NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ESKİ URFA TARİHİ VE KÜLTÜRÜ -143-

Urfa’da kış hazırlığını veya o dönemin şartları gereği, kış korkusunu, eski Urfalıların zehreyi içeri koydun mı korkma cümlesi içten gelen doğru temelli bir söz olduğu kadar, kış bu şekilde hazırlık yapıldıktan sonra kış mevsiminden korkulmayacağını ifade eder. Zehreyı içeri koyma sözcüğü bunu doğru özetler. Kış hazırlığı sorunu hal edildikten sonra atalarımız böylece rahat ederlerdi. Zaten sanayinin olmadığı devirde, ekonomik işler özelikle kışın çok hareketli değildi. Durağandı. Hatta Kış mevsim şartları gereği, büsbütün işler durma noktasına gelirdi. Aslında eski toplum insanlarında fazla tamahlık ta yoktu. Fazla üretim tüketim yoktu. İnsanları tüketime bağımlı kılan tüketim araçları yoktu. Ama huzur vardı. Eski dönemi bu anlamda betimleyen bir halk sözü şöyledir, “vardır aşım kaygısız başım” çok duyulan ve uygulanan bir sözdü. Yani teori ile paratiğin bütünlüğü söz konusuydu. En önemlisi insanlar henüz saflığını ve doğallıklarını kayıp etmemişlerdi. Akrabalık dostluk komşuluk ilişkileri yüzeysel değil samimi olurdu. Kışın dükkanlar sabah namazı kılma gereğinden erken açılır, ama geç kapanmazdı. İkindi namazından sonra Urfa’da esnafın çoğu genel de dükkanlarını kapatırlardı. Uzun kış gecelerinde komşular akrabalar bir araya gelirdi. hoşça vakit geçirilir, şakalar yapılır, sohbetler edilir. Mizah sosyal hayatın içerisinde vardı. Ayrıca eski zamanların filimleri veya dizileri diyelim, bizim Urfa şivesiyle heket, mesele dediğimiz, masalları iyi bilen genel de yaşlı tecrübeli büyüklerin tadına doyum olmaz bir şekil de anlatırlardı. Çocuktum, şimdi anımsıyorum, keşke o dönemler de ses kayıt cihazları olsaydı o tadına doyulmaz meselleri hikayeleri kayıd edebilseydik diye hayıflanırım. Belki bu hikayeler kayit edilseydi, yüzlerce kitap, roman ortaya çıkardı. İnanın, özel de bir şark klasiği genel de bir dünya klasiği haline gelmiş bir kaç ciltlik olan bin bir gece masallarını, bizim Urfa masalları geçerdi diye tahmin ediyorum. Kış geceleri kadınlar, genç kızlar, çocuklar, komşular akrabalar birlikte geç saatlere kadar oturur, biraz sohbetten sonra masalları iyi bilen yaşlı kadın masal anlatıcıları erkek masal anlatıcılarından daha yetenekli daha güzel anlatırlardı. Geçen bölüm de yazdığım gibi bu durumları anlatmakla olmuyor. Yaşamak gerek. Erkekler ise uzun kış geceleri, sıra geceleri yaparlar, tabi oralar da gene biraz sohbetten sonra masallar dini hikayeler, yine tecrübeli bilen, yaşlı birikimli kişiler tarafından anlatılırdı. Sıra gecesi dedim sıra gecesi son yıllar da medya ya yansıdığı şekil de genel olarak sazlı müzikli olmaz. Bazı gençler arasında olabilirdi. Ama asıl sıra geceleri kışın olurdu. Yaşlı insanlar arasında olur, dini sohbetler yapılır, namaz kılınır, masallar meseller anlatılırdı. Çocuktum merhum babam arkadaşlarıyla sıra geceleri yapardı. Sıra gecesinin usulü haftada bir gece bir sıra arkadaşının evinde yapılmasıdır. Genel de yiyecek olarak çiğ köfte meyve muhalebi, veya bazen gene çiğ köfte ile birlikte meşhur Urfa kadayıfı veya baklavas, küncülü akıt olurdu. Babamın sıra arkadaşlarından biri kale boynu mahallesinden kuşçu şükrü amcaydı. Ak sakallı seksenlik şükrü amca şimdi adeta sanki gözümün önünde yumuşak yavaş tatlı sesi anlatımıyla, Urfa’nın önde gelen bir masal ustasıydı demem mümkün. Masalları dört hafta sıra gecesinde anlattığı olurdu. Bir tek masal dönüşümlü olarak ortalama on beş on altı saat devam ederdi. Uzun kış gecelerine bir anlamda mesel, masal geceleri de diyebiliriz. Konu ile ilgili Sürçü lisan ettikse af ola. Bu yazı dizimizi, yeni nesillere, eski Urfa kültürünü ve mesellerini dilimiz döndüğü, bildiğimiz kadar anlatmaya çalıştım. Belki iller de biraz tarihi döküman olur diye düşündüm. Devam edecek
Ekleme Tarihi: 13 Temmuz 2022 - Çarşamba

ESKİ URFA TARİHİ VE KÜLTÜRÜ -143-

Urfa’da kış hazırlığını veya o dönemin şartları gereği, kış

korkusunu, eski Urfalıların zehreyi içeri koydun mı korkma

cümlesi içten gelen doğru temelli bir söz olduğu kadar, kış bu

şekilde hazırlık yapıldıktan sonra kış mevsiminden

korkulmayacağını ifade eder. Zehreyı içeri koyma sözcüğü bunu

doğru özetler. Kış hazırlığı sorunu hal edildikten sonra

atalarımız böylece rahat ederlerdi. Zaten sanayinin olmadığı

devirde, ekonomik işler özelikle kışın çok hareketli değildi.

Durağandı. Hatta Kış mevsim şartları gereği, büsbütün işler

durma noktasına gelirdi.

Aslında eski toplum insanlarında fazla tamahlık ta yoktu. Fazla

üretim tüketim yoktu. İnsanları tüketime bağımlı kılan tüketim

araçları yoktu. Ama huzur vardı. Eski dönemi bu anlamda

betimleyen bir halk sözü şöyledir, “vardır aşım kaygısız başım”

çok duyulan ve uygulanan bir sözdü. Yani teori ile paratiğin

bütünlüğü söz konusuydu. En önemlisi insanlar henüz saflığını

ve doğallıklarını kayıp etmemişlerdi. Akrabalık dostluk komşuluk

ilişkileri yüzeysel değil samimi olurdu. Kışın dükkanlar sabah

namazı kılma gereğinden erken açılır, ama geç kapanmazdı.

İkindi namazından sonra Urfa’da esnafın çoğu genel de

dükkanlarını kapatırlardı. Uzun kış gecelerinde komşular

akrabalar bir araya gelirdi. hoşça vakit geçirilir, şakalar yapılır,

sohbetler edilir. Mizah sosyal hayatın içerisinde vardı. Ayrıca

eski zamanların filimleri veya dizileri diyelim, bizim Urfa

şivesiyle heket, mesele dediğimiz, masalları iyi bilen genel de

yaşlı tecrübeli büyüklerin tadına doyum olmaz bir şekil de

anlatırlardı. Çocuktum, şimdi anımsıyorum, keşke o dönemler

de ses kayıt cihazları olsaydı o tadına doyulmaz meselleri

hikayeleri kayıd edebilseydik diye hayıflanırım. Belki bu

hikayeler kayit edilseydi, yüzlerce kitap, roman ortaya çıkardı.

İnanın, özel de bir şark klasiği genel de bir dünya klasiği haline

gelmiş bir kaç ciltlik olan bin bir gece masallarını, bizim Urfa

masalları geçerdi diye tahmin ediyorum.

Kış geceleri kadınlar, genç kızlar, çocuklar, komşular akrabalar

birlikte geç saatlere kadar oturur, biraz sohbetten sonra

masalları iyi bilen yaşlı kadın masal anlatıcıları erkek masal

anlatıcılarından daha yetenekli daha güzel anlatırlardı. Geçen bölüm de yazdığım gibi bu durumları anlatmakla olmuyor. Yaşamak gerek. Erkekler ise uzun kış geceleri, sıra geceleri yaparlar, tabi oralar da gene biraz sohbetten sonra masallar dini hikayeler, yine tecrübeli bilen, yaşlı birikimli kişiler tarafından anlatılırdı. Sıra gecesi dedim sıra gecesi son yıllar da medya ya yansıdığı şekil de genel olarak sazlı müzikli olmaz. Bazı gençler arasında olabilirdi. Ama asıl sıra geceleri kışın olurdu. Yaşlı insanlar arasında olur, dini sohbetler yapılır, namaz kılınır, masallar meseller anlatılırdı. Çocuktum merhum babam arkadaşlarıyla sıra geceleri yapardı. Sıra gecesinin usulü haftada bir gece bir sıra arkadaşının evinde yapılmasıdır. Genel de yiyecek olarak çiğ köfte meyve muhalebi, veya bazen gene çiğ köfte ile birlikte meşhur Urfa kadayıfı veya baklavas, küncülü akıt olurdu. Babamın sıra arkadaşlarından biri kale boynu mahallesinden kuşçu şükrü amcaydı. Ak sakallı seksenlik şükrü amca şimdi adeta sanki gözümün önünde yumuşak yavaş tatlı sesi anlatımıyla, Urfa’nın önde gelen bir masal ustasıydı demem mümkün. Masalları dört hafta sıra gecesinde anlattığı olurdu. Bir tek masal dönüşümlü olarak ortalama on beş on altı saat devam ederdi. Uzun kış gecelerine bir anlamda mesel, masal geceleri de diyebiliriz. Konu ile ilgili Sürçü lisan ettikse af ola. Bu yazı dizimizi, yeni nesillere, eski Urfa kültürünü ve mesellerini dilimiz döndüğü, bildiğimiz kadar anlatmaya çalıştım. Belki iller de biraz tarihi döküman olur diye düşündüm. Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.