Selahaddin toplumda sosyal barışı sağlamak için elinden gelen herşeyi yapıyordu. Gerçek bir barışın, sevginin olması için, adaletin olması, herkesin her türlü ihtiyaçlarının karşılanması ile mümkün olacağını biliyordu.
Bunun için vergilerin kaldırılması yetmiyordu. Maddi durumu iyi, malı, altını, gümüşü olan herkesten zekatlarını vermesi gerektiğini teblig ederdi. Zira İslam dinin beş şartından belki bir bakıma en önemli olanı maddi ihtiyaçları karşılayan zekatın verilmesinin sürekli takipçisi olurdu.
Zekat toplamak için adamlar görevlendirdi. Zekat altın ve gümüşten başka ticaret eşyalarından, hayvanlardan ve tarla mahsülerinden alınıyordu.
Selahaddin halkın salığına da dikkat ederdi. Zira sağlık olmadan hiç birşey olmuyordu. Bundan dolayı geçmişte belki faazla önem verilmeyen sağlık ve hastahaneler kendisinin döneminde açılmıştır. Haatta ruh sağlığını tedavi eden akıl Hastaneleri psikiayri servisleri bile açılmıştı.
Tıp eğitimi hastanelerde veriliyordu. Selahaddin döneminde bazı sarayları hastaneye çeviriyordu. Bazı ünlü hastaneler: Sultan Selahaddin miladi 1171 yılında Mısır'a hakim olunca Fatımi sarayına el koydu, orayı Hastaneye çevirdi.
Kahire'deki Nasiri Hastanesi
Selahaddin Eyyübi Kahire'de Nasiriye Hastanesini kurdu. Büyük saraylardan birini Hastaneye çevirdi. Gürültü patırtıdan oluşu sebebiyle bu sarayı Hastane olarak seçmişti. Zaten Yüce Sultan saray yaşamını fazla haz etmez. İnsanın bu dünyada bir garip yolcu fani olduğuna yürekten inanırdı.
Kadı Fadıl anlatıyor: "Sultan Selahaddin Yusuf bin Eyyüb hastalar ve zayıflar için hastane açılmasını emretti." der. Selahaddin'in ilk adı Yusuftur, Selahaddin adı sonra kendisine verilmiştir. Selahaddin'in manası: dinine bağlı demektir. Bu ismi verenler çok doğru bir isim seçmişlerdir. Selahaddin'nin yaşamı, yaptıkları iyi incelendiği zaman tarihte gerçekten, Selahaddin Eyyübi kadar dinine çok bağlı bir lider gelmemiştir, yoktur denilebilir. Sağlam, samimi dini inancından dolayı, Kudüs feth edilmeyene kadar gülmez belki de ağlardı.
Kadı Fadıl Anlatmaya devam eder: "Doktorlar, göz hekimleri, ameliyatçılar, hasta bakıcılar ve hizmetçiler tutuldu. İnsanlar orada fayda gördüler, rahat ettiler. Nasiriye Hastanesi en iyi şekilde döşenmişti. En güzel hastanelerden biriydi. Hastanın tedavi ve rahatı için orda her şey vardı."
İbni cübeyr Selahaddin'nin Kahire'de yaptırdığı Hastaneyı anlatıyor:
Şahit olduğumuz güzeliklerden biri de Sultanın Kahire'de yaptırdığı Hastane idi. O, çok güzel bir saray. Hem güzel hem de geniş. Oraya işin ehli bir idareci tayin edildi. Onun yanında bir ilaç dolabı var. O dolapta da çeşitli hastalar için hazırlanmış şuruplar ilaçlar var. Bu sarayın odalarına sedirler konulmuş, hastalar sabah akşam orda oturuyorlar ve kendilerine uygun gelen yıyecek ve içecekleri ordan alıyorlar. Bu mekanın karşısında kadınlara ayrılmış bir mekan var.
Sultan Hastanelerin durumunu soruyor öğreniyor. Bu hususta da son derce dikkatli ve hasas davranıyor."
İskenderiye Hastanesi
Selahaddin bu Hastaneyı hicri 577 yılında İskenderiye'ye girdiğinde yaptırdı. Daha sonra orada ünlü bir alimden ders almış. Kuzey Afrikalılar için bir ev inşa ettirmiş, bir de kardeşi Turanşah adına orada bir medrese inşa ettirmişti. Devam edecek