tanımlamaz. Kirli bir nehrin deniz gibi temiz olmasını istediğini söyler.